Paylaş
Yat turizminin en gözde mekânıdır aynı zamanda Göcek. Türkiye’nin lüks marinalarından dördü Göcek merkez sahilinde, ikisi Büngüş koyunda bulunuyor: Yaz tatillerinin vazgeçilmezi tekne turları olunca ilk akla gelen yerlerden biri, dünyanın en güzel koylarına sahip olan Göcek’tir. 8-10 kişilik butik teknelerin yanı sıra küçüklü büyüklü en sadesinden en lüksüne her gruba yönelik tekneler, yelkenliler sıralanır marinalarda. Çoğu, bembeyaz renkleriyle adeta birer kuğu edasıyla müşterilerini bekler masmavi koylara açılmak için…
Güneşin doğuşunun ardından telaşlı bir koşuşturmacadır başlar teknelerin içinde. Teknenin daracık ama bir o kadar şirin mutfak bölümünde bir taraftan balıklar, bir taraftan ızgaralık tavuk ve köfteler özenle yerleştirilir buzdolabına. Tekneye binerken, günü sizinle geçirecek personel, gülen yüzleriyle 'Hoş geldiniz!...' derken günün ilk işaretini almışsınızdır artık. Harika bir gün geçireceğinizin resmidir bu tebessümler…
Tekneniz tüm yolcularını alınca vakti gelmiştir demir almanın. Kaptan dümenini kırar masmavi koylara doğru. Tatlı bir rüzgar eşlik eder motorun sesine. Güverteye çıktığınızda saçlarınızı hafifçe okşayan rüzgarın eşliğinde, dalar gider gözleriniz mavi suların derinliklerine. Her bir koya girerken, muhteşem manzara karşısında büyülenirsiniz. Kim bilir belki de Yahya Beyatlı’nın dizeleri dökülür dudaklarınızdan;
“Çıktığın yolda bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek pervasız,
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!
İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”
Ancak hayal değildir yaşadıklarınız, Göcek koyları, maviden turkuaza her tonuyla ve muhteşem panoramik görüntüsüyle gözlerinize bayram yaşatırken, bedeniniz, serin, berrak sularında tutsak olmak ister gün boyu... Tadına doyamazsınız!...
Bir güne sığmaz ne yazık ki Göcek koylarında doya doya gezmek. Dolayısıyla tekneler, yaklaşık 7-8 saat süren turlarında beş ya da altı koyu ancak dolaşabiliyor. Hepsini göremeyeceksiniz diye sakın üzülmeyin. Eminim Göcek koylarını bir defa gördüyseniz tekrar gelmek isteyeceksiniz. Belki bir sonraki yaz tatilinde ya da başka bir yıl. Ama mutlaka bir yaz tatilinde yine uğrak yeriniz olacak, Göcek!... Falcon 1… Ailemle katıldığım tekne turu için, toplam kapasitesi 50 kişilik olan bu güzel, sakin ve şirin tekneyi tercih ediyoruz. Teknenin sahibi ve işletmecileri; Kaptan Volkan ve eşi Seçil. Harika bir ikili!... Güler yüzlü personeliyle harika bir gün yaşatıyorlar bizlere.
Kapıdağı adasındaki Sıralıbük ilk adresimiz. Teknemiz koya yaklaşırken zeytin ağaçlarının arasından inen keçilerin bize hoş geldin dercesine sesleri ve koşuşturmalarıyla karşılaşıyoruz. 40 dereceye yaklaşan sıcaklığın da etkisiyle masmavi koyun serin sularına bırakıyoruz kendimizi.
İkinci durağımız Domuz adası. Bir zamanlar domuzun bol olduğu bu adanın, rüzgara kapalı limanına teknelerin güvenle yanaşabildiği söyleniyor. Akvaryum koyu bir başka durağımız. Mavi yolculuk yapanların, günübirlik turların yemek ve konaklama durağı… Yatların geceleme noktalarından biri. Daha sonra Kleopatra Koyu’na yöneliyoruz. Hamam koyu da denilen koyda, tarihî kalıntıların, yarıya kadar suyun içinde yer alan taş duvarları oldukça ilginç bir görüntü oluşturuyor. Bu kalıntıların oda ve duvarları labirent gibi, içine çekiyor adeta bizi. Oyun alanına dönüşüyor taş duvarlar bir anda. Kleopatra’nın da denize girdiğine inanılan bu koydaki arkeolojik kalıntılar ayrıca gezilmeye ve görülmeye değer. Bir taraftan denizin tadını çıkarırken burnumuza teknede hazırlanan ızgara balık, köfte, tavuk ve makarnadan oluşan öğlen yemeğinin kokusu ulaşıyor. Ben balığı tercih ediyorum tabii ki…Mükemmel bir balık ızgara eşliğinde, enfes bir salata ve hâlâ tadı damağımızda kalan soslu makarna…Teşekkürler Volkan ve Seçil…
Osmanlı döneminde de kullanılan Tersane ve Yaz limanı koyları doya doya yüzdüğümüz ve güne sığdırabildiğimiz diğer koylar…Dönüş yolunda Yassıca adaları ya da Yassıcalar diye de bilinen yan yana dizilmiş adalardan geçerken, harika görüntüleri fotoğraf karelerimize sığdırmaya çalışıyoruz. Adaların birbirine yakınlığı nedeniyle en uçtaki bölümünde kumsal ve havuz gibi oluşum, sığ olması nedeniyle çocuklar için tam bir eğlence alanına dönüşmüş. Güneş, batmaya hazırlanmak üzere, koyları saran tepelerin ardına doğru süzülürken ışınları, mavi suların üzerinde yakamoz gibi parıldamaya başlıyor.
Göcek sahilinde, akşamın kızıllığı yansımaya başlarken marinaya giriyoruz. Tatlı bir yorgunluk bedenimizi sarıvermiş. Bu yorgunluğu atmanın en iyi yolunu çok iyi biliyorum artık; keçi sütünden yapılmış yöresel dondurma! Göcek’in sahil bandında yürürken rastladığımız ilk büfeden aldığımız keçi sütünden yapılan dondurma imdadımıza yetişiyor…
Paylaş