Paylaş
Yolun ismi, daha yola çıkmadan sizi yolculuğa hazırlıyor. Bavyera Alpleri’nin eteklerinde, göllerle çevrili ve Alp manzaralı bu yolculuk sürprizlerle dolu.
Günümüzün masallarına ilham veren Neuschwanstein Kalesi:
Şato denince akla gelen görüntü tam da burası! Gerçek olamayacak kadar masalsı, bugünde olamayacak kadar geçmişe götüren, hayran kalınacak kadar cömertçe dekore edilmiş bir kale. Tesadüf değil, Walt Disney’in Uyuyan Güzel masalındaki şato çizimlerine ilham vermiş, bugün Disneyland’ın sembolü olan meşhur şato da yine buradan esinlenerek yapılmış.
Neuschwanstein (nöyşvanştayn diye okunuyor) kalesi 1869’da Romantik Kral 2. Ludwig tarafından yapılmış. 18 yaşında kral olup, politikadan hoşlanmayan ve etrafındakiler avlanırken romantizmin Ortaçağ gelenekleri ve mimarisine göre şato tasarlayan Kral 2. Ludwig, ‘masal kralı’ olarak da anılıyor. Şatoyu geçtikten sonra Marien Köprüsü’nden manzarası gerçekten de nefes kesici. Yükseklik korkusu olanlar dikkat. Daha da büyüleyici bir manzara için köprüyü geçtikten sonra kimsenin olmadığı bir tepeye tırmanıp da manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
1000 yıllık Ortaçağ kalelerinden birinde konaklayabilirsiniz:
Bu coğrafyayı 20 bin’den fazla kale ve saray süslemiş, bunlardan bazıları kalıntı bazılarıysa hala ilk günkü halinde fotoğraf karelerini süslüyor, müze veya restoran olarak kullanılıyor. Daha da ilginç olan birçok Alman kalesi, kale otel olarak kullanılıyor ve bu yol üzerinde giderken zamanda geriye gidip, krallar ve kraliçeler gibi bir gece geçirip kendi masalınızı yaşayabilirsiniz.
Romantik köy ve kasabalar:
Her birini tek tek anlatmaya gerek yok, etrafımız çocukken çizgi filmlerde izlediğimiz Heidi’nin koştuğu kırlar ve göllerle çevrili minik minik köy ve kasabalara hayran olmamak elde değil. Haritaya bakmadan, internetten araştırmadan hangisinde dursak Ortaçağ'dan kalma ahşap evler ve balkonlarında rengarenk çiçeklerle karşılanıyoruz. Yerel bir pastaneden Alman çöreği, Alp sütünden sıcak bir kahve ve renkli sokaklarından geçip göl kenarına yürüyüş yapıyoruz.
Normalde dünyanın dört bir yanından turist çeken bu rota, sonbaharda çok kalabalık değil üstelik sonbahar renkleriyle müthiş bir uyum içindeydi. Etraftaki irili ufaklı balkabakları da cabası! Sonbaharın renkleriyle coşmayı, hiçbir otel rezervasyonu yapmadan ve bir sonraki durağını bilmeden yolculuk yapmayı sevenler için harika bir rota…
Sonbaharın en güzel aşk rotaları
Paylaş