Paylaş
Seyahatiniz sırasında, otelinizin kapısından çıkıp gondola biniyorsanız ya rüyadasınızdır ya da Venedik'te... İtalya'nın ve hatta Avrupa'nın coğrafi bakımdan en ilginç kentlerinden biri olan Venedik, 'sular şehri' ya da 'rüya kent' olarak anılıyor. Size rüyadaymış gibi hissettirecek bu kent, 6 yüzyıl önce Venedik Lagünü'nün derinliklerine ahşap kazıklar çakılarak kurulmuş. Venediklilerin karadan gelebilecek tehditlere karşı inşa ettiği bu şehir, bugün ise kanalları ve tarihi yapılarıyla bizi hayallere daldırabilecek güzellikte...
Geçtiğimiz ay, kuzey İtalya seyahatimi planlarken en önemli durağım Milano'nun Venedik'e çok yakın olduğunu fark edip rotamı bu yönde uzatmaya karar verdim ve benim için ikinci kez Venedik macerası başlamış oldu. Milano merkez istasyondan yola çıkıp Venedik St. Lucia Garı'na vararak seyahate başladık. Bu gezinin en güzel tarafı bana göre dönüş saatine dek hiçbir toplu taşıma aracına ihtiyaç duymadan, yürüyerek özgürce gezebilecek olmamızdı.
Venedik'e vardığımızda, ilk hedefimiz Büyük Kanal'a ulaşmaktı. Büyük Kanal ve üzerindeki dört büyük köprü, Venedik'te görülmesi gereken en önemli noktalar listesinde. Bu dört köprüden en meşhuru ise 16. yüzyıldan kalan, bugünlerde turist akınına uğrayan taş köprü Rialto...
İki yakayı birleştiren Rialto Köprüsü'ne çıkıp Büyük Kanal'ı seyre daldıktan hemen sonra ulaşılması gereken hedeflerden bir diğeri olan San Marco Meydanı'na doğru yola çıktık. Napolyon'a göre 'Avrupa'nın resim odası' olan, dünyanın en güzel meydanlarından biri olarak kabul edilen San Marco'da tarihi simge olarak kabul edilen yapılardan şık restoranlara, dünya markalarından hediyelik eşyacılara kadar görülecek pek çok nokta var.
Meydandaki San Marco Bazilikası ve Torre dell'orologio isimli saat kulesi şehrin simgeleri haline gelmiş. 19. yy'dan beri ayakta olan bazilikanın, ondan birkaç yüzyıl önce var olan Ayasofya'dan esinlenilerek inşa edildiği söyleniyor. 99 metrelik Aziz Mark'ın çan kulesi ise en üst katına çıkıp şehri bir de en tepeden izleyebileceğiniz önemli yapılardan.
Venedik'le ilgili en ilginç detay ise, yılın bazı dönemlerinde 'acqua alta' adı verilen suyun yükselmesi olayı gerçekleştiğinde, epey geniş olan San Marco Meydanı'nın adeta bir yüzme havuzuna dönüşüyor olması. Şehrin en alçakta kalan bu kısmı, ekim-mart aylarında su baskını sorunuyla karşı karşıya kalıyor ve ziyaret edilemez bir hal alıyor.
Venedik'te yapılabilecek en eğlenceli aktivite ise şüphesiz ki gondol turu. San Marco'daki limandan yola çıkarak 30-40 dakikalık bir gondol turu ile Venedik'in daracık kanallarında pek çok önemli noktayı keşfetmek mümkün. Keyifli bir gezinti yapmak için biz yoğunluğun olduğu San Marco Meydanı'ndaki limanı tercih etsek de, neredeyse her kanalda müşterilerini bekleyen gondollar var.
Venedik gondol turlarından uzun tarifede, Casanova'nın ve Vivaldi'nin evleri, Ahlar Köprüsü, Murano Cam Fabrikası ile camdan at heykeli, 15. yy.'dan beri ayakta olan kiliseler gibi tarihi önemi olan yerlerin önünden geçebiliyorsunuz. Gondol turunun ücreti 2017 yaz tarifesine göre, süresine bağlı olarak 80-120 euro aralığında değişiyor.
Turistik mecburiyetlerin en keyiflisi olan gondol turunun hemen ardından, vaktiniz olursa 40 dakikalık deniz yolculuğu ile Burano ve Murano adalarını keşfe çıkabilirsiniz. Eğer adaları ziyaret edecek kadar vaktiniz olmazsa, Venedik'teki hediyelik eşyacılarda da Burano dantellerini ve Murano taşlarını bulmanız mümkün!
Venedik'i doyasıya gezmek için en güzel mevsim elbette ki baharın sıcak günleri ve yaz ayları. Fakat burayı özel bir dönemde ziyaret etmek isterseniz tercihiniz Venedik Karnavalı'nın düzenlendiği kış aylarından yana olmalı! Herkesin özel kostümler ile sokaklarda dolaştığı, rengarenk görüntülerin ortaya çıktığı bu dönemde belki siz de kostümünüzü giyip Venedik'in simgelerinden biri olan maskenizi takıp karnavala katılırsınız!
Fotoğraflar: Ecem Hepçiçekli
Paylaş