Paylaş
Denize dimdik inen kayaların üzerine kurulmuş beş kasaba. Otomobilin yılın büyük bir bölümünde kullanılamadığı, ulaşımı sağlamak için eski tren yollarını ya da patikaları kullanmanın mecburi olduğu, dış dünyadan izole edilmiş, çekici bir turistik lokasyon. Sıcak renklerdeki sevimli evler, yeşilin ve mavinin her tonu, Ortaçağ yapıları... İşte bütün bunlar, geçtiğimiz yaz ailece Kuzey İtalya turu planlarken Cinque Terre'nin aklımıza düşmesi için yeterli oluyor.
Bu beş kasabanın haritadaki yerini tarif etmek gerekirse, Cinque Terre İtalya'nın kuzeyinde ülkenin en büyük liman kenti olarak bilinen Cenova ile, pek de bilinmeyen La Spezia kentleri arasında kalıyor. Kuzey-güney ekseninde sıralanmış, Türkçesiyle 'beş toprak parçası'nı gezmenin birkaç yolu var. İster gün boyu geçerli olan ulaşım kartından satın alıp bu kasabalar arasında dilediğiniz kez trene binerek ulaşımınızı sağlayabiliyor, isterseniz de patikaları kullanarak toplamda 12 kilometrelik rotayı kendiniz yürüyerek tamamlayabiliyorsunuz.
Önceliğiniz deniz, kum ve güneş ise en kuzeydeki Monterosso ve hemen yanındaki Vernazza kasabalarında vaktinizin büyük kısmını geçirebilirsiniz. Fakat önceliğiniz çoğunluk gibi turistik gezi ise; en güzel manzaraları görmek, rengarenk sokakları gezmek ve plajları sonraya bırakmak istiyorsanız, en güneydeki Riomaggiore kasabasından başlamak olur. Tam da bizim yaptığımız gibi...
Cenova'daki otelimizi Principe Tren İstasyonu'nun yakınından tercih ediyoruz ki, sabah erkenden kalkıp trene atlayalım ve her gün farklı kasabalar görelim... Cinque Terre için ayırdığımız gün geldiğinde, önce Principe sonra da aktarmayla Brignole Tren İstasyonu'ndan yola çıkıyoruz. İtalya'nın sahil kesimi boyunca tren yolculuğu yapmak, seyahatin en doyurucu anlarından. Cinque Terre'nin en güneyinde yer alan şehre, La Spezia'ya doğru yola çıkmış olmamıza rağmen, 1,5 saat sonra trenin durduğu istasyonun ismini görmemizle birlikte hemen kendimizi dışarı atıyoruz. Çünkü tren, Riomaggiore'de yani en güneydeki bir numaralı Cinque Terre kasabasında duruyor.
Riomaggiore, kendi şarap bağlarından elde edilen şarabı, 11-13. yy kalıntıları ve yüzmek için fazla akıntılı olsa da güneşlenmek için ideal olan minik plajıyla tanınıyor... Fakat benim aklımda burası 'sokak lezzetlerinin adresi' olarak yer etmiş durumda. Cenova'da olduğu gibi burada da take-away (al-götür) deniz ürünleri epey seviliyor. Turistik gezi yaparken bir paket dolusu enfes kalamar, karides, midye kızartması yiyerek sokaklarda dolaşabilmek, keyfi ikiye katlayan etkenlerden!
İlk kasaba Riomaggiore'nin bir özelliği de Via dell Amore, yani 'Aşk Yolu' isimli patikayla ikinci kasabaya bağlanıyor olması. Hem yaklaşık 1 kilometrelik kısa bir parkur olması hem de hoş bir manzaraya sahip olması sebebiyle ünlenen bu patikanın maalesef bakımda olduğunu öğreniyoruz. Biz de birkaç ara sokakta dolaşıp denize şöyle bir bakıp vakit kaybetmemek adına hemen trene atlıyoruz ve ikinci kasabaya doğru hareket ediyoruz. Deniz ürünlerinin en bol servis edildiği dükkanın adını aklımıza yazdıktan sonra tabii...
İkinci durağımız: Manarola... Dev bir kayanın tepesinde kurulu pembe sarı tonlarındaki evler ve hemen altında uzanan masmavi bir deniz... İşte internette Cinque Terre araması yaptığınızda karşınıza çıkan görüntü bu ve bu manzara, Manarola kasabasının tepeden görünüşü. En güzel İtalyan kasabaları listelerinden eksik olmayan Manarola, İtalyanların sevgilisi Aperol Spritz yudumlayıp manzarayı izleyebileceğiniz ve fotoğraf çekebileceğiniz en ideal lokasyon. Farklı açılardan manzarayı görüyor ve üçüncü kasabaya doğru yola çıkmak üzere tren istasyonuna geri dönüyoruz.
İlk iki Cinque Terre kasabası, tren istasyonuna çok yakın mesafede kurulu rengarenk yapıları ve masmavi deniziyle büyülüyor, evet... Fakat her şeye olduğu gibi bu muhteşemliğe de gözlerimiz kısa sürede alışıyor. "Üçüncü kasaba da mı acaba böyledir?" sorusu aklımızda, üç numaralı kasaba Corniglia'da trenden iniyoruz. İndiğimiz anda anlıyoruz ki, burası 'biraz' daha farklı.
Corniglia kasabası, gözümüzle gördüğümüz en yüksek noktada, dağın tepesinde bizi bekliyor. Uzaktan bakınca kalabalığın inip çıktığı, tepeye doğru uzanan merdivenler ilk anda o kadar korkunç görünmese de, güneşin altında epey zorlayabiliyor. Merdivenleri çıkıp nefes nefese ulaştığımız Corniglia kasabası, bir yandan uçsuz bucaksız denizin maviliğini bir yandan da komşu dağların tepelerindeki bitki örtüsünün yeşilini bir arada gösterdiği için epey heyecan verici bir manzaraya sahip. Arnavut kaldırımları, çiçekler, sevimli dağ evleri, minik kafeler ve dondurmacılarla dolu, tatlı bir İtalyan kasabası Corniglia. Artık son iki kasabayı görmek üzere inişe geçiyoruz, fakat bu sefer yürüyerek değil, zirve ve tren istasyonu arası sefer yapan araçlarla...
Dördüncü kasaba: Vernazza. Hem coğrafi şekliyle doğal liman hem de gerçek anlamda 'balıkçı kasabası' özelliğini sürdüren tek Cinque Terre kasabası. İstasyondan inip sahile ulaşana kadar geçtiğimiz sokaklar; birbirinden güzel evler, hareketli kafe ve barlarla dolu. Deniz kenarına çıktığımızda ise St. Margaret of Antioch Kilisesi, hemen önündeki minik plaj ve çevredeki işletmelerle cıvıl cıvıl bir kasaba Vernazza. 2011'de şiddetli yağmur ve toprak kaymaları sonucu çok büyük zarar gören ve yıllarca olağanüstü hal durumunda kalan kasabada, şu an her şeyin normal seyrinde devam ettiğini görüyor ve son kasabaya doğru yola çıkıyoruz.
Beşinci ve son durak: Monterosso. Sahil kesimi boyunca uzanan plajı, müzik sesi yükselen kafe ve barları ile Cinque Terre'nin en turistik noktası burası, fakat hepsi bu değil... Monterosso'nun bir de 'tarihi' tarafı var. Kasabanın en sevilen tarafı ise limon ağaçları ve limoncello içkisi.
Paylaş