Paylaş
Alın elinize Saffet Emre Tonguç’un ‘İstanbul Hakkında Her Şey’ kitabını, tarihi semtleri ya da vakit bulamayıp gidemediklerinizi hikâyelerini okuyarak adım adım gezin. Mesela inin Karaköy’e. Binaların hikâyelerini okuyarak gezerken Dem Karaköy’de bir çay molası verin. Sonra şehrin en güzel simidini yapan Tarihi Galata Fırınından alın çıtır çıtır simidinizi ve atlayın Boğaz vapuruna. Boğaz havasının iyi gelmediği bir ruh hali var mı acaba? Balat’ın ara sokakları da bu dönemde keşfetmek için ideal. O daracık sokaklarda bir anda önünüze çıkan ihtişamlı binalar tarihi öyküleriyle sizi başka dünyalara götürecek. Yoruldunuz mu? Hemen Cook Life’a uğrayın ve nefis kahvelerinin tadını çıkarın. Oralara kadar gitmişken Pierre Loti’ye çıkıp bir çay içmek de iyi fikir olabilir, unutmayın. Galata ve çevresini de farklı bir gözle keşfetmek keyifli olacaktır. Kulenin etrafındaki labirent sokaklarda kaybolun. Mola vermek istediğinizde de Yaya Fırını bulup Ebru şefin Fransa’dakileri aratmayan nefis kruvasanlarıyla bir kaçamak yapın.
İlle de et diyenlere
Bahçede kebap
Şehrin en kalabalık yerleri tatilde en tenhada kalan ve tadını çıkarabileceğiniz yerler oluyor. Mesela Nişantaşı. Henüz birkaç hafta önce açılan Cabbar, havadar ortamı ve güzel bahçesiyle şu anda Nişantaşı’nın en gözde mekânı. Serkan Koca’nın açtığı ve işlettiği Cabbar’da özel dokunuşlu mezeler var. Ama menünün baş karakteri kebaplar. Patlıcan ezmeyle birlikte sarıp servis ettikleri beytiyi mutlaka deneyin.
Florya sahiline dönüş
80’ler ve 90’larda pek modaydı Florya’ya gidip oradaki etçilerde yemek. İki yıl süren tadilat ve dekorasyon süreci sonrası açılan Sarı restoran menüsüyle nostalji yapmak isteyenleri mutlu edecek. Günün her saati için ayrı alternatif mevcut ama et menüsüne ayrı bir özen göstermişler. Köz patlıcan dondurmasıyla verdikleri özel karpaçyo, et tandır taco, antrikot burger, şatobiryan, Brezilya döneri et menüsünden birkaç örnek. Denediğiniz etleri satın almanız da mümkün.
Beş yıldızlı keyif
Four Seasons Bosphorus’da barbekülü kahvaltı
Neredeyse tüm gün tadını çıkaracağınız ‘barbekü kahvaltısı’ otelin Boğaz kıyısındaki ‘Aqua Terası’nda sadece pazar günleri. Cuma akşamüstü İtalyanların meşhur ‘aperativo’ (İş çıkışı bir şeyler içme) saati var. Çarşamba geceleri düzenlenen açık havada yazlık sinema keyfi bu yılın en ilgi görenlerinden olmuş.
Moda’ya uzanalım derseniz
Her zevke göre
Moda Kayıkhane’yi bilen bilir, içinde verilen konserleri takip eder. Kayıkhane, bünyesinde iki restoran açarak bu yaza farklı bir atakla girdi. Gardens of Garbo’nun çok iddialı bir konsepti var. “Her şeyin en iyisini servis edeceğiz” düşüncesiyle yola çıkarak İtalyan mutfağından Tex-mex’e farklı mutfakları barındıran bir menü hazırlamışlar. Kolay iş değil doğrusu. Ama alanında uzman iyi isimlerden destek aldıkları için kendilerine güveniyorlar. İkinci mekânsa Paslı Pelikan… Burası da ehli keyf bir Ege meyhanesi kafasıyla oluşturulmuş. Mavi beyaz dekorasyonuyla insanın içini açan türden. Mezeler günlük hazırlanıyor, oldukça lezzetli.
Terasa mı çıksak
Tarihi Yarımada’da
Günübirlik de olsa İstanbul’da turist olmanın şartlarından biri Tarihi Yarımada’da vakit geçirmek. Ayasofya’yı ziyaret edip meydanda bir kahve molası verin. Günbatımına doğru açın telefonunuzda haritayı ve sahile doğru yürümeye başlayın. Ahırkapı’ya geldiğinizde çıkın Armada Otel terasına. Bu yaz şef Seray Öztürk’ün danışmanlığını yaptığı menüdeki esaslı mezelerle kendinize bir sofra kurun ve manzaraya eşlik eden etkileyici günbatımının tadını çıkarın.
Karaköy’ün Boğaz bekçisi
Karaköy’ün yenisi Octo da Boğaz Köprüsü’nden Adalar’a kadar olan manzarasıyla ferah feza yaz mekânlarından. Menüyü Portekizli şef Jorge Lavos Costa hazırlamış. Durum böyle olunca deniz ürünlü yemeklerin lezzetini fazla anlatmaya gerek yok. Octo’nun işletmesi Emre Ergani’ye ait. Bar bölümü de atıştırmalıkları ve özel kokteylleriyle dikkate değer.
Şehrin en sosyal terası
Şu anda şehrin en sosyal teraslarından biri Swissotel 16 Roof. Çünkü sadece güzel manzaranın arkasına sığınmamışlar. İyi DJ’lerin canlı performansları tüm hafta devam ediyor. Perulu şef Bruno Andres Santa Cruz’un hazırladığı menüde Peru mutfağı, Akdenizli dokunuşlarla damak tadımıza daha uygun hale getirilerek servis ediliyor. Ayrıca da “Açık Havada Popcorn Kokusu Var” adlı sinema etkinliği her pazartesi ve salı ‘Sultan Park’ta devam ediyor.
Paylaş