Paylaş
Altı ay sonra ilk yurtdışı seyahatimi iş nedeniyle Belgrad’a yaptım. Uçuşun 1.5 saat gibi kısa bir süre olması yolculuk kararımızı olumlu etkileyen sebeplerden biriydi. Belgrad Nikola Tesla Havalimanı’na indiğimizde ilk dikkatimizi çeken şey havaalanının sakinliği oldu. Bunun güzel tarafı pasaportta sıra beklemeden bagaj almaya geçebilmek... Havaalanında hijyen önlemlerinin üst düzeyde olması içimizi rahatlatsa da taksi şoförünün maskeyi çenede taşıması “Demek bir tek bizde olmuyormuş” dedirtti. Neyse ki şehirde, pandemi sürecinde uyguladıkları kısıtlamalı sokağa çıkma yasakları nedeniyle diğer pek çok Avrupa ülkesine göre bu dönemi nispeten daha az hasarla geçiren Belgradlılar sosyalleşmeye kurallara uyarak devam ediyor. Geniş parkları, Sava Nehri kıyısındaki mesafeli sosyalleşme alanları ve tabii diğer Avrupa ülkelerine kıyasla ucuzluğu sebebiyle Belgrad ilk yurtdışı seyahat alternatifi olarak listeye alınmayı hak ediyor. Aklınızda bulunsun...
Ne yapmalı?
Binalarının renginden dolayı ‘beyaz şehir’ olarak adlandırılan Belgrad’da güne bir Belgradlı gibi başlamak istiyorsanız o zaman doğru Kalemegdan istikametine giderek oradaki kafelerin birinde Türk kahvesi keyfi yapın. 1521’le 1815 arasındaki Osmanlı hâkimiyetinin mirası olarak Türk kahvesini kendi adıyla hemen her yerde bulmak mümkün.
Kahveden sonra Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada Kalemegdan Parkı sınırındaki kale kalıntılarına tırmanın. Keltlerden Osmanlı’ya pek çok kültürün izlerini taşıyan bu stratejik noktada tarihi dokuyu derinden hissedebilirsiniz.
Yürüyüş yollarında dantel, bakır ve triko satan satıcılar ve sarmaşıklarla kaplı küçük Meryem Ana Gül Kilisesi (Rose Church of Our Lady) buranın gözbebeği. Kilisedeki avizeler eski mermi kovanları ve kılıçlardan yapılmış.
Tito’nun mozolesinin olduğu Çiçek Evi’ne (House of Flowers) doğru bir taksiye binin, bu müzede yabancı devlet adamlarından alınan hediyeler sergileniyor. Yakınlarda Topcider Park’a çok da uzak olmayan Royal Compound’a,
nisan-ekim arasında rehberli turlar düzenleniyor. Sanat hazineleriyle dolu binaları gezin. Kremlin’den ilham alan Eski Avlu’nun bodrum katı, parlak renkli tavanları ve süslü freskleriyle sizi etkileyecek.
Peynirli burek
Yeni Belgrad’da (Sava’nın batısındaki bölge) Tuna Nehri üzerindeki bir restoranda güneşin batışını izleyin ve bir yeraltı barında armut veya erik ‘rakija’ deneyin.
Nehirlerin birleştiği yerde, yalnızca tekneyle erişilebilen, korunan bir vahşi yaşam alanı olan Great War Adası’nda nadir kuşları görün.
Akşam yerel bir yemek deneyimi için Skadarlija’ya gidin. Yemeği başka bir yerde yeseniz de yemek sonrası yürüyüş için mutlaka bu sokakta dolaşarak neşeli çalgıcılara eşlik edin.
Tuhafija
Nerede yemeli?
Sokak yemeği Belgrad’da bir sanattır. Her yerde görebileceğiniz patlamış mısır tezgâhları, ‘burek’ (börek) satıcıları, dondurma tezgâhları ve mevsimlik meyveler, sebzeler ve peynirler sunan bu pazarlarda ağzınızın sulanmaması zor. Şehre hafta sonu gittiyseniz farklı bölgelerde kurulan açık pazarlardan birini mutlaka gezin. Pandemi nedeniyle sokak satıcılarının birçoğunu görmek bu ara imkânsız. Sokaklarda neredeyse her köşe başında ‘burek’ satan bir dükkâna rastlamak mümkün. Hemen hepsi aynı ve çok lezzetli, yine de siz kuyruğu en uzun olana gidin. ‘Fine dining’ yani ‘yüksek mutfak’ kavramı şehirde henüz pek yeni. Geçmişi son dört-beş yıla dayanıyor. Halk dışarı çıktığında genellikle sazlı sözlü ve geleneksel yemek servis eden yerleri tercih ediyor.
Legat 1903: Şehrin en modern ve şık şef restoranı. Şef Bojan Lacmanovic, bir yatırımcıyla birlikte ortak açtığı restoranda İtalyan ve Fransız mutfak tekniklerini bölgenin lokal ve geleneksel yemekleriyle harmanlıyor. Tabaklar doyurucu, lezzetler yerel halkı mutlu edecek şekilde üzerinde çok da oynanmadan sunuluyor.
Salon 1905: Gerek ambiyansı ve sofistike iç mimarisi gerekse yemekleriyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Mutfağın başındaki şef David Simunic menüyü hazırlarken yerel halkın tanıdık yemek kaygısına pek kulak asmamış. Bu da Salon 1905’i diğer şık restoranlardan ayırıyor. Yine yerel malzemeler kullanılıyor, yemeklerde Fransız ve İtalyan etkisi var.
Hardallı, aromatik otlu bonfile
Loki: Milli yemekleri ‘pljeskavica’yı en iyi yapan dükkânlardan biri.
Ambar: Sava Nehri kıyısına dizilmiş kafe-restoranlar arasında öne çıkanlardan. Servisi hızlı ve özenli... Menüde modern sunumlarla servis edilen ilgi çekici yerel yemekler var.
Saran: ‘Zemun’ yani Eski Belgrad’daki en iyi balık restoranı. Farklı soslarla pişirdikleri nehir balıkları denemeye değer.
Tri Sesira: Skadarlija Sokağı’ndaki en eski restoranlardan biri. Menüsü tamamen yöresel. Her akşam yemeğinize eşlik eden çalgıcılar gecenizi renklendiriyor.
Gurme sözlük
Burek: El açması kolböreği
Kajmak: Süt kaymaklarının tuzlanıp bekletilmesiyle hazırlanan süt ürünü.
Pljeskavica: Bir çeşit yerel hamburger. Büyük hamburger köftesi, pita ekmeği ve ‘kajmak’la hazırlanıyor.
Tuhafija: Elmanın içinin fındık, ceviz, çırpılmış yumurta beyazı ve vanilyalı şekerle doldurulup, fırınlanıp sonra da şuruplanmasıyla hazırlanan tatlılar.
Cevapi: Balkanlar’da İnegöl köftesi seklindeki köftelere verilen ad.
Ajvar: Kapya biber ve patlıcanla yapılan bir çeşit Balkan mezesi.
Paylaş