Paylaş
Gelibolu, Eceabat, Çanakkale genellikle Ege yolculuklarında transit geçip gittiğimiz yerler ama bence hakları yeniyor. Oysa bu bölge İstanbul'a yakınlığıyla özellikle hafta sonu tatilleri için hayat kurtarıcı olabilir. Mekân mekân önerilerimize bakalım. İstanbul’dan çıkıp Tekirdağ üzerinden yol alırken sabah saatlerinde eski yol üzerindeki Erdener Tesisleri iyi bir alternatif. Balkan göçmeni bir aile tarafından işletilen tesiste arka bahçedeki tavukların yumurtasını bolca tereyağı içerisine kırdırın. Yeşilbiberleri önce tuzda, sonra çökelek peyniri içinde bekleterek yaptıkları, ekşimikli biber ve biber salçası, ceviz, beyazpeynir, sarmısak, zeytinyağı ve baharat karışımıyla hazırlanan acılıdan da mutlaka sipariş edin. ‘Köfte yemeden Tekirdağ sınırlarından çıkmam’ diyenlerdenseniz seçenek çok ama eski usul hazırlanmışının peşindeyseniz o zaman işiniz zor. Sanayi bölgesindeki minicik, tertemiz Sardunya Köfte Salonu’nu bulun. Usta Selim İldeniz, 40 yıldır işinin başında. Köftelerde dana ön kol ve döş kullanıyor, etleri elle çekilen makineden geçiriyorlar. Köfteler bir gün dinlendirildikten sonra ızgarada pişirilip koyun yoğurdu ve piyazla servis ediliyor.
Gelibolu’dan tuzlu balık almadan geçmeyin!
Gelelim balıkçılarla çevrili minicik sevimli limanı ile Gelibolu’ya... Açıkçası balık yemek için tavsiyem Çanakkale’ye kadar beklemeniz olacaktır. Fakat Gelibolu’da özellikle meraklılarını mest edecek bir başka lezzet var. Burada geçmişi çok eskilere dayanan tuzlu balık geleneği hâlâ devam ettiriliyor. İkonik kadın fotoğraflı kutusu ile hemen aklınıza geleceğinden emin olduğum kızlı sardalyanın adresi Selahattin Kemerli Konserve. İşin başında mesleği babasından devralan Aygül Kemerli var.
Turistik bir bilgi de vereyim: Türkiye’nin en büyük Mevlevihane’si Gelibolu’da. Atiye Laçin’in Mevlevilerin şifa amaçlı hazırladığı tatlılardan yola çıkarak ürettiği Gelibolu’ya özel Mevlevi tatlısının içinde hurma, üzüm, ceviz, badem, baharat ve aromatik otlar var. Organize Sanayi içindeki üretimhaneyi yakın zamanda Çanakkale Sanayi Sitesi’ne taşımışlar, bilginize. Geldik Eceabat’a... Bölge değil, ülke geneli için standartların epeyce üzerinde olan Caeli Otel’e burayı gezmek, Porto Caeli bağlarının mahsullerinden tadım yapmak, yemek yemek ya da konaklamak için mutlaka uğrayın. Yerli ve yabancı sanatçıların oteldeki modern sanat eserleri görsel sanatın farklı alanlarında benimsenmiş metotlar ve akımlarla sizi tanıştırıyor. Bunları tek tek incelemek bile yarım gününüzü alabilir. Özellikle Seçkin Pirim’in bağcılığın çok zorlu geçen ilk 100 yılını simgeleyen katmanlara sahip “Porto Caeli’ yani ‘Cennetin Kapısı’ adlı eseri oldukça etkileyici. Otelin mutfağı da özel ilgiyi hak ediyor. Mutfakta kullanılan ürünlerin tamamına yakını kendi bahçelerinden. Bahçede sadece yerli tohum meyve ve sebzeler doğal yollarla yetiştiriliyor. Bir-iki saat önce bostandan toplanan sebzeler, aynı günün sabahı Çanakkale Boğazı’ndan tutulmuş balıklar, bebek ahtapotlar lezzetleriyle gerçek ürüne karşı olan saygınızı derinleştiriyor.
Şef Hakan Açıl, hazırladığı tabaklarda malzemenin lezzetine odaklanıyor ve tabaklarında bu tatları öne çıkaracak teknikler kullanıyor. Şu aralar karavida, Biga karidesi, bebek kalamar, olta çipurasının tam zamanı. Düşük ısıda uzun süre pişirdikleri Trakya kıvırcık kuzusu ve oğlağı da unutmamak gerek. Caeli’deki en keyifli aktivitelerden biri bostandan kendi malzemenizi toplamanıza izin verilmesi, hatta bunun için teşvik edilmeniz. Tatlı şefi Samet Güç’ün manda kreması ile sunduğu peynir helvası ve diğer tatlılarını da mutlaka deneyin.
Kahvaltıyla başlayın, yerel ürünlerden de alın
Yakınlardaki Suvla Bağları’nda çimlerin üzerinde birkaç saat geçirmek de son derece keyifli. Sabah saatlerinde yöre malzemeleriyle hazırladıkları zengin bir kahvaltı sunuyorlar, öğle saatleri itibariyle de Eceabat ızgara köfte, Eceabat yaz makarnası, armutlu salata, ekmek üstü kızlı sardalya gibi yemeklere geçebilirsiniz. İçerideki satış mağazasından tamamen doğal Kilye ürünlerinden almayı ihmal etmeyin. Özellikle yerli susamla yaptıkları tahin, yıllandırdıkları beyaz ve kırmızı şarap sirkeleri, pekmez toprağı kullanmadan ürettikleri ekşi pekmezler takdire şayan. Okkalı bir balık keyfi için ise Çanakkale’ye geçmeye değer. Yalova restoran, Çanakkale Boğazı’nın tüm nimetlerini size taze taze ve tam usulünce doğru tekniklerle hazırlayarak sunuyor. Özellikle farklı kabuklulardan denemenizi öneririm. Şehirde önemli bir açığı kapatacak olan, bu ay sonu açılacak Avec Hotel’i de şimdiden bir kenara not alın derim. Hem otel hem de restoranlarında çok iddialılar.
Paylaş