Paylaş
Var olan değerleri yaşatmak ve sonraki kuşaklara aktarmak hedefiyle 2010 yılında kutlanmaya başlayan Alaçatı Ot Festivali, her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’nin ve dünyanın pek çok yerinden gelen misafirleri ağırlayacak. Festival, İzmir sınırları içinde bulunan Alaçatı’nın doğasını anlayacağınız ve buradaki ot çeşitliğini gözlemleyebileceğiniz en özel etkinlik olma özelliğini taşıyor.
Bu yıl ki temasının 'kuşkonmaz - sarmaşık' olarak belirlendiği festival programında sakız fidanı dikimi, Ege otlarının kullanıldığı yemek atölyeleri, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini gözler önüne seren video gösterimleri, otların faydalarının ve toplanma şekillerinin anlatıldığı söyleşiler ve sergiler yer alacak. Alaçatı meydanında kurulan tezgahlarda ise envai çeşit bitkiyi ve bu bitkilerden yapılan lezzetleri bulmak mümkün olacak. Renkli, eğlenceli bir o kadar da kalabalık atmosfere sahip olan kortej yürüyüşünün 6 Nisan Cuma günü gerçekleşeceği Alaçatı Ot Festivali’nin son gününde ise Alaçatı Amfi Tiyatro’da en fazla ot çeşidini toplama ve ot yemeğini yapma yarışması da düzenlenecek.
Alaçatı Ot Festivali, şüphesiz yıl içinde beldenin en çok turist ağırladığı dönemlerden biri. Ancak “Ben kalabalıktan hoşlanmam; rahat rahat gezmek dolaşmak isterim” derseniz Mayıs-Haziran ile Eylül-Ekim ayları nispeten daha sakin bir Alaçatı serecektir önünüze. Gelelim burada festival dışında neler bulabileceğinize…
Alaçatı’nın tarihi ve göz okşayan mimarisi
Alaçatı’nın tarihi bir hayli ilginç. Osmanlı döneminde veba salgını sonucu terk edilen belde, Sakız Adalı Rumlar tarafından yeniden yapılandırılıyor. Adalılar, üzüm bağlarına da büyük bir özenle bakıyor. Alaçatı zamanla şarabıyla ünlü bir ticaret merkezi haline geliyor.
Alaçatı, kesme taş evlerden oluşan mimarisi ile göz dolduruyor. “Ponza” taşına benzeyen kesme taşlardan yapılan bu evler yazın soğuk, kışın sıcak tutuyor. Çevrede bulunan butik oteller ve restoranlar da Rumlardan kalan taş evleri kullanıyor. Günümüzden yaklaşık 100-150 yıl önce buğdayı una çevirmek için kullanılan yel değirmenleri Alaçatı meydanının girişinde bulunuyor. Bu girişten yokuş aşağı devam ettiğinizde sağlı sollu hediyelik eşya satan pek çok dükkan, kafe ve restoran bulabilirsiniz.
Sörfün başkenti Alaçatı
Alaçatı, Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santrali olma özelliğini de taşıyor. Yükseklikleri 45 metre olan çok sayıda rüzgar gülünü Çeşme-Alaçatı yolunda görmeniz mümkün. Beldenin rüzgarı bol sahilleri, sörf meraklıları için burayı bir cazibe merkezi haline getirmeyi de başarmış. Alaçatı’da sörf okulları Alaçatı Port tarafının biraz ilerisinde yer alıyor. Buradan dilerseniz günübirlik sörf dersleri alabilir, yaz dönemi her hafta düzenlenen etkinliklere ve yarışmalara katılabilirsiniz. Üstelik hiçbir ekipmana ihtiyacınız yok. Sörf merkezinde ihtiyacınız olan her şey var. Alaçatı Port ayrıca gece eğlencesinin de kalbinin attığı yer.
Dünya’nın üç büyük sörf merkezinden biri olan Alaçatı, hem güneşlenip hem de denizin tadını çıkarabileceğiniz kum sahile de sahip. Bu koyların pek çoğu da ünlü beach clublara ev sahipliği yapıyor. Paradiso Beach, Flyinn, Sole Mare Beach Club, Babylon bunlar içinde en popüler olanları. Son yıllarda popülerliği giderek artan ve adını denizin içindeki kaya parçasının delik şeklindeki oyuntusundan alan Delikli Koy’u da mutlaka görülecek yerler listenize ekleyin.
Alaçatı’ya bir de yukarıdan bakın
Alaçatı Port’a giderken sol tarafta yer alan geniş araziden Gyrocopter uçuşlarının yapıldığını biliyor musunuz? Alaçatı’yı bir de yukarıdan görmek isteyenlerin, ortalama 15 dakika süren uçuş boyunca uzun süre hafızalardan çıkmayacak manzaralarla karşılaşacağı garanti.
Alaçatı’da Yeme / İçme
Yazının girişinde de bahsettiğimiz üzere Alaçatı, adına bir festival de düzenlediği otlarıyla nam salmış. Dolayısıyla ot yemekleri ve deniz ürünleri mutfağın bel kemiğini oluşturuyor. Şevketi Bostan, Cibez, enginar ve bilumum otlardan yapılan mezeler ve salatalar mutlaka denenmeli. Alaçatı’nın hemen hemen pek çok yerinde rastlayacağınız geleneksel sandviçi kumrusu, ılık ılık servis edilen midye dolması ve sakızlı muhallebisi de listeye mutlaka eklenmeli. Yerel yemekler için Alaçatı merkezde bulunan Asma Yaprağı, akşam yemeği içinse birbirinden lezzetli deniz ürünleri ve ot mezelerinin servis edildiği 13002 sokakta bulunan Karina Alaçatı şiddetle tavsiye edilir.
Alaçatı’dan ne alınır?
Alaçatı’dan alınacaklar arasında elbiseler, takılar, yöreye ait tadımlıklar başta geliyor. Tadımlık dendiğinde damla sakızından yapılan pek çok lezzet ön plana çıkıyor. Damla sakızı zaten Alaçatı denildiğinde akla gelen ilk şey. Eski Yunan’da doktorlar sakızdan çeşitli ilaçlar yapıyorlarmış. Sakız 10. yüzyıldan sonra dünyaca ünlü olmuş. Ancak sakız ağacı bitkisi çok nadir bulunurmuş. Bu ağaçlar ülkemizde sadece Alaçatı’da var ve koruma altındalar. Dilerseniz özel sakız yetiştiren bahçeleri ziyaret edebilirsiniz. Damla sakızından dondurma, muhallebi, kurabiye ve sakız reçeli yapılıyor. Damla sakızı bu tatlara inanılmaz bir aroma katıyor.
Alaçatı’nın ruhuna yakışan butik otelleri
Yeni bir yeri keşfederken o yere özgü mimari özellikleri taşıyan butik otellerde konaklamak en güzeli. Alaçatı taş evleriyle meşhur demiştik. Oteller de bu mimariye uygun olarak restore ediliyor ya da yapılıyor. Alaçatı’da konaklama için tavsiye edeceğim oteller de bu minvalde şekilleniyor.
Merkeze yakın olayım diyenlere eski bir Rum evinden esinlenerek inşa edilmiş Alaçatı’nın tam kalbindeki ferah odalarıyla hizmet veren Beyaz Han ve kışın şömine başında, yazın yemyeşil bahçesinde keyif yapabileceğiniz Morro Otel, eğlenceden vazgeçmem diyenlere Alaçatı’nın Port tarafında bulunan açık havuzlu Alaçatı Marina Palace tavsiye edilir.
#alacati75desibel Projesi ile gürültü kirliliğine dikkat çekiyor
Ege’nin gözde tatil beldesi Alaçatı’da gündüz sokakların ve denizin tadını çıkarırken, gece eğlencelerine kayıtsız kalmak mümkün olmuyor elbette. Ancak birkaç sezondur giderek artan gürültü kirliliği de Alaçatı’nın sükûnetine gölge düşürüyor. Komşuluk, saygı, hoşgörü gibi toplumsal değerleri kaybetmemek ve konuya gerekli hassasiyeti gösterebilmek adına Alaçatı Turizm Derneği bu konuda farkındalık yaratmayı amaçlayan “#alacati75desibel” projesini hayata geçirdi.
Gece eğlencelerine karşı olmayan proje, sadece ses seviyesinin 75 desibelle sınırlı kalmasını ve Alaçatı’nın huzur hakkına sahip çıkılmasını hedefliyor. “Eğlenelim, ancak çevremizi rahatsız etmeyelim.” diyen Alaçatı Turizm Derneği, tüm işletmeleri projeye destek olmaya çağırıyor.
Fotoğraflar: Burcu Gürtürk, Çeşme Belediyesi Arşivi
Paylaş