Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

Bu yıl Torino bana ‘lezzetli bir sürpriz’ oldu. 25-30 yıl önce Roma’da yaşarken yolumun düştüğü bu kente çok haksızlık etmişim meğer. Bu gidişimde ilk önce kendime kızdım, “Neden önyargılı bir adam oldum” diye. O sandığım şehir değilmiş meğerse. Ayrıca dediklerine göre son 20 senede Toro (Boğa) adından gelen Torino’da çok şey değişmiş. Hastasıyım...

Haberin Devamı

Torino, bana lezzetli bir sürpriz oldu. 25-30 sene evvel gitmişim, şöyle ki; Milano’dan, Fransa’nın Nice kentine arabayla ile giderken, yol Torino’dan geçiyor. "Bir öğle yemeği yiyelim" dedik ve otoyoldan çıktık. Şehir merkezinde bir yemek molası verdik. Yemek esaslıydı hatırlıyorum ama şehir, daha önce Roma’da yaşayan biri olarak bana biraz durgun gelmişti. İlk intiba biraz soğuk, gri ve dumanlı bir endüstri şehri. İtalya’nın otomobil devi Fiat ve yan kuruluşlarının merkezi bir fabrika kenti.

Bu gidişimde ise; ilk önce kendime kızdım, neden önyargılı bir adam oldum, o sandığım şehir değilmiş meğerse, ayrıca dediklerine göre son 20 senede çok şey değişmiş. Gerek otomobil endüstrisi merkezi olması, gerekse İtalya’nın ilk başkenti olması nedeni ile “Aaaa İtalya’nın Bursa’sı burası” dedim, ama heyhat; Bursa çarpık kentleşme, hava kirliliği ile dünya liderlerinden oldu. Kaybolmuş mahalleleri, romantik sarmaşıklı Osmanlı binaları, kaplıca otelleri, iskenderi, kestane şekerleri ile sadece çocukluk rüyalarımızda kalmış, Bursa’nın sanayi dumanlı havası gibi puslu… Yeşil Bursa artık yok, gri Bursa var. Bursalılar bana gücenmesin, “Var efendim” demesinler, bunların hiçbirisi yok. O kebabın kuzusu artık Uludağ’da otlamıyor, kebabın yanında içtiğimiz şıra ise şekerli ve boyalı su olmuş. Kestane ağaçları da mobilya olmuş. Çocukluğumuzda yayla gibi geniş cafcaflı Amerikan arabalarına doluşup İstanbul’dan bebe şebe gittiğimiz, Müşerref yengemin doğal sıcak sulu havuzuna zorla soktuğu, 'Art Deco' mimarili Çelik Palas Oteli’ne ne oldu bilmem, sormaya da korkuyorum. İtalya’nın Bursa’sı Torino’ya gelince;

Haberin Devamı

Dünya’nın en önemli “Mısır Medeniyetleri Müzesi” bu kentte. “Nasıl yani” mi? Osmanlı’ya başkaldıran Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı anacağız.

Torino şehri bir kültür ve gastronomi şehri. Çarşı pazarı gezdim, güzel mekanlarda güzel yemekler yedim. Piemonte bölgesi, 41 Michelin yıldızlı lokantası ile İtalya’nın gastronomi şampiyonu.

Müthiş bir sinema müzesi yapmışlar. Roma’dan evvel İtalya’nın sinema endüstrisi bu şehirde imiş.

Şimdiye kadar gördüğüm en büyük ve güzel otomobil müzesi bu şehirde.

Çikolata ve kahve şehri.

Bir üniversite şehri.

Haberin Devamı

Mükemmel teşhiri ile dünyanın Mısır’dan sonra ikinci büyük Mısır medeniyeti müzesi.

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

30 bin parçayı aşan bir Mısır medeniyeti koleksiyonu; Bernardino Drovetti, 1800’lerin başında Mısır’daki Fransız diplomat ama Torino asıllı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa ise Osmanlı’nın Arnavut asıllı, Kavala doğumlu, Mısır Vilayeti’nin valisi. Yenilikçi 3. Selim’in gericiler tarafından katledilmesi ile yenilikçi devrimi kendi başına Mısır’da gerçekleştirmiş ve Osmanlı’ya başkaldırmış. Bernardino Drovetti, Kavalalı’nın yakın dostu olmuş ve binlerce antika Mısır parçasını bir şekilde çil çil altınlar sayıp satın almış. 1824’te Torino’da yerleşik Savoy krallarından 'Charles Felix'de bu koleksiyonu parası ile Drovetti’den satın alıp, Torino’ya getirmiş. Bu, bir devrin başlangıcıdır. Bundan sonra diğer krallar bu yolu takip etmişler, Osmanlı’nın izni ile kazılar yapmışlar ve ne kadar Mısır eseri var ise Torino’ya taşımışlar. Nihayet yepyeni bir teşhir anlayışı ile 2015’te bu inanılmaz müzeyi açmışlar. Ağzımdan gayri ihtiyari şu sözler döküldü;“Eğer tarihte yöneticiler cahil olmasaydı ve şimdilerde olduğu gibi 'para' kültürün önüne geçmeseydi, tüm bunların Mısır’da veya bilemedin, tüm doğu dünyasının başkenti İstanbul’da olması gerekirdi.” http://www.museoegizio.it/  Via Accademia delle Scienze, 6, 10123 Torino TO

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

Torino’da Po Nehri’nin suladığı, Alp dağlarının eteklerindeki 'Piemonte' (Latince dağın ayağı anlamında) verimli bir ovanın merkezi. Efsanevi şarapları Barolo ve Barbaresco, yörenin Nebbiolo üzümünden yapılmış. Ayrıca halk şarabı ama Barbera nefis, düşük asit oranı ile Dolcetto ise nispeten yumuşak bir şarap. Yabani mantarlar ve bilhassa Alba’nın 'Beyaz Trüf Mantarı' çok değerli ve ünlü. Etleri ve bilhassa pirinci çok önemli. Michelin yıldızlı 'Carignano' lokantasının şefi Marco ile pazara gittik. Yörenin en büyük pazarı; curcuna ve şenlik müthiş, balıkçı, sebzeci, peynirci hepsi ayrı bir hikâye. Lokantaya döndük ve bana beyaz şaraplı öyle bir risotto yapıldı ki parmaklarımı yemeyeyim diye hızarcıların kullandığı çelik eldivenler giydim neredeyse. http://grandhotelsitea.it/ristorante/  Via Carlo Alberto 35, 10123 Torino TO

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...Michelin Yıldızlı “Carignano” lokantası mufak ekibi ve ufak tefek şef Marco Miglioli

Haberin Devamı

Torino bir kültür şehri, entelektüeller ocağı. Tohumlar, çok önceden atılmış. Torino Üniversitesi 70 bin talebesi ile Avrupa’nın en eski üniversitelerinden, 1414 yılında kurulmuş. Tarihe de baktığımızda, krallar, dükler ve asilzâdeler sanata çok önem vermişler.

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

İyi lokantaları araştırırken, tesadüfen müthiş bir yapıya yönlendirildik. 'Graneri Della Roccia Sarayı', 1699’da yapımı tamamlanmış. Barok tarzında inşa edilmiş bu müthiş sarayı, aile 1858 yılında sanata ve sanatçılara vakfetmiş. (Bakar mısınız?)

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

2006 yılında ise saray, 'Circolo dei Lettori, Okuyucular Kulübü'ne bağışlanmış. Burada her hafta kültürel bir aktivite yapılıyor ve bol bol kitap okunuyor. Yüksek sesle konuşulmuyor.

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

Haberin Devamı

1858 yılından beri de sanatçılar için bir lokanta açılmış içerisine. Çok pahalı olmayan ancak gerçekten çok sağlam mutfağı olan bir lokanta. Duvarda 1858 yılından bu yana lokanta müdavimlerinin yağlıboya portreleri var. Başlangıç olarak yörenin yemeği “Vitello Tonnato” geldi. Bu, ton balık soslu soğuk dana eti dilimleri, yediklerimin en iyisi idi. Bu mekânda çok güzel yemek yedim ve bir kadeh de meşhur Piemonte beyaz şarabı “Gavi” tattım. Dünyanın ilk en uzun rallisi Pekin-Paris’i başarı ile tamamlayan araba, Torino’da imal edilmiş. Prens Scipione Borgese ve özel şoförü Ettore Guizzardi’ye gazeteci Luigi Barzini eşlik etmiş. 2 ayda 16 bin kilometrelik zorlu ralli parkurunu Paris’te noktalamışlar.

Haberin Devamı

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...
Sanayi de yaparım, güzel şehir de...

1907 model bu müthiş arabanın şoför mahalline oturdum. Hayatımda gördüğüm en mükemmel ve heyecanlı otomobil müzesini Torino’da ziyaret ettim. Torino’da yediğiniz içtiğiniz sizin olsun ama sırf bu müzeyi görmek için gidiniz bu enteresan şehre.


Museo Nazionale dell'Automobile http://www.museoauto.it Corso Unità d'Italia, 40, 10126 Torino TO

Bu yazıda Torino’yu bitiremedim. Haftaya devam edeceğim.

Sanayi de yaparım, güzel şehir de...



Yazarın Tüm Yazıları