Paylaş
Ülkeler tarihi tezatlar yumağıdır, şaşırtmayı sever. Geçmişte köle ithal edilen Küba şimdi sosyalizmin güçlü kalesi. Kristof Kolomb’un yeni kıtaya ayak bastığı, zorlu ve zorunlu değişimi başlattığı coğrafyalardan biri burası. Yüzyıllar içinde sömürgeliğin acılarını da ambargo dayatmalarını da yaşamış ama direnmeyi hiçbir koşulda bırakmamış insanların ülkesi Küba.
Okyanusu aşan Kolomb, gittiği yerlerden birine baba-oğul-kutsal ruh adını vermeye niyetlenmiş ve istediğini Trinidad’da gerçekleştirmiş. Kentin adı İspanyolca üçleme anlamına geliyor. Taş döşeli sokakları, renkli ve küçük evlerle birleşince ortaya insanın gerçek dünyadan kaçmak için yarattığı masallardaki gibi bir manzara çıkıyor. Küçük evleri, Amerikalılardan kalan rengârenk klasik arabalar tamamlıyor. Etrafta elindeki tabletin ekranını kaydırmakla meşgul, cep telefonuyla konuşan, sanal sohbete dalıp gitmiş insanlar görmüyorsunuz. Zaten hem teknolojiye erişim hem de internet kullanımı oldukça pahalı. Tüm bunlar birleşince, kendinize “Geleceğe Dönüş filminde bir sahnede miyim, doktorun çılgın arabasına binip de çok yıl öncesine mi ışınlandım” diye sorasınız geliyor...
Trinidad, kolonyal mimarinin örnekleriyle bezeli bir kent. Latin Amerika ve Karayipler’deki İspanyol izlerine fazlasıyla rastlıyorsunuz. Kapısı açık, içeriden müzik seslerinin yayıldığı mütevazı evlerin yanı sıra şeker tüccarlarının ihtişamlı evlerini de görebilirsiniz. Yılın 12 ayı gezi rotanıza alabileceğiniz bir adres.
NERELERİ GÖRMELİ?
Meydanları ve şehri kuşbakışı görebileceğiniz tepeleri ile Trinidad’da turistik bir gezi yapabilirsiniz. Hem tarih hem doğa hem de mimari gezinize eşlik edecek. Trinidad’ın eski merkezi Plaza Mayor, turistlerin çok ilgisini çekiyor. Müze ve kiliseleri ziyaret edebilirsiniz. Cantero Mâlikanesi içinde yer alan Museo Historico Municipal, adresleriniz arasında bulunsun. Ama unutmayın, karşılaşacağınız görkemin ardında, Justo Cantero’nun köle ticaretinden kazandığı serveti yatıyor. Museo Romantico ise geçmişin eşyalarını görebileceğiniz ve tepesindeki kuleden şehir manzarasını izleyebileceğiniz noktalardan biri. Devrimin izlerini görmek için ise Museo Nacional de la Lucha Contra Bandidos’u ziyaret edebilirsiniz. Trinidad, denize girmek için adeta cennet gibi... Pırıl pırıl Karayip Denizi’nin tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Kente yaklaşık 10 km uzaklıktaki Ancon Plajı, çok rağbet görüyor. Gerçekten de bembeyaz kumsalı ve ışıl ışıl deniziyle, turistlerin ilgisini fazlasıyla hak ediyor.
NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Müzeleri, meydanları, kiliseleri gezdiniz, denize girdiniz ve yapacağınız aktiviteler bitti diye düşünüyorsanız yanıldınız. Latin müziğinin keyfini doyasıya çıkarmak ve kendinizi dansın ritmine kaptırmak için, eğlence mekanları hem hesaplı hem neşeli programlar sunuyor. Zaten gün boyunca sokak aralarında dolaşırken, içinden enerji fışkıran melodileri sürekli bir yerlerden duymanız, akşama hazırlık gibi... Kapısı açık evlerden taşan salsa, cha cha, rumba seslerinin daha canlı hali sokak müzisyenleriyle sık sık karşınıza çıkıyor.
Şeker ticaretinin ülke tarihindeki etkisi malum... Şeker Treni turları ile geçmiş, turistik bir seyir haline getirilmiş. Buharlı bir trene binip, Valle de los Ingenios bölgesindeki şeker değirmenlerini görmeye gidebilirsiniz. Ayrıca bu bölgeye at sırtında turlar da yapılıyor, dörtnala gitmeyi tercih ederseniz aklınızda bulunsun.
KONAKLAMA
Havana’dan Trinidad’a 6 saat civarı süren bir otobüs yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Şehirde konaklamak için otel ile yerel halkın evleri arasında karar vermeniz gerekiyor. Birkaç günlüğüne de olsa turist değil de oradaki hayatın parçası olmak isterseniz, kiralık odaları ya da evleri tercih etmenizi öneririm. Kimi ev sahipleri, sizin için yemek de hazırlıyor, tabii ücret mukabilinde, daha konforlu yerde konaklamayı düşünenler için vasat da olsa otel alternatifleri var. Ama beklentilerinizi düşük tutun. En iyi otel bile bizim 1970’lerdeki tesisleri hatırlatıyor.
YEME-İÇME
Küba’daki tarihi İspanyol etkisi mutfak kültüründe de kendini gösteriyor. Karayipler’in damak tadıyla İspanyol mutfağının harmanlanışı var karşınızda. Deniz mahsulleri ve balık çok tüketiliyor; domuz eti, siyah fasulye, mısır ve pirinç sıkça kullanılan ürünler. En ünlü içecek ise Küba’nın meşhur ‘Mojito’su, bir de Ernest Hemingway’in gözdesi daiquiri.
Paylaş