"Sonunda en beğendiğim yeri buldum!"

Peru’nun sihri çok katlılığında, değişik kültürlerin çarpıştığı, birbirlerine kenetlendiği medeniyetlerde yatıyor. Kolonyal şehirleri, bizler için özel olarak açılan özel müzeleri, antik şehir Cusco ve sihirli vadi Urubamba’yı ve tabii ki meşhur Machu Picchu’yu gezmekle kalmadık… Direkt Lima hayatına girip lokantalarını, pazarlarını ve plajlarını arşınladık.. İşte Cusco  gezi rehberi...

Haberin Devamı

Ispanyol Pizarro 16. asırda İspanyol finansörleri ve Kralı tarafından gönderildiği bu yeni dünyaya geldigi zaman her iki tarafta çok şaşırmış. Yerli halk İnka’lar için, patlayan seslerle bilyeler fırlatan demir çubuklar, “at” dedikleri hayvanların üzerinde koşturan, yüzleri kıllı, kafaları demir taslı, demirden elbiseler giyen adamlar ve herhalde kötü ruhlu tanrılardı. Ispanyollar ise bu yeni dünyada hiç tahmin edemedileri bir medeniyetle karşılaşmışlar, en basit köylünün içme tasının bile altından veya gümüşten yapılmış olduğu bu tuhaf diyar aç ve azgın gözlerini altın gibi parıldatmıştı.

Sonunda en beğendiğim yeri buldum

1530 larda Panama’yı aşıp Pasifik Oksanus’unu ilk defa gören Francisco Pizarro, İspanyol bir maceraperest. Kaba, pasaklı, gaddar, hırslı bir 'Conquistador' (istilacı fatih). deniz subayı bir babanın, köylü bir kadından olan gayrimeşru çocuğu Francisco, köyünde bir domuz çobanıymış. Yeni dünya’ya giden bir gemiye şansını aramak için binmiş. Şansı da aklının yardımıyla yaver gitmiş, asi bir subayı yakalayıp kellesini vurunca Panama valiliğine kadar yükselmiş. Gene aklını kullanıp İspanya’ya geri dönmüş ve kraldan, “Git geri, fethet ve fethettiğin yerlerin de hükümdarı ol” fetvasını alınca, müthiş imtiyazlar ile yeni dünyaya geri dönmüş. Daha aşağılarda çok zengin, altın ve gümüşün bol olduğu bir imparatorluk duymuş ve sadece 170 zırhlı asker ile başlamış güneye yürümeye.

Haberin Devamı



İnka topraklarına girince başlarına gelecekleri henüz anlamayan yerli halk bunları misafir etmiş, yiyecek yatacak yer vermiş. At denilen zarif hayvanları ve üzerlerine binen beyaz tenli, demir elbiseli adamları çok merak eden Atahulpha silahsız 5 bin adamıyla tahteravallisi üzerinde bu İspanyolları görmeye gelmiş. Pizarro’nun da devamlı yanında gezen Katolik rahip, İnka imparatorunun eline bir incil tutuşturup, “Bu kitabı okuyup inanacaksınız, ve İspanya Kıralı Charles’e itaat edeceksiniz” deyince, Atahulpha, “Bu ne yahu” diyerek incili yere fırlatmış. Fırsat bu fırsat, gaddar İspanyollar, 5000 silahsız İnka’yı çelik kılıçları ile doğramışlar. Yerlerden oluk gibi kanlar akmış. Atahulpha’yı canlı esir almışlar 3 ay bir hücreye kapatıp, bir de üzerine İspanyolca öğretmeye başlamışlar. 
Sonunda en beğendiğim yeri buldumAtahualpha’nın ölümü. Yağlıboya 1828. Luiz Montero (1828-1869). Sadece rahip gerçek surat ve kılıkta. Ressam, İnka kılıklarını hiç bilmiyor görmemiş ve kadınları avrupai kılıklarda çizmiş. Hatta o sıra ölen bir arkadaşının ölü yüzünü de model olarak kullanıp Atahualpha’nın cesedi yüzünü boyamış.

Sonunda Pizarro, bir oda dolusu altın ve iki oda dolusu gümüş fidye karşılığı Atahulpa’yı serbest bırakacağına söz vermiş. Altın ve gümüşler iki ay zarfında tüm imparatorluktan toplanmış ve peyderpey teslim edilmiş. Ama bu söz tam tutulmamış ve acil kurulan yalandan bir 'mahkeme?' Atahualpha’yı hain olarak suçlu bulmuş ve yakılarak ölüm cezasına çarptırmış. Yeniden yaşam’a döneceğini bekleyen bir İnka’yı ölüm değil, yakılmak çok daha korkuturmuş. Zavallı İmparator bu durumda Katolik dinini bile kabul etmiş ve adı 'Francisco Atahualpha' olmuş ve bu sayede yakılmamış ama boğdurularak cezası infaz edilmiş…

 

Haberin Devamı


İspanyollar'ın çelik kılıcından ve beraberinde getirdikleri çiçek hastalığından kaçıp saklanan İnka halkı, tüm şüphe, söylentiler ve aramalara rağmen, bu gözü dönmüş, acımazsız beyaz adamlar tarafından hiçbir zaman bulunamamış. İnka kabilelerin saklandıkları, dünyanın en gizli ve gizemli Machu Picchu harabeleri yüzyıllar sonra daha yeni, 1911 de bulunmuş. Tüm Güney Amerika halkı için bir nevi Hacca gitmek gibi, Machu Picchu’yu ziyaret. Gelecek hafta anlatacağım..

Sonunda en beğendiğim yeri buldum

Peru’nun başkenti Lima’dan bineceğiniz uçak 3 bin 600 metre tırmanıyor ve size minik bir hava limanına indiriyor. Yaklaşık 400 bin nüfuslu Cusco şehri 1300 yılından beri, 1532 de İspanyollar gelene kadar İnka İmparatorluğunun başşehriymiş.

Sonunda en beğendiğim yeri buldum

Başka bir gezegende gibisiniz. Hiç sıva kullanılmadan örülmüş ve aralarına değil sıva, su sızmayacak kadar kenetlenmiş olan dev taşlar. Bir nevi 'Lego' gibi, içerlerinden birbirlerine kilit sistemleri varmış. Yola oturan kısımları geniş, yukarı doğru geriye eğimli. İspanyollar bu yapı ve tapınakların üzerlerine iğreti binalar ve katedraller felan inşa etmişler ama şiddetli depremlerde bu kaçak katların çoğu yıkılmış altlarından sapasağlam İnka yapıları çıkmış ve hala ayakta.

 

Haberin Devamı

Tecrübem var, üçüncü gidişim, hemen vites küçültmem lazım. Bu irtifada oksijen az. Aman dikkat 'Mal de Altura' (Yükseklik Hastalığı)na yakalanırsınız. Şiddetli baş ve eklem ağrıları, üşütme gibi ürpermeler ve nefes darlığı. Hani, üşütmüşünüz gibi ama ateşiniz yok. Eczanelerde bir ilacı var ama, bol sıcak 'coca çayı' ve gerekirse yanak içine dürülmüş taze coca yaprakları bu işin ilacı. Yavaş yürüyün, ağır haraket edin ve hatta konuşun ve düşünün. Alışması zor, tüm hayatı yavaşlatmak. 

Sonunda en beğendiğim yeri buldum

Diğer bir fenomen ise Moray tarım terasları. Kat kat dairelerden oluşan bu gizemli oluşumun aslında bir nevi açık deneysel tarım laboratuvarı olduğu sanılıyor. Ne kadar şiddetli yağmur yağarsa yağsın alt dairede su birikmiyor. Nasıl olduğu hala anlaşılamamış ama gizli bir drenaj sistemi olduğu sanılıyor (bizim yolarda hâlâ en kısa yağmurda bile oluşan gölleri düşünün). Alt çember ile üst çember arasında 15 derece ısı farkı var imiş. Her çemberde, ayrı ısıda yetişen aynı bitki ve reaksiyonları burada ölçülür imiş. 3 bin çeşit patates ve 1800 çeşit darı düşünün. Ben bir süpermarkette 8 çeşit patates saydım. Patates’in ve mısır’ın anavatanı burası. Kuzey Peru’dan, daha tropical iklimden ise 'Tomati' (Domates) gelmiş Avrupa’ya.

 

Haberin Devamı

Hiç kimse aç ve fakir değilmiş şöyleki: Her toprak parçasından elde edilen ürünün bir kısmı imparator ve hanedan için ayrılır, bir kısmı o toprak parçası üzerinde çalışmış olana, ailesinin ihtiyaçlarını gidermek üzere verilir, bir kısmı da yoksullar için köyün ortak ambarına konulurmuş. Aileler arasında yardımlaşma ileri düzeyde imiş. Ayrıca kıtlık halinde veya bir imparatorluk heyeti geldiğinde kullanılmak üzere, bir miktar ürün yedekte bulundurulurmuş. Bu müthiş medeniyet yiyecek depolamak için bir nevi 'Freeze Dry' (dondurarak kurutma) sistemi geliştirmiş. Dayanışma müthiş bir seviyede: 

Sonunda en beğendiğim yeri buldum

1500 yıl sonra bile, hala köylüler bu “Qeswachaka” köprüsünü her sene tamir ediyorlar, kadınlar ipleri örüyor ama köprü sadece erkekler tarafından bakıma alınıyor. Tamir süresi boyunca “kötü şans” getirebilecekleri nedeni ile kadınları köprüye yanaştırmıyorlar. (Feministler kızmayın ben İnka’ların yalancısıyım).

Sonunda en beğendiğim yeri buldum

Haberin Devamı

İnka kadınları yöresel kılıklarında. Bana hazırladıkları “Chica” bir nevi darı birasını ben içemedim, hatta içilebilir olsun diye içine biraz meyve suyu kattılar ama elimden bebe kaptı ve içmeye başladı.. (Sağ tarafta)

İnka İmparatorluğu toprakları üzerinde sayıları 700’ü aşan farklı dillerde konuşan birçok farklı halkı ya da etnik topluluğu bir araya getirebilmiş. İnkaların dili 'Quechuva'nın (Keçuva) ise benim araştırdığım kadarı ile gramatik yapısı Türkçeye benziyor. Türklere olan diğer bir benzerlik ise Şamanizm. (Hepimizin Orta Asya kökenli olduğumuzun diğer bir kanıtı). İnka dininde, İnka hanedanınca desteklenen ve ibadet edilen tanrı, İnti'dir (Güneş Tanrısı). İnkalar bu tanrının bedenlenmiş temsilcisi olarak gördükleri imparatorlarına 'Güneşin Oğlu' derlermiş. 'Güneş' erkek ve 'Ay' ise dişidir. Adım “Ayhan” ın da Şaman kökenli olması aramızdaki dostlukları pekiştirdi ve bu arada adımın da dişi olduğunu farkettim.

 Bana sorulan klasik soru, “Ayhan Bey, tüm dünya’yı dolaştınız en beğendiğiniz yer neresidir?” Cevap, “Peru”

 Haftaya, Machu Picchu…

 

 

 

 

 

 



 

Yazarın Tüm Yazıları