Paylaş
Her an her yere seyahat etme hayali kurmak başka, o hayali gerçek hayata taşımak başka bir duygudur. Sizin, uzakları görme hayalini gerçekleştirme çabanız bir engelli için hayal olmaktan öteye gidemeyebilir. Sizin hayatınızın bir rutini olan, sabah evden çıkıp işe gitmek, sahilde bir yürüyüş yapmak, canınız sıkıldığında kendinizi evinizden dışarı atmak bir engelli için çok büyük mücadele verilerek yapılması gereken eylemlerdir. Hatta çoğu zaman bu eylemleri gerçekleştirmek için mutlaka yardım alınması gerekiyor.
Son zamanlarda görsel ve yazılı medya da karşıma çıkan haberlerde, zaten hayatları zor olan engellilere nasıl engeller çıkarıldığını görüyor ve bu davranışların birçoğunu bizzat hayatımın içinde kendimde yaşıyorum. Gelin hayatımızı kolaylaştıracağınız ya da hiç yapılmaması gereken, söylenmemesi gerekenleri tekrar hatırlayalım.
Görme engelliler için yapılan sarı şeridin ortasında aracınızı park etmeyin. Dükkânlarınızdaki malları daha çok teşhir edeceksiniz diye sarı şeridi işgal etmeyin. Direk olan yerden sarı şeridi geçirmeye çalışmayın. Bir işe yaramıyor çünkü. Zira o çizgiyi takip edip yürümeye çalışan kişi henüz kendini ışınlayamıyor. Öyle bir teknoloji ile daha tanışmadı, tanışmadık. Sizin için sadece renkten ibaret olan bu sarı şerit bazılarımız için hayatın ta kendisi.
Toplu taşıma araçlarında; daha alçak basamaklı otobüslere, servislere, dolmuşlara binilmesini kolaylaştırın. Her durakta tekerlekli sandalye kullanıcısı için gereken alanlar olmalı, toplu taşıma aracı ile kaldırım taşı arasındaki bağlantı ayrıca düşünülmeli. Toplu taşıma araçlarındaki tekerlekli sandalye rampasını açmak sürücünün görevi. Bunu yapmakla yükümlüdür. Bunu sizden talep eden engellilere ve engelli yakınlarına hakaret edici davranışlardan kaçının. Ayıp.
Kaldırım taşı demişken. Asla aklımın mantığımın almadığı, sağlam insanların bile kullanmakta güçlük çektiği bu yükseklikler kime nasıl fayda sağlıyor? Anlamış değilim. Bu durumda yıkmak yapmaktan daha hayırlı olacak. Gelin el ele verelim tüm kaldırımları ah pardon bu engelleri hep birlikte yıkalım. Araçlar ve yayaların kullanacağı alanları gökkuşağı renkleriyle birbirinden ayırt edecek şekilde dizayn edelim.
Engelli rampası eğimi belirlenirken tekerlekli sandalye kullanıcıları, yürüme zorluğu yaşayan yaşlılar, bebek arabası kullanan yayalar ve görme engelli kişilerin de kullanacağını düşünerek mümkün olan en az eğimi dikkate alalım. Bazı binaların önünde öyle eğim yapmışlar ki düşün diye davetiye çıkarsalar bu kadar etkili olmaz, olamaz.
İnsanların, AVM ve metrolar da asansörleri işgal etmesi sebebiyle, tekerlekli sandalyesi ile yürüyen merdiveni kullanmak zorunda kalanlarla bir dakikalığına empati kurun lütfen. Engelli bireyi bu duruma düşüren kişilere yazıyorum. Özellikle sizler okuyun bu yazdıklarımı. İçinde bulunduğunuz bu davranış; adabı muaşeret karşısında ayıp, din karşısında günah, hukuk karşısında suçtur. Yapmayın. Zor durumda kalıyoruz.
Özellikle hava alanında pasaport kontrolünde geçiş önceliğimizi kullanırken, hemen arkamızdaki sıradan, en azından duyacağımız şekilde "tüm sakatlarda bize denk geldi, hay şansıma" gibi sözler söylemeyin. Çünkü kalbimiz kırılıyor. Ama bize yakışan da bu diyorsanız, bu da sizin tercihiniz. Bunu özellikle aynı topraklarda, aynı havayı soluduğumuz, aynı dili konuştuğumuz insanların söylemesi çok acı veriyor.
Havalimanlarında engelliler için ayrılmış olan alanları işgal etmeyin. O alanlar siz uyuyun, bacaklarınızı uzatıp şöyle arkanıza yaslanıp rahatlayın diye yapılmadı. İstanbul çıkışlı tüm uçak yolculuklarımı Atatürk Havalimanından yapıyorum. Ve buradaki engelli ofisi, engellilerden çok diğer yolcuların kullanımına sunulmuş gibi. Yer hizmetleri ve ilgili havayolu şirketlerinden özellikle rica ediyorum, arada bu alanları kontrol edin. Zira o alanları hiç işgal etmemesi gereken kişiler oralarda uyurken bende oturmak için yer arıyorum. Oturmak için yer ararken yoruluyorum ve Hacıyatmaz misali düşmemek için oradan oraya savruluyorum.
Karşıdan karşıya geçerken, bazen yayalar için yanan yeşil ışık, bizim yürüme tempomuz için yeterli olmayabiliyor. Bu durumda dan dan kornaya basmak yerine biraz daha sabırlı davranmayı deneyin. Bu davranış sizde ağırbaşlı bir duruş sergileyeceği gibi saygı duyulan bir sürücü profili aynı zamanda vicdanen de huzur verecektir. Deneyin ne demek istediğimi anlayacaksınız. Çünkü bu davranışınız sayesinde ben panik yapmadan, düşmeden ve o rahatsız edici korna sesinden dolayı yüreğim ağzıma gelmeden, yolun karşısına geçmiş olacağım. Kazan-kazan oynayalım olur mu?
Otoparklarda lütfen engelli araçların yerini işgal etmeyin. Lütfen.
Yere çöp atarken bir kere değil bin kere düşünün. Bu çirkin davranış karşısında hem doğayı kirletiyor hem de ayağını yere sağlam basamayan ortopedik engellilere, görme ya da değnek kullanan engellilere bir de siz engel çıkarmış oluyorsunuz. Zira düşmek evet kalkması da çok zor oluyor biliyor musunuz? Bazen destek alamazsanız kalkmak tam bir işkenceye dönüşebiliyor.
Büyük plazaların ve AVM’lerin tabanına ne döküyorsunuz da zemin o kadar kaygan hale geliyor hiç anlamış değilim. Bizzat, fazla kaygan olduğu için dümdüz alanda düşmüşlüğüm vardır. Genç bir kadın olarak, beni düşürdüğünüz bu durumdan dolayı utanıyorum.
Kalabalık metro, metrobüs duraklarının, özellikle asansör olmayan istasyonlarda, yüksek basamaklardan yukarı çıkarken ya da inerken, hep sağdan ilerlemek gerekiyor biliyorum. Ama bazen sol tarafımıza ağırlık vermek yürümemizi daha da kolaylaştırdığı için bize biraz müsamaha tanımanız zor olan iniş ve çıkışlarımızı bir nebze rahatlatacaktır. Tabii, merdiven iniş ve çıkışlarımızı rahatlatacak tutunacak bir destek bulabilirsek.
Görüyorsunuz ya, sizin için çok sıradan çok küçük sizi yormayacak olan, hatta hayatın rutin akışında aklınıza bile gelmeyecek bu davranışlar hayatımızı o kadar kolaylaştırıyor ki, tahmin bile edemezsiniz. Zaten şöyle bir düşünün bizim dışarı çıkışımız da her zaman kolay olmuyor. Çıkmışken de siz güzel yürekli insanlardan biraz daha hassasiyet bekliyoruz. Çünkü bizim, sizin duyarlılığınıza ihtiyacımız var.
Paylaş