Sanat galerisi gibi kasaba: Pietrasanta

Hazırlıksız ve kimseyi tanımadan kırdım dümeni, hiç gitmediğim ama İtalya’nın en güzel plajlarının ve mermer yataklarının sahibi Alp Dağları’nın denize döküldüğü yerlere. Bu hafta size, beni çok etkileyen bir İtalyan kasabasını anlatacağım. Pietrasanta… Hastası oldum.

Haberin Devamı

Sevgili Dostlar,

Son İtalya seyahatimde yağmurlar nedeniyle ‘Toscana Vadisi’ süremi üç gün uzattım. Son gün ise plansız, piyangodan çıktı. Floransalı dostlarımla sohbet ederken, “San Gimignano’ya gideyim mi acaba? Siena’yı da görmüş olurum yeniden” derken, fikirlerine saygı duyduğum bir kadın, “Ne işin var turistik yerlerde, kimsenin bilmediği yerleri keşfet, mesela Pietrasanta’ya gitsene”dedi. Hiç düşünmeden kırdım dümeni. İyi de yapmışım. Daha varır varmaz belediye binasında ilk golü yedim.

‘Belediye Binası’ önü geniş bir otopark, kasabanın içine arabanızı park edemezsiniz, yürüyeceksiniz (darısı bizim beldelere). Yani sadece geri kalmış ülkelerde görüyorum gideceğiniz dükkânın kapısına kadar gelip, yarı kaldırıma veya hatta çift park yapıp ‘4’lüleri’ de yakıp otoyu bırakıp gitme terbiyesizliğini.

Haberin Devamı

SANAT KASABASI

Sanat galerisi gibi kasaba: Pietrasanta

Pietrasanta kasabası alışveriş sokağının girişinde bir tablo çerçevesi heykeli.


‘Belediye Binası’
na girdim ve şaşkınlıktan ağzım açık kaldı, dilim tutuldu. Acaba yanlışlıkla bir sanat galerisine mi girdim? Köşede Botero’nun şemsiyeli tombul kadın heykeli.  Hemen kapıdaki nazik hanıma Kültür Müdürlüğü’nün nerede olduğunu sordum. İkinci katta Signora Maria Paola Civili çok kibar ve ilgili bir hanım. Derhal arka arkaya telefonlar etti, bana randevular ayarladı, kitaplar hediye etti ve iftihar ettiği kasabasını anlatmaya başladı.

Sanat galerisi gibi kasaba: Pietrasanta

Tam arkamda yeni sergi ‘mülteciler’in ana tablosu ‘Mülteciler Botu’.

Apuan Alpleri
’nin eteklerinde kurulu kasaba 1255’te kurulmuş ama önemli zamanı 14. asır, Cenovalılar dönemi. ‘Marina di Pietrasanta’ kasabasının deniz kenarı ise müthiş. Göz alabildiğine altın kumlu bir plaj. İnsanın sanatçı kişiliğini kamçılayan bir yöre, şöyle söyleyelim: “Eşsiz bir belde, dağlardan akan yeşil kokulu taze havanın, soluyan koyu mavi engin denizi ve beyaz kumları boydan boya okşaması”. Bir sanat kasabası..

Haberin Devamı

Michelangelo Usta’ya göre, kasabanın sırtını dayadığı Apuan Alpleri’nde dünyanın en iyi mermerleri çıkıyor ve heykel için de çok iyi. Büyük usta 1500’lü yıllarda müdavimi olmuş buraların. Günümüzde bu mermerin hastaları ise ustalarını takip ediyor. Hatta bir kısmı buralara yerleşmiş. İşte böyle müthiş bir belde burası sevgili dostlar.

HER METREKARESİ SANAT ESERİ

Sanat galerisi gibi kasaba: Pietrasanta

İşte yol ortasına düşmüş!! ve kanatları kırılmış bir melek heykeli. Polonyalı sanatçı Igor Mitoraj anısına.


Her cadde, her sokak ve her meydanda sanat fışkırıyor. Dünyada metrekare başına en fazla heykel ve sanat bu beldede var imiş. İnsanlar kedi gibi mırıl mırıl aralarında dolaşıyorlar. Deniz kenarı yazın kalabalık oluyormuş. Altın kumlar göz alabildiğine...

Haberin Devamı

Museo Dei Bozzetti’ (Maket Müzesi) hayatımda gördüğüm en enteresan müzelerden. Yıllar boyu Pietrasanta’da çalışmış sanatçıların heykellerini yarattıkları, genelde tebeşir, alçı gibi yumuşak maddeden yaptıkları ilk maketler bu müzede sergileniyor. Bunlar dünyanın en önemli heykeltıraşları; Henri Georges Adam, André Bloc, Helaine Blumenfeld, Fernando Botero, Antonio Bozzano, Davide Calandra, Arturo Carmassi, Pietro Cascella, César, Pietro Consagra, Niki De Saint Phalle, Novello Finotti, Jean Michel Folon, Gonzalo Fonseca, Rosalda Gilardi, Emile Gilioli, Gigi Guadagnucci, Jean Robert Ipousteguy, Igor Mitoraj, Costantino Nivola, Isamu Noguchi, Maria Papa, Alicia Penalba, Beverly Pepper, Giò Pomodoro, Edoardo Rubino, Carlo Sergio Signori, Ivan Theimer, Giuliano Vangi, Leone Tommasi, Kan Yasuda ve niceleri.

Haberin Devamı

Sanat galerisi gibi kasaba: Pietrasanta

Pietrasanta Belediye Binası ‘dakka bir gol bir’.


Belediyenin bize tahsis ettiği, rehberliğimizi yapan hanım, “Gelin sizi şimdi yakından ilgilendirecek bir sergiye götüreyim” dedi. Yan bina 14. yüzyıldan bir kilise, Sant’Agostino. Kiliseye ihtiyaç olduğu zamanlar hâlâ kullanılıyormuş. Nitekim 30 kişinin hayatını kaybettiği 1996 sel felaketinde kilise olarak kullanılmış, ‘Sconsacrata’ değil. Yani; Vatikan tarafından özel ziyaret edilip kilise olma vasfından çıkarılmamış. İtalya’da otele çevrilmiş manastırların yanında diskotek olarak kullanılan veya lokanta olmuş yani ‘Sconsacrate olmuş’ kiliseler gördüm. Bu kilise hâlâ gerekirse kilise olarak kullanılabilir vaziyette. Ama şu anda bir sanat galerisi. Bugünlerde yeni bir sergi varmış ve konusu mülteciler. Sanatçı Lorenzo D’Andrea’nın ‘La Zattera dei Migranti’ (Mülteciler Botu) tablosu, Sakız Adası’nda gerçek tabloya yakından şahit olmuş biri olarak beni çok duygulandırdı.

 

Yazarın Tüm Yazıları