Paylaş
Zıtlıklar güzeldir, öyle değil mi? Bu Doğu Akdeniz şehrine ne çok yakıştığına dair işaret; yaşanmışlıklarıyla güçlenip, özünden ödün vermeden yeniliğe açık oluşunda gizli... Beyrut gece hayatına, mutfağına ve kültürel zenginliklerine inanıyor, sizi de inandırmak için sabırsızlanıyor.
Eğlence için birebir: Mar Mikhael
Beyrut’un genç ve dinamik sokağı Mar Mikhael’e doğru ilerlerken “Bahsettikleri kadar var mıdır?” diye mırıldanabilirsiniz. Taksiden inerken, saniyeler dahi geçmeden yan yana sıralanmış mekânların enerjisi sokaklara taşıyor ve “İşte bu!” dedirtiyor. Mar Mikhael, yeme-içme ve sanatın iç içe geçtiği kaçırmak istemeyeceğiniz bir adres, yalnızca bir kez ile sınırlı kalmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Bir gece ‘Terminal B’ye şans verin ve şarkılara eşlik edin, diğer gece tren garının gece kulübüne dönüştürülmesiyle hayat bulmuş otantik bahçe atmosferiyle ‘Train Station’da eğlenin. Sokakta doyasıya hayat var, canlı müzik yapanlar da sizi kendilerine tutsak edebilir.
Gün içinde enerjinizi toplamanız gerekiyor çünkü sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenmek bir kural. Gece hayatı ne kadar övülse yine de az kalır Ortadoğu’nun Paris’i için. Hızınızı alamadıysanız, ‘Downtown’daki ‘Iris’te gün batımına karşı birbirinden leziz kokteylleri yudumlayın, Capitol’de şehir ışıkları eşliğinde akşam yemeğinizi yiyin ve açık hava gece kulüplerinden ‘MYU’ ya da ‘Seven Sisters’da arkadaşlarınızla müziğin, dansın tadını çıkarın. Çok eğleneceksiniz.
Meze kuşağına hoş geldiniz!
Herkes yerini aldıysa başlayabiliriz. Boylu boyunca uzanmış masada, meze tabaklarından kıpırdayacak yer yoksa, Beyrut’un geleneksel ve bilindik bir restoranındasınız demektir. Abd El Wahab, Enab, Em Sherif en favorilerden.
İşte karşınızda Lübnan gastronomi dünyasının önde gelen çekirdek ailesi: mösyö humus, madam tabule, çocukları fettuş, kibbe var ve unutmadan masanızı her daim şenlendirecek sevgili orkestra şefi pita ekmeği. Bu ziyafet tablosu, hangi Lübnan restoranına giderseniz gidin karşınıza çıkar ve şimdiden haberiniz olsun, kalbinize taht kurar. Meze kuşağı bunlarla sınırlı değil, deneyebildiğiniz kadar farklı lezzetlere arı gibi konabilirsiniz.
Yemek yeme meziyeti Lübnanlıların kültüründe başlı başına bir iş, hele ki uzun sohbetleri de seviyorsanız tam sizlik bir mutfak. Peki envai çeşit meze yediniz, biraz ara vermek şart dediniz, o zaman Italian Project restoranı hem modern ve sıcak ambiyansı hem de yemek kalitesiyle minik İtalyan kaçamağınızda yerini almalı.
Jeita Grotto, Harissa ve Byblos
Kısa ve hoş bir tatil olsun istediniz, Beyrut’un kuzeyindeki köklü tarihe, doğal güzelliklere doğru bir yol haritası çizelim. İlk durağımıza en nefes kesici olanla başlayalım: Jeita Grotto. Burası 2011’de dünyanın yeni 7 harikası seçiminde finalistler arasına kaldı, sonuna kadar da hak ediyor. 9 km’lik bir alana yayılıp birbirinden ayrı iki büyüleyici ve devasa mağarada yaşadığınız andan kopup bambaşka bir zaman dilimine ışınlanabilirsiniz.
Tahmin edersiniz ki, milyonlarca yıllık bir karstik aşınımı dokunduğu sihirli elleriyle görsel şölene dönüştüren Tabiat Ana’ya bir kez daha aşık olmamak elde değil. Karanlık sularda yapacağınız sal gezintisiyle usulca süzülürken, gözleriniz hayretler içerisinde kocaman açılacak ve emin olun o an herkes aynı duygu titreşimlerini etrafa yayacak; ne de olsa karşınızda doğanın incelikle işlediği bir sanat eseri gerçekliği ve ihtişamlı dikitler boy gösteriyor.
Aynı tempoyla yola devam, Harissa tepesine teleferikle çıktığınız anda Our Lady of Lebanon (Meryem Ana) heykelinden, Jounieh koyuna doğru engin denizi kucaklayın. Güneş yeryüzünden yavaş yavaş çekilirken, okları daha da Kuzey’e, antik liman kenti olan Byblos’a çevirin. Byblos, sanki geçmişle yan yana sohbet ederek yürümek gibi; kalesinden, eski limanına kadar.. Kimler gelmiş, kimler geçmiş; medeniyetlerin hayranlık uyandıran sırlarına dalabilirsiniz. 7 bin yıl öncesine dayanan arkeolojik zenginliğiyle beraber dünyadaki en eski yerleşim birimlerinden biri olması aldığınız her soluğu adeta eşsiz kılıyor. Beyrut’ta geçireceğiniz her ana bayılacaksınız.
Paylaş