Paylaş
Saat 8’de telesiyejlerle zirveye, 2800 metrelere ilk çıkan biz olduk. Birinden inip birine bindik. Bol kar pistine ulaşmamız tam iki saat sürdü. Yukarılara çıktıkça heyecanlanıyor, bir yandan da belime kadar gelen karda nasıl kayacağımı düşünüyordum. Önümüzde belgesellerden fırlamış adrenalin tutkunu iki ‘bol kar kayakçısı’ vardı. Zirveye ulaştık. Kedimizi sonsuz bir denizi andıran taze karlara bıraktık. Ormanların arasında başladığımız yere ulaşmamız saatler sürdü... Bu deneyim benim için bir ilkti ve çok heyecanlıydım. Hayatımda ilk kez bu kadar el değmemiş, uzun bir pistte kaydım. Burası Fransa sınırına 17 km, da Torino merkezine ise 1 saatlik uzağıklıkta Sestriere Kayak Merkezi. 2006’da Torino’da düzenlenen kış olimpiyatlarının yapıldığı yer.
Tam bir yıl önce Uluslararası Kayakçı Gazeteciler Topluluğu’nun (Ski Clup of Intarnational Journalists - SCIJ) bir üyesi olarak dünyadan 200 gazeteci ile Sestriere’deydim. Olimpiyatların burada düzenlendiğini öğrendiğimde gitmeden önce önyargılıydım. Türkiye’de 2011’de Erzurum’da düzenlenen ‘Universiad’ ardından çöken kuleden, olimpiyatların ardından hayalet yerlere dönen tesislerden dolayı böyle düşünüyordum. Ancak yanıldım.
Dört mevsim turizmin markası haline gelen Sestriere’deki pistler hınca hınç doluydu. 2035 metrelik yüksekliğe sahip bölgede toplam 400 kilometrelik pist var. Pistler zincirleme olarak Fransa’ya kadar ulaşıyor. Üstelik mavi diye adlandırılan fazla zor olmayan pistlerle kayarak Fransa’ya kayabiliyorsunuz. Bir hafta kalmama rağmen pistlerin tamamını bitiremediğim için Fransa’ya geçmeye gerek kalmadı bile.
Polenta’yı mutlaka deneyin!
400 kilometre uzunluğundaki pistlerin 96’sı mavi (kolay), 220’si kırmızı, 84 kilometresi ise siyah yani zor pistlerden oluşuyor. Bölgede konaklama 22 otel ve 9 rezidans var. Bizim kaldığımız yatak kapasitesi binden fazlaydı. Sestriere’deki toplam yatak kapasitesi neredeyse Türkiye’deki tüm kayak merkezlerindeki yatak kapasitesi ile aynıydı.
Sestriere’nin nüfusu normalde son sayımlara göre 886 ancak özellikle kış aylarında nüfusu 20 binin üzerine çıkıyor. Bölgede 19 restoran var. Kaldığınız sürece her öğün başka bir yere gitseniz dahi tüm restoranları görme şansınız yok. Bol kalori harcandığından yemekler de oldukça kalorili... Yer yerde bulacağınız yöresel lezzetse polenta... Mutlaka deneyin...
Engelliler rahat rahat kayabiliyor
Sestiere’nin en önemli özelliklerinden biri de pistlerin, mekanik tesislerin engellilere uygun olması. Telesiyejle çıkarken kızak sandığım şeylerin yanına gittiğimde aslında bacakları tutmayan birinin bir ekipman sayesinde kayak yaptığını gördüm. Üstelik sayıları da çok fazlaydı ve her bir engelli kayakçının başında özel eğitmen bulunuyordu.
SCIJ, her yıl dünyanın farklı bir noktasında toplanıyor ve yarışlar organize ediliyor. Kayak ve kayaklı koşu yarışları. Geçen yıl yarışlarda biraz nal toplamış olsak da amacımız burada dünyanın farklı ülkelerinden kayak seven gazetecilerle bir araya gelerek ortak toplantılar düzenlemek ve kayağın keyfini sürmekti... Öyle de oldu... Gidin sizde doya doya hem kayın hem keyif sürün... Şu sırada tam da yüksek sezonunu bittiği, karın halen aynı kalitede olduğu ancak fiyatların ucuzladığı bir dönem. Sestriere’ye gitmek için tam zamanı...
Jet-set’in gözdesiydi
Sestiere’nin tarihi 1930’lara dayanıyor. FİAT’ın kurucusu Giovanni Angelli. Buraya ikiz kule olarak adlandırılan 360 derece manzarası bulunan ilk otelleri yaptırmış. İlk kazak merkezi de o dönemde kurulmuş. Sestirere bir zamanlar fakir bir dağ köyü iken, Angelli ailesinin yatarımları sayesinde o dönem jet-set’in gözde mekânı haline gelmiş. Sestiere aslında bir vadi. İtalya ile Fransa’yı birbirine bağlıyor. Vadinin adı ‘Vialattea’, İngilizcesi ‘Milk Way’ yani ‘Süt Yolu’ olarak anılıyor.
Paylaş