Kavala’da bir fincan saade gayfe!

Bir şehir onlarca soru... Kavala kurabiyesi Türkiye’nin hangi yöresinin tarifiyle yapılıyor? Şehrin asi çocuğu Osmanlı’ya neler yaptı? Hangi tarihi yapı artık lüks otel olmuş? Cevapların hepsini Kavala’da buldum.

Haberin Devamı

OSMANLI'YA KAFA TUTAN OSMANLI

Kavala deyince akla iki şey geliyor. Birincisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, diğeri de Kavala kurabiyesi... Kavala, İstanbul’dan 440 kilometre çekiyor. Yunanistan’la sınırımız Meriç Nehri’ndense 195. Yollar kaymak.

Akla ilk gelenden başlayalım. Kavalalı Mehmet Ali Paşa burada doğmuş. Arnavut asıllı ama muhtemelen Konyalı göçmen bir ailenin oğlu. Osmanlı tarafından önce vergi memuru olarak atanmış, sonra da Napolyon’a karşı savaşması için Mısır’a yollanmış. Hırslı ve akıllı bir adam. Osmanlı’ya bağlı görünse de Fransız sistemi ve yardımıyla kurduğu düzenli ordusu üzerinden Osmanlı’ya da kafa tutmuş bir Osmanlı. Endüstriyel devrimini tamamlamamış köhne Osmanlı ordusunu art arda hezimete uğrattığı, hatta gözünü İstanbul’a diktiği biliniyor. Kavalalı ve oğlu İbrahim Paşa, Halep, Şam ve Adana’dan sonra Kütahya’ya kadar ilerlemiş. Ancak diğer ulusların arabuluculuğuyla anlaşma sağlanmış.

Haberin Devamı

KÖTÜ ESTETİK AMELİYATLI ESKİ GÜZEL

Kavala’da bir fincan saade gayfe
Pargalı Makbul İbrahim Paşa Külliyesi kötü estetik ameliyat geçirmiş eski bir güzeller güzeli gibi yatıyor karşımda.

Yunanlar Kavalı’ya sıcak. Bu bilinçaltındaki sempatinin nedeni sanıyorum hem Osmanlı’ya baş kaldırması hem de doğduğu şehre yaptırdığı ‘İmaret’. Müthiş bir yapı İmaret. Çekim izni alamadım çünkü burası Mısır hükümetine bağlı bir mülk. Yıllarca metruk kalmış, davalık olmuş, sonunda mahkeme Mısır’daki vârislerine iadeye karar vermiş. Yunanlı bir işadamı da onlardan kiralayıp restore etmiş. Şimdi İmaret’i lüks otel olarak işletiyor. Kibar bir yetkili içeride televizyon anonsu çekmem için bile Mısır’dan izin almamız gerektiğini söyledi, ben de bıraktım peşini.

İbrahim Paşa Camii zarafetini kaybetmiş; kiliseye çevrilmiş. Ben bu modern zamanlarda bu tip yapıların, en azından Ayasofya örneğinde olduğu gibi müze olarak tüm dünya insanına açık olması gerektiğini düşünüyorum. Muhteşem Süleyman, Kavala’yı çok sevmiş olsa gerek; kalesini onarmış, su bentlerini işler hale getirmiş.

Haberin Devamı

Vezir-i âzâm Pargalı Makbul İbrahim Paşa Külliyesi kötü estetik ameliyat geçirmiş eski bir güzeller güzeli gibi yatıyor karşımda. 1530’da yapılmış, zamanının mimari harikası bir külliye. Evliya Çelebi’nin bahsettiği, medrese, sübyan mektebi, zaviye, sebilhane ve hamamdansa eser yok artık. Hamamdan tek kalan kubbe altında bir lokantada erken akşam yemeğine davet edildik. Mübadelenin ardından caminin de minaresi yıkılmış, avludaki ulu çınar ağacı kesilmiş, Aziz Nikolas Kilisesi olmuş.

2004’te, zevksiz, mermer ve mozaik bir pano iliştirilmiş dış köşeye. Panoda Aziz Paul var. Elinde kutsal kitabı, Avrupa topraklarına Kavala’da ayak basıyor. Sene MS 49...

Haberin Devamı

Halil Bey Camii ise artık bir nevi konser salonu. Döşemesi şeffaf cam, altında bir Bizans kilisesinin kalıntılarını seçebiliyorsunuz.

BİRER FİNCAN SAADE GAYFE İÇEK

Kavala’da bir fincan saade gayfe

Kavala’da tanıştığım Anna’nın ailesi, 1922’de Samsun Bafra’dan mübadeleyle gelmiş. O sırada annesi daha iki yaşındaymış. Anna Türkçeyi ninesinden öğrenmiş. Ninesi Rumca konuşmazmış. O “Mübadele değildi bu olay, kökten koparmaydı” derken benim gözlerim doluyor. Anna, “Ben de küçükken ağlardım, ninem de bana ‘sulu bamya’ derdi” derken gülüveriyorum; gözyaşlarım da böylece kuruyor. Gelelim ‘kurabiye’ye... Akşamüstü gönüllü rehberimiz Mariana, sempatik bir şiveyle Türkçe konuşan ‘Kurabiyeci’ Maki ile tanıştırıyor bizleri. Maki’nin ninesi diğer çoğu mübadele kurbanı gibi Kapadokya’dan gelmiş. O an müthiş gerçeği öğreniyoruz. ‘Kavala Kurabiyesi’ni meşhur eden Maki ama tarif Kapadokyalı ninesinden. “Birer fincan saade gayfe içek” diyor ve devam ediyor: “Bademlerini ben ilave ettim ama aslı Kapadokya’dan ninemle birlikte geldi” diyor Maki. “Dedemin oralardan galan lagabı Gaplan Aga” derken bir yandan pudra şekerlerini ilave ettiği gevrek ‘gurabiyye’yi ikram ediyor. Nefis ve kıtır ve hafiften füme... Kaplan Aga’nın torunu Maki’nin ve gevrek kurabiyelerinin hastasıyım! Dışarıdaki levha Türkçe:
“En ünlü, en gerçek Kavala Kurabiyesi Iosifidis’de +30 2510 316204”

Haberin Devamı

BU ÜÇLÜNÜN ARASINA GİRMEM

Kavala’da bir fincan saade gayfe

Gün batıyor... 1800’lerde Kuzey Ege’nin tütünlerin yüklendiği en büyük limanında yemekteyiz. Lokantamız Orea Mitillini (Güzel Midilli). Todori, kalamarları bizdeki gibi halka değil, tüm olarak tava yapıyor, yanında da buzlu Midilli uzosu. Genelde rakı vb. ağır aromalı içkileri sevmem ama bu üçlünün arasına da giremem doğrusu. Kalamar, feta (beyaz peynir) ve uzo... Yamas! Yani şerefe!

Yazarın Tüm Yazıları