Paylaş
Doğanın ateşle, suyla, rüzgârla, insanın azmiyle ve emeğiyle ilmek ilmek işlediği bu muhteşem coğrafyanın, yılın hangi zamanı giderseniz gidin farklı bir çekiciliği var. Kış ise sanki açık havada bitmeyen bir bale gösterisi gibi… Kar ve peribacaları birlikteliği dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz müthiş bir büyü sunar.
Kapadokya'nın en yüksek noktasına çıkın
Kapadokya’ya eğer Nevşehir üzerinden geliyorsanız önce Uçhisar karşılar sizi. Yöreyi en tepe noktadan izleyebileceğiniz yer de burada; müze olarak ziyarete açılan Uçhisar Kalesi Kapadokya’daki en yüksek nokta. Kaleden gün batımını izlemelisiniz; Erciyes, Hasan ve Melendiz dağlarının el ele verdiği büyülü doğanın güneşin kızıllığıyla arkadaş olduğu sahneleri izlemenin keyfi tarifsiz.
Temenni Tepesi’ne tırmanın
1923 yılındaki nüfus mübadelesine kadar ağırlıklı olarak Rumların yaşadığı Ürgüp’te çok güzel eski taş evler var; bir kısmı otel ya da restoran olarak kullanılıyor. En güzel Kapadokya manzaralarından birini görmek için 700 metrelik bir tünelden geçerek Temenni Tepesi’ne çıkın sonra da anın tadını çıkarın.
Derbent ve Zelve Vadilerine gidin
Kapadokya'da Ürgüp’ten Avanos’a giderken geçeceğiniz Derbent Vadisi yolda birçok kez durmak isteyeceğiniz ilginç şekillerle dolu. En çok ilgi görense deveye benzeyen bir kaya parçası. Biraz ilerlediğinizde ise bu kez Zelve Vadisi çıkacak karşınıza. Burada Direkli, Balıklı, Üzümlü ve Geyikli Kiliseleri’ni görmeyi ihmal etmeyin.
Paşabağ’da totoğraf turu yapın
Birbirinden ilginç peri bacalarını göreceğiniz yerler arasında Paşabağ da var. Eski adı Keşişler Vadisi’ymiş. Adeta peribacalarının oluşumunu anlatan bir tiyatro sahnesi gibi… Fotoğraf çekmeyi sevenler için ideal noktalar arasında. Özellikle tepeye çıkarsanız, harika görüntüler yakalayabilirsiniz.
Göreme Açık Hava Müzesi’nde saati unutun
Anadolu Rumlarının yaptığı kiliseler Kapadokya’nın dört bir köşesine yayılmış. Fresklerle bezenmiş yaklaşık 150 kilise var ve bunların büyük çoğunluğu 843 yılında İkonaklastik, yani ikonları yasaklayan dönemin sona ermesinden ardından yapılmış. Bölgedeki en önemli kiliseler için adresiniz Göreme Açık Hava Müzesi olsun. Müzeye girdikten sonra sağlı sollu rahip ve rahibelerin kaldığı manastırları göreceksiniz. Tokalı, Elmalı, Azize Barbara, Yılanlı, Karanlık ve Çarıklı kiliselerini mutlaka gezin.
Yeraltı şehirlerinde kaybolun
Kapadokya bazıları binlerce kişiyi aynı anda alabilecek kadar büyüklüğe sahip onlarca yeraltı şehrine sahip. Arkeolojik buluntular, bu şehirlerin ilk kez Hititler zamanında düşmanlardan korunmak amacıyla kullanıldığını gösteriyor. Daha sonraki yüzyıllarda ise Araplardan korunmak isteyen Hristiyanların adresi olmuş. Kaymaklı, Derinkuyu ve Özkonak yeraltı şehirleri listenin ilk 3’ünde. Oturma alanları, yatak ve erzak odaları, şarap üretim bölümleri, dini eğitim veren okullar, kiliseler, havalandırma boşlukları, ahırlar, mutfaklar, su kuyuları görecekleriniz arasında. Bu şehirlerin bazıları tünellerle birbirine bağlanmış ve düşman birini bulduğunda, diğerine geçilmiş. Bulundukları yer konusunda onları ele verecek tek şey duman olduğundan bacaların yolunu uzatıp, dumanın farklı bir noktadan çıkmasını sağlamışlar. Tehlike anında girişi kapatmak için belli yerlerde, yuvarlak kocaman taşlar var.
Balon turuna çıkmadan dönmeyin
Kapadokya’nın mistik ve huzur dolu atmosferinin tadını çıkarmak için bence balon seyahati olmazsa olmazlardan… Özellikle de kış mevsiminde Kapadokya’nın dünyadaki tüm kötü şeyleri unutturur gibi tertemiz bir beyazlığa büründüğü hallere gökyüzünden şahit olmanın tadı bambaşka. Kapadokya’yı güneş doğarken bir balonun sepetinden seyretmenin keyfini yaşamak için biraz erken kalkmayı göze almalısınız. Balon turu yapan çok firma var, benim tercihim ve önerim Royal. Eğer yükseklik korkunuz varsa, tura çıkmasanız da balonların gökyüzünü renklendirişini izlemek için gün doğarken kalkmayı ihmal etmeyin.
Sema ayinini bir de mağarada izleyin
Kapadokya’ya gece karanlığı çöktüğünde, bir yeraltı mağarasında neyin büyüleyici sesine kulak verin. O ses eşliğinde dönen semazenleri izlerken zamanın akışını ve yaşamınızda hız adına ne varsa unutun. Kendilerini dine adayan ve inziva yeri olarak Kapadokya’yı seçen ilk Hristiyanlar, yüzlerce kaya parçasını oyarak kilise ve manastırlar yapmış. Sema ayinini izlerken bu detayı hatırlayıp, dünyevi hırslardan uzaklaşma arayışının tüm dinlerin ortak noktası olduğunu düşünmemek mümkün değil.
Hitit mirası seramik sanatıyla tanışın
Türkiye’nin en uzun nehri olan Kızılırmak’tan toplanan çamurun Avanos’ta şekillendirilmesi Hititler’den bugüne süren bir gelenek. Kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşan bu köklü sanatta hala Hitit döneminde kullanılan tekniğin izlerini sürmek mümkün. Seramik işçiliğinin en güzel örneklerini görebileceğiniz Avanos’a gitmişken, tarihi 2. yüzyıla kadar uzanan Yamanlı Kilisesi’ni de ziyaret etmeden dönmeyin.
Güray Müze’yi görün
Avanos’ta özel bir müze olarak kurulan Güray Müze, kayaya oyularak, yerin 20 metre altında 1600 metrekareye inşa edilmiş. Antik Eserler Salonu ve Modern Eserler Salonu olmak üzere iki temel bölüme ayrılmış. Mimari yapısı ve konsepti ile dünyanın ilk ve tek yer altı seramik müzesi olma özelliğini taşıyor. Akşamları ise sempozyum, kokteyl, konser gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapan bir kültür merkezi gibi kullanılıyor. Hatta antik eserler salonun merkezinde yer alan büyük kubbenin altındaki platform, gerektiğinde 1 metre yükseltilebiliyor ve kendi etrafında dönebilen bir sahne haline geliyormuş. Müzede sergi salonu, kafeterya, fuaye alanı da var. Gezi yayıncılığının dünyadaki en prestijli adresleri arasında yer alan Lonely Planet’in, Kapadokya tavsiyeleri arasında da yer alıyor.
KAPADOKYA ÖNERİLERİM
Bence sadece Kapadokya’nın değil Türkiye’nin en güzel otelleri arasında yer alan Uçhisar’daki Argos’ta konaklamak ayrıcalık kelimesinin hakkını sonuna kadar teslim ediyor.
Ürgüp’teki Sacred House 2014’te uluslararası çapta en iyi renovasyon ve tasarım ödülünü kazanan müthiş bir otel. Kaya Kapı Premium Caves restore edilmiş birçok tarihi mağaranın birleşiminden oluşan, restoranıyla da öne çıkan harika bir konaklama alternatifi.
Elai Restoran’ın salon bölümü eski bir köy kahvesinin restore edilmiş hali, teras bölümü muhteşem bir Kapadokya manzarasına sahip. Kaya bölümü ise daha küçük ama çok keyifli. Yemekler harika, özellikle geleneksel Türk mutfağı örnekleri denenmeli.
Bir dönemin meşhur tv dizisi Asmalı Konak’ın bazı bölümlerine ev sahipliği yapan Old Greek House Kapadokya’nın en lezzetli adreslerinden biri. Türk mutfağı ağırlıklı menüsü konak atmosferiyle birleşiyor size de bu birleşimin tadını çıkarmak kalıyor.
Paylaş