Paylaş
Mahalle kültürü
“İstanbul’da semt aidiyetinin korunduğu kaç yer sayabilirim” diye düşündüm yazı ellerimin altında akıp giderken ve baktım ki Kalamış hemen gözümün önünde canlanıverenlerden oldu. “Mahalle kültürü”, “mahalle dokusu”, “mahalle sıcaklığı” denen şeyler insanların birbirine güvendiği, saygı duyduğu ve paylaştığı bir dünyanın basit tanımlamalarıdır.
Kalamışlılar da iyi bilir o tanımları çünkü semtte yaşayanların çoğu yeni taşınanlar değil uzun yıllardır orada yaşayanlardır. Öylesine bir semt değil, vazgeçilemeyendir Kalamış. Bu dokunun yüzyıllardan süzülüp geldiğini anlamanız için de Kalamış’ta biraz vakit geçirmeniz, hatta semt sakinleriyle sohbet etmeniz gerekir…
Şehzadelerin yeri
Kalamış, İstanbul’un en güzel ilçelerinden biri olan Kadıköy’ün semtleri arasında. Kadıköy, geçmişte nezihliği, güzelliği ile bilinirmiş. Hatta şehzadelerin Topkapı Sarayı dışında yaşadığı ilk yermiş. Günümüze ne yazık ki ulaşamayan Kurbağalıdere Köşkü, Şehzade Abdülaziz ve Murat’a ev sahipliği yapmış yıllarca. Devlet adamları, paşalar, sarayda görev yapanlar yerleşmek için hep Kadıköy’ü seçmişler.
Özellikle 2. Abdülhamid devrinde paşaların gözdesiymiş. Münir Nurettin’in adını taşıyan bir cadde var bugün Kalamış’ta, üzerinde de meşhur Kalamış Parkı. Gençlerin sporla arkadaşlığı birleştirdiği ve ter atarken eğlenmeyi de ihmal etmediği vakitlerin sahibidir Kalamış Parkı.
İçinde dikkat çekici iki de heykel var; biri Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya diğeri de -Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu artık pop bir figür haline gelen- Osman Hamdi Bey’e ait. Osman Hamdi Bey’in 1906 yılında yaptığı bu en meşhur tablosu ve 1880 yılına ait İki Müzisyen Kız tablosu, İstanbul’un bir başka tarih dolu semti Beyoğlu’ndaki Pera Müzesi’nde yer alıyor.
Kalamış’ın huzuru
Adını Yunancadan alan Kalamış anlamı ise “kamışlık.” Muhtemelen bölgenin coğrafi yapısının yüzyıllar öncesindeki haline ithafen koyulmuş bu isim. Kalamış Marina, İstanbul’daki en büyük marina olma özelliğine sahip. Ataköy’deki diğer büyük marinaya kıyasla kapasitesi daha fazla; 1.000’den fazla tekneye servis verebiliyor. Marina’nın tam karşısında, Kalamış’ın tarihi göz kırpıyor; bu kez bir kiliseden. 19. yüzyıldan kalma Ayios Ioannis Hrisostomos Kilisesi semtin en işlek noktasında yer alıyor.
Anlamı “Altın Ağızlı Yuhanna” demek. Kilise adını 344 yılında Antakya’da doğan ve Bizans imparatoru tarafından zorla Fener patriği yapılan Yuhanna’dan almış. Altın ağızlı unvanı ise iyi bir vaiz olduğu için verilmiş. Kiliseye dışarıdan bakınca mimari açıdan pek dikkat çekmese de içindeki ikonalar çok güzel. Narteksindeki İstanbul’u tasvir eden, 19. yüzyıl yapımı taş baskı tek kelimeyle harika! Bugünkü Fenerbahçe semtiyse geçmişin Kalamış’ının bir parçası.
Ayrı bir semt olarak anılmaz, orası da Kalamış olarak geçermiş. 16. yüzyılda yapılan deniz feneri ile “bahçe-i fener” yani fenerin bahçesi olarak anılmaya başlanmış. Zamanla ayrı bir semt haline dönüşmüş ve bu isimle anılmaya devam etmiş. Az katlı apartmanları, mutevazı ama bakımlı bahçeleri ile Kalamış’ın devamı olduğu hemen anlaşılıyor. Semtte, geçmişi bugüne taşıyan güzel köşklere de rastlayabilirsiniz.
Fenerbahçe Parkı’nın hemen yanındaki köşk de onlardan biri. Ahşap ön cephesi bir büstle dekore edilmiş, üst kattaki cumbayı desteklemek için ise parlak, yeşil renkli ejderhalar kullanılmış.
Fenerbahçe Stadyumu
Uzun yıllar sadece Fenerbahçe Stadyumu olarak anılmış; kulübün eski başkanlarından Şükrü Saraçoğlu’nun adını alması ise daha sonra olmuş. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu, 50 bin taraftarın aynı anda maç izleyebileceği kapasiteye sahip. 1908 yılında yapılmış; zaman içinde geçirdiği onarım ve genişletme çalışmalarıyla bugünkü haline ulaşmış.
Sadece Fenerbahçeliler için değil, tüm futbolseverler için bir kahraman, bir efsane olan Lefter’in bir de heykeli var Kalamış’ta. 2012 yılında yaşama veda eden Lefter, 615 maçta attığı 423 golle, Milli Takım’da oynadığı 50 maçta attığı 20 golle ve gerçek bir İstanbul beyefendisi olmasıyla hatırası her zaman saygıyla anılacak bir isim.
Aslında Fenerbahçe-Kalamış hattı her ne kadar sarı-lacivert renklerle özdeş hale gelmiş olsa da “ezeli rakip ebedi dost” dedikleri Galatasaray’ın da güzel bir tesisi var. Restoranı, havuzu, sahili-denizi ile şık bir tesis. Yapımı oldukça eskiye, 1960 yılına uzansa da birkaç sene önce kapsamlı bir restorasyondan geçerek yenilendi.
NEREDE YENİR?
Belvü Restaurant, Tel: 0216 450 39 60
Deniz kıyısındaki kafe-restoranın çocuklar için oyun alanı ve araba parkı var. Haftasonu yapılan açık büfe brunch’larıyla da ünlü.
Kazancılar Kebapçısı, Tel: 0216 336 05 05
Adana’da yıllardır hizmet veren restoranın İstanbul’daki bu şubesinde her çeşit kebabı bulabilirsiniz.
Posh, Tel: 0216 550 41 42
Hoş ve keyifli bir ortamda lezzetli yemekler sunuyor. Uluslararası bir mönüsü olan restoranda pizza ve spagettinin yanısıra balık ve kebap çeşitlerini de deneyebilirsiniz.
Romantika, Tel: 0216 348 80 56
Parkın içindeki mekanın dışarıdaki masalarında da keyif sürebilirsiniz. Venedik avizesiyle süslenmiş camekan salonda çay ve kek bile fazla lezzetli geliyor insana.
Wyndham Grand Kalamış Marina Hotel, Tel: 0216 400 00 00
Kalamış’ta konaklamak için de doğru bir adres. En üst katındaki restoranda gün batımları harika. Yemekler çok lezzetli, hafta sonları da canlı müzik var.
Trueblue, Tel: 0216 550 51 95
Ege yemekleri, pazar brunch’ları, yüzme havuzu, sahili ve deniz kıyısındaki güneşlenme platformuyla misafirlerine komple servis veriyor. Restoranın içinde bir de zeytin ağacı var.
Cundalı Ayvalık Balıkçısı (0216 550 97 97), By Esat (0216 338 59 59), Misina (0216 550 02 58), Da Mario (0216 348 23 38), Sushico (0216 330 07 94) ve Divan Brasserie (0216 414 57 03) deneyebileceğiniz diğer yerler arasında bulunuyor.
Paylaş