İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...

İdil Atay ve Öykü Doğan, ikisi de 25 yaşında ve blog yazarı. 20 yıldır çok sıkı dostlar. İkisinin de olmazsa olmazı seyahat... Aynı evi ve işi paylaşan iki kafadar, şimdi de işlerinden ayrılarak kurdukları blog’ları sayesinde seyahat ediyor. Bugüne kadar üç kıtada 100 şehre ayak bastılar. Sıradaki rotaları ise Milano, Como ve Verona...

Haberin Devamı

İşinizden ayrılıp sadece seyahate odaklanmak nasıl oluştu?
İdil:
Amerika’da işletme bölümünü bitirip Türkiye’ye döndüğümde danışmanlık yapmaya başladım. Klasik bir iş yaşantım vardı. Sonra Öykü ile eve çıktık. Bir aradayken kendimizi sürekli haritayı önümüze açmış, yeni planlar yapmaya çalışırken bulmaya başladık.
Öykü: Ben de yüksek lisans yaptığım dönem boyunca senaryo yazmaya odaklandım. Bu süreçte çıktığım seyahatlerin kontrolüm dışında çılgın bir tutkuya dönüşeceğinin bilincinde değildim. Sonuç olarak İdil ile tutkumuzu birleştirdik. Kurduğumuz blog’a odaklandık, projeler üretiyoruz, böylelikle sponsorlar da devreye giriyor, artık işimiz burası...

 

İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...
İtalya, Milano

 

Haberin Devamı

Seyahatlerinize nasıl hazırlanıyorsunuz?
Öykü: Bugüne kadar üç kıtada 100 şehri dolaştık. En zoru ise hazırlık aşaması. Sayfalarca not hazırlıyor, gideceğimiz yerleri haritalar üzerinde işaretliyoruz. Ülkenin tarihi, edebiyatı ve sanatçılarıyla ilgili kitaplar okuyup ayrı ayrı dosyalar oluşturuyoruz. Gideceğimiz şehri yerlisi gibi de tanımaya çalışıyoruz. Yemek meselesi ise bambaşka bir konu. En iyi restoranlardan sokak yemeklerine kadar her türlü detayı araştırıyoruz.

 

İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...
Şili, Varparaiso

 

Seyahatlerinizin ana temasında ne var?
Öykü: Birçok şeyi bir arada yapıyoruz. Kültür, eğlence, sanat ve yemek dörtlüsünün bir karması olduğumuzu söyleyebiliriz. Yeri geliyor yalnızca bir festival ya da konser için kalkıp gittiğimiz oluyor, yeri geliyor iki günümüzü bir sanat müzesini detaylarıyla gezmek için ayırıyoruz.
İdil: Aslında bunun hangi ülkede olduğumuzla çok ilgisi var. Örneğin İzlanda’dayken doğa odaklı bir gezi yaptık. Gayzerlerin ve yanardağların arasında dolanıp başka hiçbir şeyi düşünmeden saatlerce buzulları seyrettik. Ancak Küba’dayken tüm isteğimiz kültürü, yaşam koşullarını, orada ‘yerlisi gibi’ olmanın nasıl bir şey olduğunu anlayabilmekti.

 

Haberin Devamı

İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...
İzlanda, Jökulsarlon Buzulu

 

En çok nerede aklınız kaldı?
İdil: İzlanda... En çok etkileyen ne yemeği, ne kültürü ne de insanlarıydı, yalnızca doğası yeter. Günlerce sabah altıda kalkıp yola koyulduk, kilometrelerce yürüdük, tırmandık, geceleri de kuzey ışıkları avına çıkmak için ikilere, üçlere kadar ayakta durduk. Ama hiç yorulduğumu hissetmedim, aksine ertesi gün bizi bekleyen maceralar için sabahları kalkmayı iple çekiyordum.
Öykü: İzlanda, Küba, Arjantin üçlemesi içinde sıkışıp kalıyorum. İzlanda’nın eşi benzeri olmayan doğası ve Arjantin’in adeta “Gel burada yaşa” diye bağıran halleri kıyaslanabilir değil. Küba meselesine hiç girmiyorum, bıraksanız 5 saat Küba’yı övebilirim.

 

Haberin Devamı

İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...
Yunanistan, Atina

 

İzlanda’ya gitmek isteyenlere neler önerirsiniz?
İdil: Mutlaka Reykjavik’in dışına çıkmak gerekiyor. Kuzey ışıklarını yaklaşık 4-5 kez görme şansı yakaladık ve hâlâ haftada bir kez bunu konuşuyoruz. Ayrıca 7-8 dakikada bir metrelerce yükseğe su püskürten gayzer Strokkur’u ve siyah kum plajı Reynisfjara’yı da mutlaka listeye eklemeli. Kahve tutkunuysanız Reykjavik Roasters’a mutlaka yolunuzu düşürün.

 

İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...
ABD, New York City

 

İki kadın yollardasınız, bu durumun zorluğu var mı?
Öykü: Hiç zorluğu yok. Aslında bu ayrıma karşı tepkiliyiz. “Erkek gezgin” gibi bir tanımlamayı daha önce duymamış olmamıza rağmen bir ‘kadın’ olarak gezmek sürekli gündeme getiriliyor. Kendimi bir ‘kadın gezgin’ olarak değil, yalnızca ‘gezgin’ olarak konumlandırıyorum.
İdil: Şu ana dek dinlediklerimizden yola çıkacak olursak ‘erkek gezgin’ arkadaşlarımızın bizden fazla sorun yaşadığı genellemesine bile varabiliriz.

 

Haberin Devamı

İki kafadar, üç kıta ve 100 şehir...
Almanya, Berlin Duvarı

 

 

En unutamadığınız anınız hangisi?
Öykü: Uruguay’da servis yapan garsonla muhabbet edip arkadaş olduk. Sonra yan masadan bir adamın yanımıza gelerek çocuğun aynı zamanda Uruguay’da ünlü bir rock yıldızı olduğunu söylemesi bizi şaşırtmıştı. Çocuk hem garsonluk yapıyor hem de ünlü bir müzisyen ve kimsenin buna şaşırdığı yok. Uruguay’da “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” cümlesinin hiçbir anlam ifade etmemesi ve rahatsız edici bir hiyerarşi olmayışı bizi çok etkiledi.

Farklı kültürleri tanımak size neler kattı?
Öykü: Hayata bakış açım, insanları değerlendirişim, beklentilerim, heyecanlarım değişti. Tüm bunların seyahatle ilişkili olduğunu anlıyorum.
İdil: Her gittiğin yerde tarihinden mutfağına, sanatından insanların alışkanlıklarına kadar pek çok şey öğrenip, hepsinden kendine katıyorsun. Şimdi de Milano, Como ve Verona’ya gideceğiz. Seyahat bizim yaşam biçimimiz.

İdil ve Öykü seyahatleriyle ilgili yazılarını ve fotoğraflarını 'www.oitheblog.com' blog adresinden paylaşıyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları