Paylaş
Amsterdam kuzeyde bulunan bir şehir olduğundan bahar aylarında bile pek sıcak sayılmıyor. Yaz aylarında ise oldukça kalabalık olduğundan seyahatinizi planlamak için en uygun zaman tam da şu sıralar.
İstanbul’dan üç saatlik bir uçuş sonrasında gözlerinizi Amsterdam’da açtığınızda bence ilk yapmanız gereken araba kiralamak. Kasabaları gezmek için Amsterdam merkez tren istasyonundan kalkan otobüs seçeneğiniz var ve tüm gün geçerli bilet 10 euro. Yalnız “Giethoorn kasabasına da gideceğim ya da gelmişken iki saat uzaklıktaki Belçika’ya da giderim bir Brugge yaparım” derseniz o zaman araba kiralayın. Biz aynen söylediğim şekilde düşünerek, biraz da lükse kaçarak dizel otomatik sigorta dahil günlük 59 Euro’ya arabamızı kiraladık. Ehliyetlerimiz yurtdışında altı ay süreyle geçerli olduğundan araba kiralamakta hiçbir sıkıntı yaşamıyorsunuz. Sadece ülke değiştirecekseniz bunu kiralama formunda belirtmeniz gerekiyor.
Konaklama konusunda en pahalı şehirlerden olan Amsterdam için Airbnb iyi bir seçenek. Veya bizim gibi şehrin çok merkezinde olmayan sadece birkaç metro durağı uzaklıktaki otelleri tercih edebilirsiniz. Biz tercih ettiğimiz Hotel Casa Amsterdam’dan çok memnun kaldık. Otopark için günlük 20 euro ücret istenmesine rağmen oteli tercih etmiştik fakat meğerse Amsterdam’da gece 21.00’dan sonra ve tatillerde otopark ücretsizmiş.
Zaten şehirde herkes bisiklet kullandığından otopark yerleri hep boş. Yani otopark konusunda Amsterdam’da hiç sıkıntı çekmedik. Otelimize de gecelik kişi başı 300 TL ödedik. İlla ki şehir merkezinde olmak istiyorum derseniz hostel seçmeniz daha mantıklı olacaktır.
Şehir içi ulaşımda metro veya trene tek yön 2,60€ Euro ödeyerek kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz. Ama burası bisikletler şehri. Her yol, her trafik ışığı hatta her insan bisiklet sistemine göre tasarlanmış. Siz de saatlik 5 Euro ya da günlük 15 Euro’ya bisiklet kiralayabilirsiniz. Fakat dikkatli olun inanılmaz profesyonel bisiklet kullandıklarından ortalık vızır vızır bisikletli kaynıyor. Aksi halde bir bisiklet kazası sonucunda kendinizi kanalı boylamış bulabilirsiniz.
Kasabalar küçük olduğundan hepsinde bir saat geçirseniz yetiyor. Bu sebeple tüm rotayı hiç de kendimizi sıkıştırmadan bir gün içinde tamamladık. Amsterdam kasabalar rotamız şu şekildeydi: Marken, Volendam, Edam, Zaanse Schans, Haarlem, Keukenhof…
Sabahın erken saatlerinde kahvaltımızı Marken’de gerçekleştirmek üzere yola çıktık ve 30 dakika sonra meşhur Hollanda tahta ayakkabılarını üreten Marken müzesinin önündeydik. Bu arada yol üzerinde gördüğümüz evler daha ilk kasabamıza varmadan bizi Hollanda’ya aşık etmişti. Marken eskiden adayken daha sonra karayolu ile bağlanarak yarımada olmuş bir balıkçı kasabası. Kahvaltı için buradaki De Verkeerde Werald adlı kafede bir şeyler atıştırıp kasabayı gezdikten sonra Volendam için yola koyulduk.
Volendam kasabaların en büyüğü, çok daha fazla dükkan ve kafe ile dolu. Biz arabamızla karadan 20 dakikada ulaşım sağladık ama 9€’ya feribotla da ulaşım sağlayabilirsiniz. Burası peyniri ile ünlü olduğundan kendimizi doğruca meşhur Cheese Factory’e attık. Burada hem çeşit çeşit peynirlerin ücretsiz tadımını yapabilir hem de denk gelirseniz peynir yapımını izleyebilirsiniz. Peynirlerin fiyatı ortalama 10€. Benim favorim pestolu peynir oldu.
Volendam’dan çıktıktan 8 dakika sonra Edam’daydık. Edam, 12.yüzyılda balıkçıların ve çiftçilerin nehir kenarına yerleşmesi sonrasında kanallardan Edam peyniri ticareti yapılmasıyla ünlenmiş bir kasaba.
Daha sonra rotamızı Hollanda’nın ilk yerleşim yerlerinden biri olan yel değirmenleri ile ünlü Zaanse Schans’e çevirdik. Burası için o kadar heyecanlıydım ki. Heyecanım da boş çıkmadı. O kanallar üzerine kurulu muhteşem evler beni resmen büyüledi. Bu kasabada yel değirmenlerinin birinin içinde sıcak çikolata yapılıyor. Burada mutlaka rumlı sıcak çikolata içmelisiniz. Civardaki tüm kutu gibi minik dükkanlardan leziz waffle kokuları geliyor. Bence buraya bayılacaksınız.
Günün son kasabası Haarlem. Harlem’in merkezi Grote Markt meydanı. Burada Belediye Binası, Hoofwacht & Saint Bavo Katedrali bulunuyor. Yemek molası verebileceğiniz ideal nokta. Haarlem diğer kasabalara göre çok daha şehirimsi, canlı ama bozulmamış yaşanılacak bir yer.
Bu muhteşem Amsterdam masal kasabalar gününü Keukenhof lale bahçelerinde gün batımıyla bitiriyoruz. Keukenhof her yıl yaklaşık 1.000.000 ziyaretçi alan, içerisinde 7 milyondan fazla lale, nergis ve sümbül bulunan 32 hektarlık alana yayılmış bir park. Amsterdam’dan yarım saat, Haarlem’den 15 dakika araba yolculuğu sonrasında bu cennete ulaşıyorsunuz. Keukenhof bahçelerine 16€’ya ücretli olarak girebilirsiniz, bisiklet veya bot kiralayarak gezebilirsiniz. Lakin biz öyle yapmadık. Herhangi bir ücret ödemeden tarlalarda soluksuz koşturmayı ve mis kokuları içimize çekmeyi tercih ettik. Çok da memnun kalarak ayrıldık.
Gezimizi Amsterdam’ın harikalar diyarından fırlamış kasabalarına hayran kalmış şekilde tamamladık. Eğer fazladan 1 gününüz varsa Amsterdam’a 1,5 saat uzaklıktaki Giethoorn’u yani Hobit Köyü’nü de ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz.
Paylaş