Paylaş
Yeni yerleri keşfetme isteği nasıl başladı?
- Gazetecilik mezunuyum. Araştırmak, keşfetmek en büyük tutkum. Küçükken ailemle yıl içinde seyahatlerimiz oluyordu ancak kendi paramı kazanmaya başlayınca art arda seyahatler de başladı.
İlk seyahatiniz nereye oldu, nasıldı?
- İtalya... Roma’dan araba kiralayarak inanılmaz kilometreler yaptık. Tüm şehirleri ve irili ufaklı bir sürü kasaba gezdik. Sonra her sene yazları 10’ar günlük araba ya da motor kiralayarak farklı rotalar çizmeye başladık.
Dünyayı gezerken dinlenecek şarkılar:
Neden İtalya?
- Öyle kaotik bir şehirde yaşıyoruz ki, İtalya’nın dinginliğinin terapi gibi geleceğini düşündük ve öyle de oldu. İtalya, keşfetmek fiiline aslında insanın hayat verdiği bir kavram olduğunu öğretti bize.
Sonra ilk kez Asya’ya açıldınız...
- Evet. Sefalet, hayatta kalma duygusu ve lezzetleriyle Asya hep ilgimi çekiyordu. İlk Phuket’den başladık. Karon Beach, Patong Beach’de yüzdük. James Bond, Krabi, Phi Phi, Koh Panyee gibi adalara gidince sıra dışı coğrafyaların ne olduğunu anladık.
Asya’da sizi en çok ne etkiledi?
- Tayland’da Chao Phraya Nehri’nin kenarında eski ve yeni bir sürü otel var. The Peninsula Riverside Otel ve dünyanın en iyi 10 otelinden biri seçilen Mandarin Oriental... Nehrin diğer tarafında ise zenginliğe aldırmayan bir halk var; Thai Halkı... Paraya ve lükse karşılık kendi düzenlerini tercih etmeleri hayata dair büyük bir mesaj veriyor.
Oradaki halk geçimini nasıl sağlıyor?
- Onlar için hayat tohum demek. Konuşlandıkları yer kanalizasyon suyu bile olsa hayata mutlu bakan gözleriyle bugüne dek gördüğüm en renkli çiçekleri yetiştiriyorlar. Biraz ileride genç keşişlerin kirli kanal suyuna inen merdivenlerde oturduklarını görüyorsunuz. Size ağız dolusu gülümsüyorlar. Sonra balık tutan çocuklar var. El sallıyorlar var güçleriyle. O sefalet içinde çok mutlular.
Tayland lezzetlerini tattınız mı?
- Tatmaz olur muyum... Baharat kokusunun dört bir yanı sardığı sokak restoranları enfes. Çok acı olan ‘Tom Yang Gum’ çorbası da oldukça ilginç. Seafood Market diye bir mekân var. 40’a yakın aşçı çalışıyor ve 1500’ün üzerinde kişi aynı anda yemek yiyebiliyor. Deniz ürünleri hem uygum hem de mükemmeldi.
Seyahatlerinizi nasıl finanse ediyorsunuz?
- Kıyafet alacaksam ya da dışarıda yemek yiyeceksem ilk iş onun fiyatını sorguluyorum. Sonra “Bunu alacağıma bilet alırım” demeye başladım. Sürekli ucuz uçak bileti kovalıyorum. Ekonomik oteller tercih ediyorum. Böylelikle çok masraftan kaçınmış oluyorum.
Seyahatlerinizde güvenlik amaçlı önlemler alır mısınız?
- Teyzeler gibi küçük ipli bir cüzdan alıyorum yanıma. İçine paramı koyuyorum ve kıyafetimin içinden boynuma asıyorum. Yanıma küçük dövizler alıyorum. Hem bozdurma derdi olmasın, hem de cüzdandan para çıkarırken insanların dikkatini çekmeyeyim diye...
Sıradaki rotanız neresi?
- Slovenya... Bled Gölü’nü görmek ve gölün yakınındaki St. Martin Kilisesi’nin çan sesleriyle güne başlamayı planlamak heyecan verici. ‘Narnia Günlükleri’ filminin bir kısmı burada çekildiği için şimdiden itinayla not aldım. Postojna Mağarası ve Vintgar Gorge Kanyonu’da listede.
Paylaş