Paylaş
Ne zaman başladı seyahat ve fotoğraf tutkusu?
1987’de üniversiteye girdim. Aynı yıl gezilere de başladım. Fotoğraf çekme tutkum seyahatle birleşti. Farklı ülkelere gitmek, farklı kültürler tanımak hiçbir zaman bitmeyecek bir arzu.
Her geziden yeni dostlar edinerek ve değişik yaşam şekilleri görerek dönüyorum. Böylece kısacık bir yaşama farklı kültürlerin deneyimlerinden yararlanarak birçok değişik yaşam katabiliyorum.
İlk seyahatinizi nereye yaptınız?
1988’de İngiltere’ye gittim. Hem İngilizcemi geliştirdim hem de en ucuz yoldan öğrenci tren biletiyle İngiltere’yi gezdim. Gezi sırasında yanımda babamın eski Canon EX serisi fotoğraf makinesi vardı ve sadece üç adet 36’lık film bulunuyordu.
Trenle Londra’dan Bath kasabasına geldiğimde tüm filmleri bitirdiğimi ve yanımda yeni film alacak kadar para kalmadığını fark ettim. Öğrenci olarak sadece bir ay yaşamımı idare edebilecek kadar param ve bir dönüş biletim vardı. İçim kan ağlayarak fotoğraf makinemi sattım. Bu nedenle bu seyahatimi unutamıyorum.
Yalnız yıllar sonra aynı makineyi Nice’te bir eskicide bulup sattığım fiyatın10 misli fiyat ödeyerek geri aldım.
Moskova/Rusya
Kaç ülke gezdiniz, en etkileyici olanı neresiydi?
Asya, Avrupa, Amerika’da toplam 30 ülke gezdim. Kuzey Kutbu ve Yeni Zelanda gezisi doğayla bütünleştiğim ve unutamayacağım anlardı. Kuzey Kutbu’nda eksi 40 derecede gece karanlıkta soğuktan kaşınarak, Kuzey Kutbu ışıklarını fotoğraflamak için saatlerce bekledim.
Ivalo/Finlandiya
Abdülkadir Göksel seyahatlerinde çektiği fotoğrafları ‘@akgoksel’ Instagram hesabından paylaşıyor.
Bembeyaz bir doğada donmuş bir gölün üzerindeki yalnızlık hissini asla unutamam. Bir de rengeyiklerinin çektiği kızakla seyahat edip, haskilerle gece yürüyüşüne çıkmak, donmuş bir gölün üzerinde testereyle delik açıp balık tutmak inanılmazdı.
Yapımcıların Yüzüklerin Efendisi filmini çekmek için Yeni Zelanda’yı seçmiş olmalarının bir tesadüf olmadığını da oraya gidince anlıyorsunuz.
Yeni Zelanda’da en çok nelerden etkilendiniz?
Queenstown/Yeni Zelanda
Doğanın tüm renkleri, hayvanları, gökyüzü bambaşka. Özellikle Queenstown’a gittim. Hareketli ve güzel bir şehir. Bu kasabada küçücük bir hamburger dükkânı var.
Fergburger’ın otuza yakın çalışanı var. Görebileceğiniz en zengin, çeşitli hamburger mönüsüyle önünde sürekli kuyruk olmasını hak ediyor. Yeni Zelanda’ya genelde doğası için gidiliyor. Ancak Queenstown’a yolunuz düşerse Fergburger’a uğramayı unutmayın.
Gittiğiniz ülkelerden başka hangi lezzet mekânlarını önerirsiniz?
Lezzet ve sunum konusunda tadım merkezim Güney Fransa. Avingnon’da küçücük köylerde, toprak yolla ulaşılan bir tepede Michelin yıldızlı bir restorana aylar öncesinden rezervasyon yaptırarak eşsiz lezzetler tadabiliyorsunuz.
Bu bölgedeki favori restoranım ‘La Beaugraviere’. Özellikle ilkbaharda trüf mantarı zamanında ziyaret edilirse, köpeklerle toplanan trüflerle yapılan müthiş kokulu özel mönülere denk geliyorsunuz. Berlin’de iki Türk kız kardeşin işlettiği ‘Osmans Toechter’ (Osman’ın Kız-ları) Türk lokantası da favorilerim arasında.
Seyahat edeceğiniz yerlerin planlamasını nasıl yapıyorsunuz?
Bali/Endonezya
İşim gereği pek çok kongre ve eğitim gezim oluyor. Bu tür fırsatlarda yolculuk yapacağım bölgeye yakın ve ilgi çekici yerlerin listesini çıkarıp yola koyuluyorum.
Tek başınıza mı seyahat ediyorsunuz?
Pek çok gezide yanımda ailem ya da arkadaşlarım oluyor. Ancak tek başıma yaptığım gezilerde de mutlaka yolculukta edindiğim yeni arkadaşlar ya da orada tanıştığım yerel dostlar eşlik ediyor.
Gezilere grup olarak da gitsem, fotoğraf çekimlerimi hep yalnız yapıyorum. Tek başıma gün- doğumu için erkenden uyanıp doğru ışığı beklemek ve doğru kadrajı yakalamak son derece keyifli.
En son nereye gittiniz?
Bir ay önce Bordeaux ve St. Emillon‘a bağbozumu döneminde bir gezi yaptım. Üzüm bağlarının düzeni ve farklı tonlardaki yeşilin şatolarla bir araya geldiklerinde oluşturduğu manzara büyüleyiciydi.
Montaigne’in yaşadığı şatoyu gezip o döneme ait bilgiler edinmek bana tarihin gerçekten tekrardan ibaret olduğu gerçeğini hatırlattı.
Paylaş