Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

San Sebastian’ı eski kısmından başlayalım gezmeye. Eski şehir, belediye binasının arkasında, bir tarafı liman, bir tarafı Urumea Nehri ve sırtını Urgull Dağları’na dayamış olan bölüm. İki ana girişi var, biz deniz kıyısından girelim. Portaletas kapısı veya eski adı ile ‘Puerta del Mar’ deniz kapısı. 1863’te yapılan dış kale kapısı ‘Portaletas’tan sonra iki kemerden daha geçiyor ve şimdi hazırsanız başka bir âleme dalıyoruz.

Haberin Devamı

Yürüdüğümüz cadde ‘Portu Kalea’, hemen sağımızda ‘Meson Portaletas’. Dalın içeri. Bar-lokantanın sahibi David Garrancho. David aynı zamanda bir şarap uzmanı. ‘Only Wine 2016’ ödülünü almış bu sene. Kendisinden muhakkak şarap tavsiyesi alınız. Ben şarap konusunda çok anlaştım, damaklarımız ikiz.  ‘Portaletas Bar’ın ‘pintxos’ları (pinços) çok zengin. Pintxos’lar genelde ekmek üzeri bin bir çeşit atıştırmalıklardır. Her sene yapılan pintxos şampiyonası 2015 birincisi David’e tarif sordum, mutfaktan hemen sempatik şef Edinete’i (Eddy) çağırdı.

Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

Eddy nefis bir deniz ürünleri salatası yapıyor bana. Yanında en çok sevdiğim Gilda... Uzun bir kürdana dizilmiş minik sivribiber turşusu, salamura ançüez (hamsi) ve kürdan ucunda fren vazifesi gören, hayatımda tattığım en güzel yeşil zeytin... Tüm bunları tadarken txakoli denen az alkollü, hafif köpüklü ve çok asitli bir beyaz şarap yanında eşlikçi.

Haberin Devamı

İspanya turları

Tadına doyulmaz pintxos muhabbeti

Portu Kalea sokağından devam ediyoruz. İlerde Nagusia Sokağı’nı kesince sağa dönün, karşınızda Santa Maria Kilisesi. Barok tarzı bu çok süslü kilisenin yapımı 24 yıl sürmüş ve 1774 yılında tamamlanmış. Balkonda çok güzel bir org var. Org bakımı için konulan kutuya 2 euro atıyoruz. 

Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

Nagusia Sokağı’na geri dönüyor ve Portu Kalea Sokağı’na gelince sola sapıyoruz. İlerde arka arkaya iki pintxos barı daha var. ‘Juanito Kajua’ solda... Eğer tipik Bask halk yemeği istiyorsanız adres burası. Porto Kalea sokağında 10 metre sonra gene solda son barımız, ‘Bar Aralar’. Kameramanım Hüseyin’e “Bozulmasın aralar, bir de bu çiçekten bal alalım” diyor, midemde yer kalmamasına rağmen dalıyorum bin bir çeşit, nefis pintxos’lara.

Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

Haberin Devamı

Yemek bir yana, pintxos muhabbeti bir yana. İspanyolcam buralarda çok iş görüyor. İngilizce ve hatta 20 km. uzağında olmasına rağmen Fransızca da bilmiyorlar buralarda pek. Artık yemek görmek istemiyorum bile. Ana arter Portu Kalea bizi çok değişik bir meydana götürüyor. 

Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

Plaza del la Constitucion (Anayasa Meydanı) 1817... Burası eski şehrin merkezi. Kısa yürüyüşümüzü burada bitiriyoruz. 1940’lara kadar kullanılan eski hükümet binası karşımızda. Ama tuhaf olan da aynı zamanda boğa güreşlerinin meydanı olarak kullanılması. Buralarda Anayasa Meydanı’nda boğalar güreşirmiş. Etrafı balkonlar ile çevrili ve her balkon bir güreş izleme locası. Balkon kapılarının üzerinde hâlâ numaraları var. 

Haberin Devamı

Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

İstanbul dönülmez akşamın ufkunda 

İstanbulumuz şehircilikte artık geri dönüşü olmayan bir yolda. Belki 50-60 sene evvel bu yoldan geri dönebilirdik ama şu an ‘Şehir’ yani ‘Metropol’ unvanı alabilecek şart ve boyutları fersah fersah aşmış durumdayız. İstanbul’a ne yapılabilir? Bence politikadan uzak, özel imtiyaz ve kuvvet sahibi uluslararası bir kurul oluşturulmalı ve derhal çalışmaya başlamalı, bir nevi sıkı kuralcı, belki biraz acımasız ‘şehircilik sıkıyönetimi’ ilan edilmeli.

Bu şehir salt bize değil, dünyaya aittir. Biz ise sadece bekçisiyiz (maalesef gece uyuyan gece bekçisi). Dünyanın en güzel ve eşsiz tarih hazineleri üstünde oturan bu eşsiz şehrin bekçisiyiz. Eski çağlarda dünyanın merkezi olarak kabul edilen bu şehrin koruma görevini bizler devralmışız. İlk önce bunu kabul etmeyi öğrenelim ve bununla gurur duyalım. Fetih günlerini değil, modern şehircilik ve koruma günlerini kutlayalım. Neyse uzun bir konu bu; İnsan, dünyayı, diğer ülkeleri, şehirleri, değişik açılardan gördükçe bakış açıları çoğalıyor ve genişliyor belki. Bir şehrin halkını şehir güzellikleri ve kuralları terbiye ediyor. Bu halk da o şehri güzelleştiriyor.

Haberin Devamı

Buyurun, başka âleme dalıyoruz: San Sebastian

San Sebastian’ı örnek alırsak... Bu insanlar şehirleri ile gurur duyuyorlar, onu güzel tutmak için çaba sarf ediyorlar. Binalarını, evlerini, balkonlarını çiçeklerle süslüyorlar. Yerlere kabuklu yemiş, çöp atmıyorlar, yaya kaldırımlarında yayalara yol veriyorlar, otolarını yasak yerlere, kaldırımlar, kavşaklara park etmiyorlar ve edemiyorlar, edenleri de ikaz ediyorlar. Çirkin ışıklı-ışıksız reklam ve tabela kirliliğine meydan vermiyorlar, yapmıyorlar. Çirkin ve uyumsuz bina inşa etmiyorlar ve tüm bu güzelliklerden para kazanma ve geçim sağlama bilincine de varmışlar. San Sebastian, şu anda Avrupa’da turizmde bir numara...

 

Yazarın Tüm Yazıları