GeriSeyahat Barış gönüllüsü Hollywood starı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Barış gönüllüsü Hollywood starı

Barış gönüllüsü Hollywood starı

Ünlü country şarkıcısı Naomi Judd'un kızı olan ve son dönem Hollywood'un en dikkat çekici aktristleri arasında yer alan Ashley Judd bir hafta boyunca Surinam'da, yağmur ormanları içinde yerlilerle birlikte yaşadı.

Üniversitede okuduğu yıllardan beri Barış Gönüllüleri'ne katılmak isteyen ünlü oyuncu Ashley Judd sonunda rüyalarını gerçekleştirdi. 1961 yılında, ABD Başkanı Kennedy tarafından kurulan Amerikan Barış Gönüllüleri binlerce gönüllüden oluşuyor ve 80 ülkede çocukları eğitmek, temiz içme suyu sağlamak ve iş kurmaya teşvik etmek amacıyla çalışıyor. Ashley Judd da geçtiğimiz aylarda bu çalışmalara biraz olsun katılmak amacıyla Güney Amerika'ya, Surinam'a gitti. Oniki saatlik bir yolculuktan sonra Surinam'ın başkenti Paramaribo'ya inen oyuncu burada Barış Gönülleri tarafından karşılandı. Ülkenin atmosferine hemen sokabilmek için ilk olarak ‘‘marron’’ adı verilen pazar yerine götürüldü. Bütün satıcıların kadın olduğu bu pazar yeri Ashley Judd'u çok etkiledi.

Ertesi gün Judd, yüz kişinin artı iki barış gönüllüsünün yaşadığı Asawai köyüne gitti. Barış Gönüllüsü Gina ve John burada dört yıldır yaşıyor. Asawai, Amazon Yağmur ormanlarının başladığı yerde, Saramacca nehrinin kıyısında bir köy. Burada yaşayan insanlar, 1700'lerde Hollandalı köle avcılarından kaçmayı başarmış Afrikalıların torunları. Asawai'ye gitmenin tek ulaşım aracı kano.

Hediye bolluğu

Köyün başına kaptan yada onların diliyle Bashj deniyor. Babadan oğula geçen kaptanlığın işi köyün kültür ve geleneğini devam ettirmek. Ashley Judd'u, köyde en çok etkileyen şeylerden biri de yoğun olarak devam eden hediye alışverişi. Elbiseden yiyeceğe kadar sürekli birbirlerine hediye veriyorlar. Burada yaşayan insanlar çok eşli bir hayat sürüyorlar ve evlilik basitçe karşılıklı niyetle kuruluyor. Ancak devlet nezdinde bunun resmi bir tarafı yok. Çocukları seviyorlar ancak köpeklerden nefret ediyorlar. Köpek nefreti geçmiş yıllardan kalma bir alışkanlık. Çünkü zamanında köle avcıları insanları köpeklerle yakalıyorlardı.

Ashley, ilk gecesini, John ve Gina'nın evinde, üzerinde bir cibinlik asılmış bir hamakta geçirdi. Çiftin evi çatısı yapraklardan oluşan tahtadan bir baraka. Tuvalet ve mutfak evin dışında. Ashley'nin en dikkat etmesi gereken şey diz ve bel arasını kapatmak oldu. Çünkü Asawai'liler için en mahrem bölge diz ve kalça arası.

Sabah kalktığında yüzünü yıkamak ve dişlerini fırçalamak için bir varilde topladıkları yağmur suyunu kullandı. Sabahları herkesin birbirine selam vermesi köyde kesin uyulması gereken bir ayin. Köylüler gelen konuklarına iyi uyuyup uyumadığını ve gece seks yapıp yapmadığını soruyor. Bütün sorular ciddiye alınıyor ve detaylı bir şekilde cevap veriliyor.

Nehirde banyo

Erkekler sabahları avlanıp balık tutarken çocuklar okula gidiyor. Ashley için en zor olan nehirde banyo yapmak oluyor çünkü nehrin içinde bol miktarda tavuk kemiği ve bitki tohumları yüzüyor. Bulaşıkların ve çamaşırların da aynı nehirde yıkandığı düşünülüse... Kadınlar ekim dikim yaptıkları bahçeyi genelde seviyorlar. Bahçe, bitmek bilmeyen sosyal alışverişten uzak kalınabilinen tek yer. Asawai içinde yanlız kalmak zaten hemen hemen mümkün değil. Burada çalışıp ülkelerine geri dönenlerin en zorluk çektiği durum da bu oluyormuş. İçiçe yaşamaya o kadar alışıyorlar ki büyük şehirlerdeki yalnız yaşamlara bir türlü yeniden adapte olamıyorlarmış.

Ashley'in en hoşuna gidense köyden bir kadının saçlarını örmesi olmuş. Saçını ören kadın Ashley’den evine gidene kadar saçlarını çözmemesini rica etmiş. Akşamları bütün çocuklar nehre yıkanmaya gidiyorlar. Geceleri ise kesin kurallar var. Bütün aktiviteler nehirden uzakta yapılıyor. Çünkü nehir pirana kaynıyor. Herkes köye toplanınca akşam yemeği hazırlanıyor. Aileler yaptıkları yemekleri birbirleriyle paylaşıyor. Yemekten sonra ise davullar eşliğinde dans başlıyor. Dans bitince ve herkes uyumaya çekilince ormanın sesi duyulmaya başlanıyor.

Ashley Judd'un orman konusunda keşfettiği en önemli şey bu seslerin ona korkudan çok huzur verdiği oluyor. Ashley Judd geri kalan günlerde başka köylere de gidiyor ve başka barış gönüllüleriyle daha görüşüyor.

Alışmak zor geliyor

Bir haftanın sonunda Ashley tekrar evine, Amerika’ya dönüyor. Burada kısa bir süre sonra tekrar eski işlerine, film görüşmelerine başlıyor. Ancak bir süre sonra Surinam’da geçirdiği haftanın onu tahmin ettiğinden daha çok etkilediğini fark ediyor. Onunla yapılan röportajda ‘Şehirde kalabalıklar içinde yaşıyoruz ama döndükten sonra farkettim ki bu kalabalıklar bizden çok uzakta. Hepimiz tecrit edilmiş vaziyette yaşıyoruz. Birbirimize dokunmadan, ilişmeden. Olması gereken, ideal sosyal ilişki Asawai’de yaşanan ilişki. Herkesin niyeti ortada. Hem yakınlar birbirlerine hem de çok dürüstler. Bizlerse uzak ve samimiyetsiz bir hayat yaşıyoruz. Sahte güleyüzlükler, sahte dokunmalar... Bu hayata yeniden alışmam gerçekten zor oldu’ diyor.

İş başa düşünce star olmak hiç bir şey değiştirmiyor

Ashley Judd, Surinam’ın küçük bir köyünde geçirdiği bir haftalık süre boyunca tamamen köylülerin koşullarında yaşadı. Yıkanmak için nehre girdi, çamaşırlarını yıkamak için kovalarla su taşıdı (sağda), boş vakitlerinde barış gönüllüyleriyle toprak üstünde sohbet etti (ortada). Ama onu en çok etkileyen an köy kadınlarından birinin Ashley’in saçlarını tutam tutam örmesi oldu. Ashley de köylü kadının hatrına eve gidinceye kadar sökmemiş örgüleri.

False