Paylaş
Seyahat tutkunuz nasıl başladı?
Tuğçe Özsu Yalçın: Bu durum karakterle alakalı... Daha özgür ruhlu olmak ve yeniliklere açık olmak insanın karakterinde oluyor. Bir kez bu hazzı alan insan, daha fazla keşfetmek istiyor. Eğer daha iyi bir arabaya binmek, fazla mal mülk sahibi olmak gibi maddi kaygılarınız yoksa seyahat, para harcamanın en akıllıca yolu. Böylelikle kendinize yatırım yapıyorsunuz. Her seyahat sonrasında o kadar çok şey tecrübe etmiş ve bilgi alışverişinde bulunuyorum ki, daha fazlasını yaşamak için yeterince nedenim olmuş oluyor.
Guatemala
Kısa seyahatler yerine neden uzun yolları seçiyorsunuz?
Avrupa’da birçok kısa seyahat tecrübem oldu ancak bunlara turistik gezi demek daha doğru olur. Çünkü kısa süreli gezilerde belirli bir programa uyuluyor. Gözlem yapma fırsatı bulamadan, yerel halkla iletişime girmeden, geri dönmüş oluyorsunuz. Bu turist hissiyatı bana mutluluk vermiyor. Tabii ki hiç görmediğiniz bir yerde olmak güzel ancak heyecan konusunda tercihim kesinlikle uzun olanlar.
Peru
İlk uzun rotanız nereye oldu?
Eşimin ve benim çocukluk hayalimiz Peru’daki Machu Picchu’yu görmekti. Bu nedenle 2011’de Güney Amerika’yı gezdik. Brezilya başlangıç noktamız oldu. Süreyi de 4 ay olarak planladık. Konaklama ve gidilecek şehirlere seyahat sırasında karar vermek işimizi çok kolaylaştırdı. Güney Amerika seyahati boyunca sadece karayolunu kullanarak Brezilya, Venezuela, Kolombiya, Ekvador, Peru, Bolivya, Paraguay ve Arjantin’i geçip tekrar Brezilya’ya ulaşmış olduk. Böylelikle karayoluyla Güney Amerika’da 18 bin km yol yaptık.
Bolivya
Neler yaptınız bu tur boyunca?
Rio de Janeiro’da meşhur İsa Heykeli’nde poz verdik, Copacabana Plajı’nda denize girip, plaj voleybolu oynadık. Venezuela denince yabancı gezginden hoşlanmayan, hava karardığında sokakların bomboş olduğu ve mutsuz insanlar geliyor aklıma. Hatta en ünlü adası Margarita’da hiçbir ulaşım aracının yabancılara durmaması ilginçti. Kolombiya’da rengârenk kıyafetleriyle sokaklarda dolaşan yerlilerden meyve yedik. Ekvador’da Quito’da kukla yaktık, maskeler takıp sabahlara kadar eğlendik. Machu Picchu’ya tırmandık ve hayalimizi gerçekleştirdik. Bolivya, Potosi şehrinde belgesellere konu olan ‘şeytanın madeni’ denen Gümüş Madeni’nde nefes alması zor da olsa bir gün geçirdik.
Güney Afrika
Bu güzel hazzı tadınca mı her sene rota çizmeye başladınız?
Evet... 2012’de Güney Afrika’da Cape Town’a uçup üç buçuk ay süren ve Namibya, Zambiya, Tanzanya, Kenya’yı kapsayan, yine sadece karayolunu kullandığımız bir Afrika gezisi yaptık. 2013’te üç buçuk ay süren bir Orta Amerika seyahatimiz oldu. İlk olarak Miami’ye uçup oradan Panama’ya geçerek karayoluyla Kostarika, Nikaragua, Guatemala, Beliz ve Meksika’yı gezdik. 2014’te üç aylık bir Kaliforniya turu yaptık. Amerika Birleşik Devletleri’nde toplu taşıma diğer seyahat ettiğimiz ülkelere oranla daha az olduğu için, San Diego’dan bir araba kiralayıp okyanus kenarı boyunca bütün kasabalarda kalarak, kuzeye doğru çıktık. Şimdi de diğer seyahatlerimizden farklı olarak spor için Brezilya’nın Florianopolis Adası’ndayız.
Brezilya
Orada hayat nasıl, neler yapıyorsunuz?
Toplu taşıma çok gelişmiş durumda. Özellikle Brezilya’nın diğer şehirlerinden ve Arjantin’den çok fazla insan tatil için bu adayı tercih ediyor. Tam 42 plajı var. Su sporları konusunda çok gelişmiş durumda. Çünkü uçurtma sörfü için esen yeterli rüzgârı, dalga sörfü için dalgaları ve stand up paddle (kürek sörfü) yapmak için dümdüz lagün var. Yeme-içmedeyse kendini aşmış durumda. Sınırsız deniz mahsullerinin tadını çıkarmak için bile gelinebilir.
ABD
Seyahatlerde nerelerde konaklıyor ve bütçenizi nasıl ayarlıyorsunuz?
Hostel’leri ve ‘airbnb’ konaklama ağını kullanıyoruz. Uzun seyahatlerde en çok bütçeyi konaklama oluşturuyor. Genellikle ortalama bir turumuzun uçak bileti dahil iki kişi 15-20 bin TL civarı bir maliyeti var. Özellikle uzun uçuşlar yaptığımız için uçak bileti hiçbir zaman çok ucuz olmuyor maalesef.
Kolombiya
5 yıl boyunca yaşadığınız deneyimler size neler öğretti?
Hayata, insanlara, ülkelere ve şehirlere önyargılı bakmamayı öğretti. Her zaman kitaplarda yazanın doğru olmadığını, yaşadığın tecrübelerin en doğrusu olduğunu teori insanı olmanın kötü bir şey olduğunu, yaptığım seyahatler sonrasında keşfettim.
Ezbere konuşmak yerine gördükten, yaşadıktan sonra konuşmanın insanın kendine güvenini sağlamlaştırdığının farkına vardım. Dünya insanı olmanın bir yere bağlı olmaktan daha kolay olduğunu, dünyanın her yerinde yaşayabileceğimi gördüm. Kendimi bulunduğum herhangi bir yerden biriymişim gibi hissetmek, özgür olmayı da beraberinde getiriyor.
Paylaş