Savunmanın altında kimin imzası var?

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararından sonra hükümet rol değiştirdi.

Leyla Şahin davasında Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden savunma makamı değilmiş gibi davranıyor. AKP sanki Hükümet değil, Ana muhalefet.

Ulemaya ya da din konusunda bilirkişiye danışılmadığı için kararın hukukiliğine itiraz eden Başbakan Tayyip Erdoğan ve mahkeme kararıyla ilgili değerlendirmesinde yasakları savunmanın şerefli bir şey olmadığını söyleyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün topa tuttukları bu kararın savunmasını merak ettim.

Öyle ya, davada savunma makamı hükümet.

Leyla Şahin’in dava konusu olan İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün türbanla okula girilemeyeceğine ilişkin kararı konusunda hükümetin imzasını taşıyan savunmanın, hükümetin açıklamalarıyla ilgisi yok.

30 Ocak 2005’te ‘Leyla Şahin’in Türkiye aleyhine açtığı davaya (44774/98) karşı Türk Hükümeti’nin Büyük Daire’ye sunduğu Görüşler’ başlıklı kısa belgedeki görüşlere bir göz atmak yeter.

* * *

AKP
Hükümeti savunmasında, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 4.Dairesi’nin kararında, rektörlük genelgesinin Anayasa ve Danıştay kararlarına dayandığı kabul edilmiş ve söz konusu yargı kararlarının gerekli yasal temeli oluşturduğu görüşü benimsenmiştir...’ diyor.

Yani Hükümet, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün, türban ile derslere girilmesini yasaklayan kararının Anayasa ve Danıştay kararlarına dayandığını hatırlatıyor AİHM Büyük Dairesi’ne.

Yine savunmada hükümet, Leyla Şahin olayında eğitim hakkı ihlali olmadığını Belçika, Danimarka ve İngiltere’deki bazı örneklere atıfta bulunarak belirttikten sonra ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 4. Dairesi’nin verdiği kararın onaylanması saygıyla talep olunur’ diyerek İstanbul Üniversitesi’nin türban yasağının eğitim hakkını ihlal etmediğini savunuyor.

Bitmedi. Hükümet savunmasında şunu da söylüyor: ‘Sözleşmeye ve ek protokollere taraf olan devletlerin eğitim hakkını düzenlemeye yetkilerinin bulunduğu, sözleşmede güvence altına alınan din ve vicdan özgürlüğünün de ibadet özgürlüğü anlamına geldiği noktasından hareketle AİHM içtihatlarına aykırı davaranılmadığı düşünülmektedir.’

AKP’nin mahkemede savunduğu ile içeride söyledikleri arasındaki çelişkiler bu kadarla sınırlı değil.

Bir başka nokta ise şöyle:

‘Türk Hükümeti, özgürlüklerin genişletilmesi amacıyla başlattığı hukuk reformunu sürdürmeye kararlıdır. Bu süreçte özgürlüklerin genişletilmesi, Hükümetin iradesiyle, temel yasaların ve yargı kararlarının bir bileşkesi olarak gerçekleşecektir.’

Özgürlükleri genişletme sözü veren hükümet, bu reform sürecinde siyasi iradenin ülkenin temel yasaları ile çatışmayacağı güvencesini de kayda geçiyor.

* * *

BU
satırlar Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin, AKP Hükümeti’nin imzasını taşıyor.

Buraya kadar yanlış bir şey yok. Çünkü dava Türkiye’ye karşı açılmış ve savunma da tabii ki hükümete düşüyor. Aslında Hükümet, AİHM’de yapılması gerekeni yapıyor. AİHM’de, ‘Davacı haklıdır, beni tazminat cezasına çarptır’ diye yalvaran bir hükümete şimdiye kadar rastlandı mı ben bilmiyorum.

Pekiyi, karar çıktıktan sonra neden AKP, muhalefet partisi gibi davranmaya başlıyor? Kadınların başı üzerinden türbünlere oynuyor.
Yazarın Tüm Yazıları