Savaşa karşı duruşta AB ekseni de var

ÜZERİNDEN asırlar geçmiş gibi sanki. Oysa daha bir ay önce Türkiye'nin gündemi tamamen Avrupa Birliği'ne kilitlenmişti.

Gölge liderimizden, yeni hükümetimizin tüm yetkililerine kadar değişik üst düzey seviyelerde gerçekleştirilen girişimler, Türkiye'nin kaderini Avrupa Birliği'ne yaklaştırmak hedefine odaklanmıştı.

Kopenhag Zirvesi, sanki bir dönüm noktası oldu. Beklenen değilse de kabul edilebilecek bir sonuç alındığının açıklanmasıyla birlikte Avrupa dosyası rafa kalktı.

Irak açıldı.

İlkinden tamamen bağımsız bir konu gibi.

Oysa, Türkiye bir aday ülke olarak Avrupa güvenlik ve dış politika mekanizmalarının içinde yer alıyor.

Hükümetin Irak'ta savaşı engelleme girişimlerinde ise bu boyut pek görülmüyor. Irak politikaları Avrupa çerçevesinin dışında, Washington ekseninde ilerliyor.

Evet bazı girişimler yapılıyor.

Geçen hafta, Avrupa Birliği dış politika ve güvenlik komiseri Solana, Ankara'yı telefonla arayıp Başbakan Gül ile görüştü Irak konusunda.

Daha sonra Başbakan, Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili AB Büyükelçilerini bilgilendirdi.

Ama yeterli değil. Avrupa yolundaki bir Türkiye, bölge ülkelerini olduğu kadar Avrupa'yı da hesaba katmalı.

Avrupa'nın tutumunu anlamak, etkilemek ve birlikte tutum geliştirmek için aktif çaba harcamak gerekmez mi?

* * *

ADAY ülke olarak, Türkiye'nin AB'ye ‘‘uyum’’u çerçevesindeki konulardan biri de dış politika ve güvenlik.

Bu kağıt üzerinde bir ilişki değil. Mekanizmaları var.

Avrupa Birliği'nin dış politikasıyla ilgili her girişim, anında Dışişleri Bakanlığı'nda var olan özel cihaza düşüyor.

Son iki yıl içinde AB'nin dış politika kararlarından yüzde 80'ine yakının altında Türkiye'nin de imzası bulunuyor.

Türkiye'nin Avrupa yolu zor. Adım adım ilerliyor, kazanılmış hakları kullanarak bunları derinleştirerek mesafe alınıyor.

Üstelik de, Avrupa'nın Irak konusundaki yaklaşımı Türkiye'nin pozisyonuna uyuyor.

O zaman neden bu yol ön plana çıkartılmıyor? Kopenhag öncesi üst düzey temasları yeniden canlandırılmıyor?

* * *

FRANSA Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, cuma günü BM Güvenlik Kurulu kararı olmadan yapılacak her türlü tek taraflı hareketi ‘‘yasa dışı’’ ilan etti.

Almanya da, yasal yolların sonuna kadar zorlanmasını istiyor.

Başbakan Gül de aynı şeyleri söylemiyor mu?

O zaman Türkiye neden bu resimde yer almasın?

Evet doğru, Avrupa bir yandan keskin çıkışlar yapıyor öte yandan savaş hazırlıkları için start veriliyor. Ama kim öyle yapmıyor ki? Herkes kendi kamuoyunu ikna etmek için tüm yolları denediğini göstermek istiyor.

Ama savaşsız çözüm için Ortadoğu ülkeleri ile Saddam'ı ikna girişimleri yapılırken, Washington'un ‘‘keyfi’’liğine karşı uluslararası yasaları savunmak için da Avrupa ekseninde var olmak gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları