Savaş sonrasını doğru okumak

BAZILARI son zamanlarda 'Silahlı kuvvetlere yönelik bir yıpratma kampanyasının başladığı' inancındalar.

Kimine göre Avrupa Birliği, kimine göre ABD kaynaklı 'dış mihrakların' yönlendirdiği bu kampanyanın amacı 'silahlı kuvvetleri eleştirip zaafa uğratarak Türkiye'yi zayıf düşürmek, bölücü ve gericilerin emellerinin hayata geçmesini sağlayacak bir ortam yaratmak.'

Bu senaryoyu değişik kesimlerden duyduğum gibi, son zamanlarda Batı ve Amerikan karşıtı eğilimlerin arttığı izlenimi veren asker arasında da görüyorum.

Bunun nedeni açık. Bir yandan Irak'ta yaşanan gelişmeler var. ABD'nin ülkenin en istikrarlı bölesi olan Kuzey Irak'ta Kürt yönetimleri ile sıkı ilişki içine girmesi rahatsızlık yaratıyor.

Öte yandan Avrupa, uyum çalışmaları çerçevesinde askerin rolünü siyaset dışına taşıyacak önlemler konusunda ısrarcı.

Bunlara bir de Türkiye'nin içine girdiği yalnızlık duygusu eklenince senaryo üretme konusundaki yaratıcılık artıyor.

Eğer ABD ile ilişkilerdeki pürüzlenmeye karşın, Türkiye Avrupa'nın anti Amerikan cephesinden yakınlık görebilseydi belki durum değişirdi.

Evet bu durumdan doğan bir yakınlaşma yaşandı ama beklenen düzeyde olmadı. Hala askerin siyaset üzerindeki etkisinin azalması konusunda tavizsiz Avrupa.

Irak savaşı sonrası gelişmeleri doğru değerlendirmeden de bu içe dönük savunma durumunu aşıp, geleceğe yönelik vizyon olgunlaştırma aşamasına geçmek pek mümkün görünmüyor.

* * *

ABD
Başkanı George Bush bu hafta sonu önce Rusya Devlet Başkanı Putin ile St. Petersburg'da bir araya geldi, dün akşam üzeri de G-8 Zirvesi'ne katılmak üzere Fransa'ya gitti. Bush burada Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile de görüşüyor.

Bush'un Rusya'ya ziyareti de, St. Petersburg'un 300. kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesindeydi ama hangi gerekçeyle olursa olsun ABD Başkanı'nın Rusya ve Avrupa'daki temaslarının en önemli madesi transatlantik ilişkileri onarmak.

Washington'daki yeni muhafazakar çizginin 'Irak Savaşı karşıtı cephenin' özellikle de Fransa'nın 'cezasız' kalmasını istemediği biliniyor. Ama Paris kadar Washington da ilişkiyi kopuş noktasına getirmemek konusunda dikkatli davranıyorlar.

Rusya Devlet Başkanı Putin ile Bush'un dün yaptıkları ortak basın toplantısında Moskova'nın pozisyonunu yumuşattığı izlenimi veriyordu.

Irak savaşı sırasında Fransa-Almanya ve Rusya'nın oluşturduğu anti Amerikan cephe çözülüyor.

Her ne kadar Fransa Cumhurbaşkanı'nın Bush ile el sıkışırken 'çok kutuplu dünya' tezinden vaz geçmeyeceği söylense de ABD Başkanı Bush'un açıklamalarından, transatlantik ittifakı 'Washington'un öncelikleri çerçevesinde' sağlamlaştırmak istediği anlaşılıyor.

Terörizme karşı mücadele çerçevesi, Fransa'nın öne çıkartmaya çalıştığı açlık ve alkınmakta olan ülkelerin desteklenmesi sorunundan önde geliyor ve Bush'un deyişiyle, ABD önümüzdeki dönemde bütün müttefiklerinin bu mücdeleye öncelik vermesini istiyor.

Ancak, bu gelişme cepheleşmelerin uzun vadeli olamayacağını gösteriyor.

Önceliklerde farklılıklar olsa da, sorunların çözümü için uluslararası işbirliğinin vaz geçilmez olduğunu, tek taraflılığın şampiyonu Bush Yönetimi de çok iyi farkında. Bu dünyada herkesin birbirine ihtiyacı var.

* * *

BU
gelişmeler Türkiye'nin, Ortadoğu'nun yeniden biçimlenme sürecinde geleceğiyle ilgili kesin karar vermesini gerektiriyor.

ABD ve Avrupa düşmanlığına kapılmış, sorunlarının içine gömülmüş, bölgede istikrarsızlık potansiyeli taşıyan bir ülke olma eşiği hızla aşılmazsa Türkiye o zaman kendi dışındaki senaryoların çekim alanına girer.

Ekonomik ve sosyal sorunlarını çözme kararlılığının hakim olması, ABD ile ilişkilerin gelişmesi için yaratıcı adımlar ve Avrupa hedefi Türkiye'nin önüne sadece Ortadoğu'nun yeniden yapılanmasında değil Kafkasya'daki gelişmelerde de var olma fırsatları çıkartacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları