Savaş lobisi iş başında

IRAK'ta daha bomba sesleri duyulmadan savaş lobisi işbaşı yapmış bulunuyor. Bush Yönetimi, Saddam sonrası Irak'ta alt yapı ihaleleri için büyük inşaat firmalarına teklif hazırlamaları için haber salmış bile.

Dünyanın en saygın ekonomi gazetesi Financial Times, 21 Mart tarihli sayısında veriyor bu haberi.

‘‘Önümüzdeki günlerde Yönetim, tahrip edilmiş yolların, havaalanlarının ve alt yapının yeniden inşası için 900 milyar dolarlık kontrat imzalayacak’’ deniyor haberde.

Aralarında Bechtel ve Halliburton da bulunan beş büyük inşaat firmasından, geçen ay teklif istenmiş. Biliyorsunuz, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Halliburton'un Yönetim Kurulu Başkanı'ydı.

Yine haberden ilginç bir ayrıntı: ‘‘Rice Üniversitesi'ne bağlı Baker Enstitüsü'nün yaptığı araştırmaya göre, Irak petrol sektörünün 1991 öncesi, yılda 15 milyar dolarlık tam üretim kapasitesine ulaşabilmesi için 5 milyar dolar yatırım gerekiyor.’’

‘‘Burada ne kadar çok para akıtılacağını görmek için çok fazla derine inmeniz gerekmiyor’’
dediğini yazıyor gazete bir lobi şirketi yetkilisinin.

Baker Enstitüsü, Baba Bush'un Körfez Savaşı sırasındaki Dışişleri Bakanı James Baker'ın girişimiyle kurulan bir enstitü.

Körfez Savaşı sırasında, yeniden inşa maliyetinin 100 milyar dolara çıkacağı hesaplanıyormuş, o dönemde Amerikan firmalarına öncelik verileceği söylenmiş ama bölgede daha önceden ilişkileri olan şirketler pastadan daha büyük pay almışlar.

‘‘Bu kez, ilk kontratların Amerikan şirketleriyle yapılması bekleniyor, çünkü yeniden inşa harcamalarının büyük kısmı ABD tarafından ödenecek’’ diyor gazete ve ekliyor: ‘‘Amerikalı patronların savaş sonrası Irak ile ilgili iyimserliklerinin altında başka nedenler de var. Ülke, müttefik birliklerin denetiminde olacak. Bu da kontrat sahiplerini güvenlik konusunda büyük bir başarısından kurtaracak. Afganistan'ın aksine, Irak aynı zamanda çok üçlü bir tüketici azarına da sahip. Ama daha da önemlisi, ülkenin petrol kuyuları kontrat sahiplerinin paralarını ödeyecek nakit para akımını sağlıyor.’’

Yine haberde bir iş adamının şu sözleri yer alıyor:

‘‘Afganistan ya da Bosna için çok fazla istek yok. Orada uzun vadeli geri dönüş yok. İnsanlar Irak için daha heyecanlı.’’

Evet, haber böyle devam ediyor önümüzdeki günlerde Başkan Bush, Kongre'den inşaat faaliyetleri için bütçe isteyecekmiş, şirketlerin lobicileri daha şimdiden Kongre'de temsilcilerle teke tek faaliyete başlamışlar bile.

Evet haber böyle. Gerçekler böyle. Ama bombalar altında bu kadar gerçekçiliği midem kaldırmıyor.

ANAHTAR KÜRT SORUNU VE KIBRIS'TA

YAŞANAN
bütün gelişmeler, Türkiye'nin Kürt sorunu ve Kıbrıs meselesini çözmeden ne ABD ne de Avrupa Birliği ile eşit temelde, rahat ilişkiler sürdürebileceğinin kanıtı.

Eğer Kürt sorunu çözülmüş olsaydı, Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulması ihtimalinden bugünkü kadar tedirginlik duyar mıydık? Dünyada da bu mesele Türkiye'ye karşı bir güvensizlik nedeni olmaz, Irak ve diğer bölge devletlerinin Kürt vatandaşları ile akrabalık bağlarının keyfini çıkartırdık. Bayraklar yakılmaz, baş düşman ilan edilmezdi Türkiye. Şimdi ise tam tersi, politikalarımızın ve ittifaklarımızın neredeyse tek belirleyici elemanı oldu Kürt meselesi.

Bugün uykuya yatırdığımız Kıbrıs da öyle. Washington ile limonileşen ilişkilerin, Türkiye'yi ‘‘daha fazla Avrupalı yaptığı’’ iddiası dolaşıyor ortada şimdi de. Kesinlikle yanlış.

Birbirimizi kandırmayalım. Kürt ve Kıbrıs sorunlarını çözmeden ne Washington ne de Brüksel ile normal, rahat ve eşit temelde ittifaklar kurabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları