Satürn yeryüzünde olsaydı, okyanus üzerinde yüzerdi

Güncelleme Tarihi:

Satürn yeryüzünde olsaydı, okyanus üzerinde yüzerdi
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2006 00:00

Sonunda Satürn’ü keşfetme şansını yakaladık. Üzerinde olağanüstü değerde onlarca cihaz taşıyan Cassini, gezegene ait bilinmeyenleri aydınlatmak için bilgiler göndermeye başladı. Örneğin, daha önce Satürn’ün hızının veya hava durumunun nasıl olduğunu bildiğimizi sanırdık. Oysa ki hepsi yanlışmış. Satürn, gezegenler arasında küre şekline en fazla ihanet edendir. Yani, öyle hızlı döner ki çok bariz biçimde kutuplardan baskın hale gelir.

Satürn’e Cassini’den önceki en büyük yakınlaşmamız, 1979’da NASA’nın Pioneer uzay aracı sayesinde olmuştu. Gezegenin yakınından geçen Pioneer, ilk kez manyetik alanını ölçmüştü. Ardından 1980 ve 1981’de, Voyager 1 ve 2 araçları, Satürn’ün arka bahçesine yanaşarak fırtınalar ve şiddetli rüzgárları incelemiş, yeni küçük uydular ve halkaların enfes yapısını keşfetmişti.

İlk gizem

Voyager aynı zamanda Satürn’ün dönüş hızını da ölçtü. İşte ilk gizem burada ortaya çıktı. Çünkü Cassini’den gelen verilere göre, bir Satürn günü 25 yıl önceki verilerden 6 dakika daha uzundu.

Oralarda neler oluyordu? Bu soruya verilebilecek en net yanıt, Satürn’ün yavaşladığı olacaktı. Ancak bu neredeyse olanaksızdı, çünkü açısal momentumunu kaybettikten sonra gezegenin tutunacağı hiçbir şey yoktu. Yeni bulgu nedeniyle, bilim adamları en temel bilgilerine geri döndüler.

Satürn’ün dönüş hızını bulmak, göründüğü kadar kolay değildir. Çünkü dış katmanı hidrojenden oluşur ve Dünya’daki gibi kayalar bulunmadığından izlemesi zordur.

Bir seçenek, bulut kümelerinin dönüş hızını ölçmek olabilir, ancak bunlar da enlemlere bağlı olarak farklı hızlara sahiptirler. Bu nedenle, Satürn’ün yaydığı radyo dalgalarına bakmak çok daha iyi bir yöntem olabilir.

Manyetik alan değişir

Atmosferin yüksek yerlerinde solar rüzgárlardan yayılan elektronlar, Satürn’ün manyetik alanı tarafından tutulur ve hızlandırılırlar. Bu da, radyo dalgaları yayan bölgelerin oluşmasına neden olur. Bu dalgalar, önceden Voyager’ın, bugünse Cassini’nin antenleri tarafından algılanmıştır.

Manyetik alan, gezegenin en derin bölgesine bağlı olduğu için de bu radyo kaynaklarının dönüş hızı, Satürn’ün bir günü hakkında da bir fikir vermelidir.

En azından akıllardaki teori buydu. Cassini’den gelen sonuçlardan sonra bilim adamları, artık manyetik alanın gezegenle eş zamanlı hareket ettiği fikrini terk etmeye başladı. Aslında, gezegenlerin manyetik alanlarının değiştiğine daha önce de tanık olunmuştu.

Örneğin Dünya’nın kuzey manyetik kutbu, geçen yüzyıl 1000 kilometreden fazla değişmişti. Bunun, gezegenimizin çekirdeğinde ergimiş halde bulunan demirin dolaşımındaki değişikliklerden kaynaklandığı düşünülüyor. Dahası, Güneş’in manyetik kutupluluğu da her 11 yılda bir değişim gösterir.

Satürn’ün havası farklı

Cassini, Satürn’e ayda bir ya da iki kez yakınlaşarak manyetik alanını ölçecek. Dört yıllık görev süresi sonunda da alanı, en ince detaylarına kadar çizmiş olacak. Kısa bir süre içinde, Satürn’de günlerin uzamasının ardındaki gizemi çözecek ve iç yapısı ile atmosferini etkileyen kuvvetleri anlayacağız.

Cassini’nin çözeceği bir diğer karmaşa da Satürn’ün tuhaf hava durumu olacak.

Satürn, Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenlerden farklı olarak hava şartları, çok uzağında yer aldığı Güneş değil de iç yapısının derinlikleri tarafından yönlendirilen bir gezegendir.

Satürn’ü ısıtansa, gezegenin merkezine doğru akan helyumdur. İç ısınma sonucunda da kutuplar, ekvator kadar sıcak olur ve rüzgárın Satürn çevresindeki dönüşü, dolayısıyla da iklim tamamen değişir.

Cassini’de bulunan görüntüleme cihazları farklı dalga boylarında çalıştıklarından, atmosferin derinini görebiliyor ve farklı yüksekliklerdeki bulutları aynı anda inceleyebiliyorlar. Yani Cassini, halkalarla sarılmış gezegenin etrafında yeni yörüngelere girdikçe sorularımıza çok daha fazla yanıt bulabileceğiz.

Satürn suda batmaz, yüzer. Görece yoğunluğu 0,69’dur.

Satürn’ün bir yılı, Dünya’nın 29,5 yılına eşdeğerdir.

Şiddetli rüzgárlar, Satürn’ün ekvatorunda saniyede 500 metre hızla eser.

Gezegenin çoğunluğunu hidrojen ve helyum oluşturur.

Satürn, güneş ışığının Dünya’ya ulaşan miktarının ancak % 1’ini alır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!