Sanal arkadaşlıklar

Yasemin BORAN
Haberin Devamı

Bir zamanlar mektup arkadaşlıkları vardı. Dünyanın çeşitli yerlerinde nasıl yaşadığını bilemediğiniz, neler yaptığını göremediğiniz, belki de hiçbir zaman göremeyeceğiniz arkadaşlarınız olurdu. Mektup arkadaşı denirdi, bu arkadaşlara.

Resimler gönderilir, neler yaptığınızı anlatırdınız. Fotoğraflara bakıp onunla ilgili hayaller kurardınız. Anlattıklarının bazılarını anlayamaz bazılarına da şaşardınız. Gönderdiğiniz her mektuptan sonra günlerce ondan alacağınız cevabı heyecanla beklerdiniz. Bazen haftalar geçerdi. Tam umudunuzu yitirdiğiniz bir anda aldığınız mektupla nasıl sevinirdiniz.

Şimdi o günler gerilerde kaldı diyeceğim bir sırada bilgisayar teknolojisinin bütün dünyayı kucaklayan iletişim ağı aklıma geliyor. Tabii mektup arkadaşlığının çok daha gelişmiş bir biçimini önümüze koyuyor.

Üstelik öyle eskiden olduğu gibi günlerce haftalarca cevap gelecek diye beklemiyorsunuz. Yazdığınız anda cevabını hemen karşınızda buluveriyorsunuz. Duygularınızı, düşüncelerinizi, ne var ne yok her şeyi karşılıklı konuşuyorsunuz.

Evet, buna mektuplaşmak denemez, düpedüz konuşmak denir. Yazışarak konuşuyorsunuz. Resimler ise, bilgisayarın ekranında kocaman beliriyor. Ve bir zamanların mektup arkadaşlığı, bilgisayar arkadaşlığına dönüşüyor.

Arkadaşlıkların giderek zayıfladığı, mektup yazma adabının unutulduğu şu günlerde insanın teknolojiye tapınası geliyor. Hem de aklımızın alamayacağı bir hızla gelişen teknolojiyi nasıl değerlendireceğimizi bilemeyip yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız şu günlerde...

Doğrusu hayatımızın hemen her köşesine girip yaşantımızı taciz ettiğini düşündüğüm bir sırada böylesine canı yürekten bir teknoloji savunucusu olacağımı aklımın köşesinden bile geçirmiyordum.

Elbette ki, gelişmeye karşı değilim. Elbette ki, bilim ve teknolojinin akıl almaz hızı karşısında saygıyla eğiliyorum. Ne var ki, hemen her alanda olduğu gibi bir teknoloji budalası olup çıkmaya ve olur olmaz düşüncesizce kullanmaya karşıydım. Hâlâ da fikrim değişmiş değil. Çünkü, her aldığımız şeye karşılık bir şeyler veriyor olduğumuzu biliyorum.

Fakat, doğru, yerinde ve kararınca kullanmanın tabii ki, karşısında değilim ve hiçbir aklında başında kişi de karşı olamaz. Ancak, biz insanlar ne yazık ki, kararınca kullanmak şöyle dursun tüketinceye kadar kullanıyoruz. Tabii bu arada asıl tükettiğimizin kendimiz olduğunu ne yazık ki, anlayamıyoruz. Neyse, şimdi bu konuya girdik mi, çıkamayız. Fakat, yine de söylemeden geçemeyeceğim. Arkadaşlıklar açısından da durum değişmiyor aslında. Özellikle de bilgisayar arkadaşlığı bir çeşit tiryakilik yaratıyor. Aslında birşeyin tiryakisi olmaya pek meraklı olduğumuz için bilgisayar arkadaşlığının tiryakiliği diğerlerinin arasında pek bir masum kalıyor.

Fakat, yine de israftan kaçınmak gerektiğini ısrarla söylüyorum. Bilgisayarın başında kendinizden geçerken yüzyüze görüştüğünüz kanlı canlı arkadaşlarınızı unutmayın. Sanal arkadaşlıklar son derece keyif verici ve kendinden geçirici olsa bile okuldan ya da işten çıktığınız zaman aklınızda sanal arkadaşlarınızla yapacağınız görüşmenin hayaliyle etrafınıza bile bakmadan evinize koşturmayın. Eve geldiğiniz zaman da kimsenin yüzüne bile bakmadan bilgisayarın başına oturmayın. Yoksa, farkına bile varmadan sanal bir dünyada yapayalnız kalıverirsiniz, diyorum, Yasemin'ce...






 








Yazarın Tüm Yazıları