Sakarlık

TAYYİP Erdoğan başbanlığı devir alırken yaptığı konuşmanın sonunda ‘‘Bize güvenin’’ dedi.

Güvenmeye devam edin demedi. Yeni bir sayfa açılıyormuş gibi konuştu.

Yeni hükümet, AKP'nin Meclis'teki ağırlığı ile orantılı bir siyasi iradeyi 58'inciye göre daha etkili biçimde ortaya koyabilecek mi?

Sanmıyorum.

Gül Hükümeti'nin attığı her adım aslında partinin ortak tavrıydı. Dolayısıyla 59'uncudan daha farklı bir şey beklemiyorum.

Aksine, Erdoğan'ın başbakanlığı, halkın sisteme olan tepkisinin desteği ile tek başına iktidara gelen AKP'yi sistem ile eskisine göre daha büyük bir uzlaşma içine sokacak.

‘‘Dışarıdan’’ konuşan Erdoğan olmayacak artık.

İlk işareti Kıbrıs konusunda geldi zaten.

Denktaş'ı çileden çıkartan demeçleri ile ortalığı karıştıran Erdoğan gitti yerine ‘‘Annan bizi kandırıyor’’ diyeni geldi. Daha önceki iki plan temelinde bir uzlaşma sağlanabileceğini söylerken, başbakanlığa yaklaştığında üçüncü planı ‘‘kabul edilemez’’ ilan etti.

* * *

İKİNCİ işaret de HADEP kararı.

Erdoğan'ın Siirt oyları ile başbakan olduğu bir sırada HADEP'in kapatılması, DEHAP hakkında soruşturma açılması tam bir sakarlık.

AKP'nin sistemle bütünleşmesinin kanıtı.

Türkiye'nin Kürt kökenli vatandaşlarının HADEP'ten sonra kendilerine en yakın hissettikleri parti AKP olduğu için özellikle büyük kentlerde yoksul Kürtlerin de oylarını aldı AKP. HADEP'in kitlesine ortak oldu bir anlamda.

HADEP'in kapatılmasını hükümet engelleyebilir miydi? Bilemiyorum ama AKP'nin bu sessizliğini doğrusu normal karşılamıyorum.

HADEP bu ülkenin partisi değil mi? Bu ne ilgisizlik? Hem de aynı kaderi paylaşmış insanların partisi bu.

Ne oldu demokrasi, insan hakları iddiaları?

Ekonomik krize karşı mücadele kadar önemli bir misyonu da demokratikleşme değil miydi AKP'nin?

* * *

IRAK konusunda, sırf Kürt meselesi yüzünden sürekli kendimizi açmaza sokuyoruz.

Iraklı Kürtler üzerinde Türkiye'nin çok olumlu bir etkisi vardı, son zamanlarda Saddam'dan daha çok korkulan bir güç haline geldi Türkiye.

Kuzey Irak'ı, işgal için can atan bir ülke sanki Türkiye. Kürtlerin, özgürlüklerini ve demokratik yönetimlerini hedef alan, işgalci bir güç.

Gerçek bu mu? Hayır. Ama verilen izlenim bu. Oysa bunu kimsenin içten benimsediğini sanmıyorum. Türkiye, Türklerin, Kürtlerin ve farklı etnik köken, farklı dinlerden insanların gönüllü birlikteliğinin ülkesi. (Yani öyle olduğunu düşünüyorum.)

Kuzey Irak'a gönderilecek mesaj bu olmalı. İyi de bir Kürt partisine bile izin vermeden bu mesajı iletmek mümkün olabilir mi?

Kürt meselesine endeksli dış politika, müzakerelerde esası da gözden kaçırtıyor.

Kırmızı çizgilerimizi doğru koyabilmeyi engelliyor. Sakarlıklardan sakarlıklara sürüklüyor.

Yine de 59. hükümetin bu çizgiyi değiştirmesini diliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları