Sağlıkta ’dönüşüm’ ’geri dönüşüm’ oldu

AKP sağlıkta dönüşüm programı sayesinde vatandaşın sempatisini kazanmıştı. Seçimlerde de bunun meyvesini topladı. Herkesin istediği hastaneye gidebileceğini, insan sağlığının maliyeti diye bir şeyin olamayacağını söylüyorlardı. Fakat ne olduysa oldu, bütün söylenenler unutuldu. AKP de eski hükümetler gibi sağlık hizmetine ulaşmanın önüne engeller koyarak maliyeti düşürmeye çalışıyor. Sağlık hizmetinin tüm kademeleri paralı hale getirildi. Fatura vatandaşa ödettiriliyor.

Sağlıkta geri dönüşümü bir örnekle açıklayayım. Diyelim ki, çocuğunuz hastalandı ve en yakınınızdaki sağlık merkezine çocuk hastalıkları uzmanına götürdünüz. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bu merkeze çocuk muayenesi ve yapılan tetkikler için paket hizmet bedeli olarak toplam 20 lira ödeme yapıyor. Sıkı durun, bu 20 liranın 10 lirasını da muayene katılım payı olarak size ödetiyor. Yani muayene ücretinin yarısını vatandaş ödemiş oluyor.
GÜNÜN SÖZÜ
"Onun kayıtsız şartsız iktidarı bir takdiri ilahidir ve Türk halkı da buna uyacaktır. Tüm haksızlık, yolsuzluklar, halk karşıtı politikalara karşın Recep İvedik’e birincilik veren halkımız yine AKP’yi destekleyip Recep Tayyip Erdoğan’ı seçecektir."
(Prof. Coşkun Özdemir)


Daha bitmedi. Biliyorsunuz hem Sağlık Bakanı hem Çalışma Bakanı her fırsatta vatandaşı korumak için özel merkezlere kısıtlama getirdiklerini söylüyorlar. Bu kısıtlama nedeniyle özel merkezler hastadan % 30 fark ücreti alabiliyorlar. Yani çocuk muayenesi için hastane, vatandaştan en fazla 6 lira fark ücreti talep edebiliyor. Güzel. Fakat gelin görün ki özellerden vatandaşı korumak için % 30 sınırlaması getiren SGK kendisi % 50 yani 10 lira fark alıyor.

Sağlık Bakanı, 10 lira ödemek istemiyorsanız sağlık ocaklarına gidin diyor. Sağlık ocağında saatlerce muayene sırası bekliyorsunuz. 1 doktor günde 120-130 hastaya bakıyor. Aç ağzını deyip reçete yazıyorlar. Çocuğun sırtını dinleyin dediğinizde tersliyorlar. Zaten sağlık ocaklarının yetersiz olduğunu kendileri de kabul ediyor.

Eskiden de böyle değil miydi? Parası olan özele gider, parası olmayan devlet hastanesinde sıra beklerdi. Şimdi de parası olan özele uzman doktora gidiyor. Parası olmayan da sağlık ocağında pratisyen hekimlere muayene olabilmek için sıra bekliyor.

Dr. Hakan KARAGÖZ ÇANKAYA

BİLİYOR MUSUNUZ

Meclis adaylarını tanıyınız


CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı (2000-2004) ve İlçe Yönetim Kurulu üyesi Celal Mahmutyazıcıoğlu’nun, "Aday belirleme yönteminin imtiyaza dayalı olduğunu, CHP’yi kimliksiz hale getirme ve kısa yoldan köşeyi dönme anlayışının egemen kılındığını, artık CHP’de siyaset yapmanın mevcut genel başkan eliyle halka yasaklandığını" belirterek istifa ettiğini... AVCILAR’da görevden alınan ilçe başkanı Bayram Acar’ın hazırlayarak İlçe Seçim Kurulu’na sunduğu ve Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin tepkisine yol açan 33 üyeli belediye meclis listesinde 8 ilkokul, 14 ortaokul ve 11 yüksekokul mezunu bulunduğunu, adayların çoğunun mesleklerini ’işadamı, müteahhit, serbest’ olarak gösterdiğini, hukukçu, mimar, mühendis, mali müşavir gibi mesleklere rastlanmadığını; bu arada usulsüz imar uygulamalarına karşı çıkan Hasan Togay’ın listeye alınmadığını... GAZETECİ Cem Güner’i, ’Manşet’ Gazetesi’ndeki eleştiriler üzerine önce bir yakınına evinde bıçaklatan ve bundan yargılanarak 300 TL para cezasına çarptırılan, Şaban Dişli olayında Vatan’da (19.8.2008) adı geçen AKP’li Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Metin Karakaş’ın, Başkan Hüseyin Turan tarafından yeniden 1. sırada meclis adayı gösterildiğini... CHP Yüksek Disiplin Kurulu üyesi İbrahim Yılmaz’ın Küçükçekmece Belediye Meclisi’ne 2. sıradan aday olmasının dikkat çektiğini... CHP Büyükçekmece İlçe Başkanı Erol Şahin ile İlçe Sekreteri Coşkun Tanış’ın kendisini ve yakınlarını aday gösterdikten sonra ortadan kaybolmalarına tepki gösteren CHP’li kadınların, "Kapı kapı çalışan, emek veren bizleriz, ama liste başlarını bıyıklılar tutmuş... Kadını dışlayan siyaset tacirlerine kim dur diyecek?" diye açıklama yaptıklarını...

İstanbul daha çok yağmaya açılıyor

İSTANBUL’un ’anayasası’ sayılan 1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, Büyükşehir Belediye Meclisi’nce oyçokluğu ile yeniden onaylandı.

Planın, yerel seçimlere 1.5 ay kala, dönemin son belediye meclis toplantısında, yangından mal kaçırırcasına uygulamaya sokulmaya çalışılması, ciddi biçimde sorgulanması gereken etik bir sorun sayılıyor.

TMMOB’ye bağlı 10 oda (Çevre, Elektrik, Harita-Kadastro, İnşaat, Jeofizik, Maden, Mimarlar, Orman, Peyzaj Mimarları ve Ziraat Mühendisleri) dün ortak bir açıklama yaparak özetle şu tehlikelerden söz ettiler:

Normal koşullarda İstanbul’un geleceğini belirleyecek plan kararlarının yeni seçilecek belediye meclisinin yetkisine bırakılması gerekirken, planı son anda alelacele uygulamaya sokmaktaki telaşı anlamanın en gerçekçi yolu ise, planlama süreci ve planın içeriği ile ilgili bir değerlendirme yapmaktan geçmektedir.

Bu belli başlı değerlendirmelerde de görüldüğü üzere, yeni plan, iptal edilen eski planın olumsuzluklarını ve sakıncalarını daha da artırmıştır.

Küreselleşmenin planı projeler toplamına indirgeyen yaklaşımının tam bir yansıması olan, kenti ulusal ve uluslararası piyasaya pazarlamaktan başka amacı olmayan, tarihi ve doğal değerleri, doğal hammadde kaynaklarını, ormanları, tarım alanlarını, içme suyu havzalarını korumaktan, bu çerçevede kuzeye gelişmeyi engellemekten söz eden ’parlak ve uyutucu’ sözlerle dolu plan raporuna karşın, tam da aksini doğuracak plan kararları içeren ve bu çerçevede, hayata geçirildiği takdirde İstanbul’un yaşadığı tahribat sürecini daha da hızlandıracak olan bu planın yürürlüğe sokulmaması gerekir.

Uyarılarımıza karşın planın uygulamaya sokulması halinde, yargıya başvuracağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.

AKP ve Topbaş farkı

GEÇEN hafta 3-4 gün geçirdiğim İstanbul’da bir şey dikkatimi çekti.Deniz otobüsleri ve motorlarda seyahat ederken jeton aldığım iki türbanlı gişe görevlisine gözlerim takıldı. Hadi normal sayalım. Caddebostan ve Avrupa yakasında mekán ve dekorasyonlarını çok beğendiğim ’Saray Muhallebici’lerinde ise tüm çalışan kızlar çağdaş, başı açık genç kızlardı.

AKP’nin ve Kadir Topbaş’ın nabza göre şerbet afyonu olsa gerek.
Deniz İ.
Yazarın Tüm Yazıları