Saddam’cılık değil Dayatmacılık bölüyor

HAFTA sonunda üç önemli toplantı yapıldı bölgemizde. Bu tarihi döneme damgasını vuracak olan üç önemli toplantı. Her üçü de bölünmeyle sonuçlandı.Birincisi Türkiye'de oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk askerlerinin sınır ötesinde ve yabancı askerlerin Türkiye'de konuşlandırılması konularında hükümete izin vermedi. Ama ‘evet’lerle ‘hayır’lar, karışıklığa neden olacak kadar birbirine yakındı.Muhalefet başından beri açık davrandı. Olumsuz oy kullanacaktı.Ama iktidar partisi bölündü.* * *KUZEY Irak'ta muhalif gruplar toplandı. İki gün sürmesi beklenen toplantı, anlaşmaya varılamadığı için uzadı.Irklı Kürt ve Şii'lerin yanı sıra Türkmenler de katıldılar toplantıya. Saddam sonrası için altı kişilik bir yürütme konseyi oluşturuldu.Kürtler sonuç bildirisinde, Türk askerinin Irak topraklarına girmesinin ağır ifadelerle kınanmasını istediler.İran destekli Şii muhalefet ise, Saddam sonrası Irak'ta Amerikan askeri yönetiminin kabul edilemeyeceğini sonuç bildirisine sokturmaya çalıştı.Sonuçta Kürtlerin istediği kısmen oldu. Şiilerinki olmadı.Bakanlık yetkisi üstlenen 14 komisyon seçildi. ABD Başkanı Bush'un temsilcisi Halilzad soğuk baktı. Çünkü bu, Amerika'nın karşı çıktığı sürgünde hükümetin alt yapısı demekti.Toplantı zar zor sonuçlandı ama muhalefet çatladı. Türkmenler dışlandı. Sünni Arapların toplantıdaki tek temsilcisi Adnan Paçacı, görüşlerinin dikkate alınmadığı gerekçesiyle yürütme konseyine girmeyi reddetti.Anayasal Monarşi Hareketi Lideri Şerif Ali Bin Hüseyin, Irak toplumunun bütünlüğünü tehdit edeceği gerekçesiyle, Saddam sonrası ülkenin mezhep temelinde bölünmesini getirecek hiçbir formülü kabul etmeyeceğini açıkladı.Muhalefet arasında zaten var olan çatlak, ABD'li temsilcinin gözetiminde yapılan toplantıda derinleşti. Kürt ve Şii grupların iradesini yansıtan, ırk ve mezhep temelinde bir federasyonu öngören yeni Irak profili Amerikan onayını -bir defa daha- almış oldu.* * *CUMARTESİ günü Mısır'da Şarm el Şeyh'de toplanan Arap Birliği toplantısı da fiyaskoya yakın bir başarısızlıkla sonuçlandı. Libya Lideri Kaddafi topraklarını Amerikan askerlerine açtığı için Suudi Arabistan'ı suçladı, Suudi Prens ise Kaddafi'yi ‘‘seni iş başına kim getirdi’’ hatırlatmasıyla bozmakla yetinmedi, toplantıyı terk etmeye kalkıştı.Birleşik Arap Emirlikleri'nin Saddam'a sürgün önerisi, Kuveyt ve bazı Körfez ülkeleri arasında olumlu karşılandı ama toplantıda kimse ağzını açıp Birleşik Arap Emiri'ni desteklemedi.Kendi kamuoyları ile Amerikan baskısı arasında sıkışan Arap ülkeleri ‘‘bize dokunmayın, biz savaşa katılmayalım’’ dışında hiçbir noktada birleşemediler.* * *11 Eylül'den sonra terörizme karşı mücadelede çok geniş bir ittifak cephesi sağlayan Washington, şimdi var olan ittifakları çatırdatıyor.Neden? Çünkü Irak konusunda net davranmıyor. Saddam'ı silahsızlandırmak mı? Rejimi değiştirmek mi? Eğer amaç ikincisi ise, müttefiklerle çok daha etraflı danışma, derin işbirliği gerekiyor.Dayatmacılık ittifakları bölüyor. Saddam'ı da güçlendiriyor. Washington Saddam'a yanlış mesajlar verilmesinin sorumluluğunu kendi politikalarında da aramalı.Büyük Millet Meclisi'nden çıkan karar da yanlış yorumlanmamalı. Türkiye, gerekçesi net olmayan bir savaşa bulaşmak istemiyor, güvenlik endişesi duyuyor. Ama bu Saddam'dan yana olmak anlamına da gelmiyor. Körfez Savaşı ve sonrasında Türkiye'nin gösterdiği özverili müttefiklik bunu zaten kanıtlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları