Rumuz RTE

Kutunun kapağını açın, kırmızı bir kurdele, "RTE" damgalı. Pelür bir kağıt kravatı sarıyor. Baştan sona "RTE" damgalı.

Kağıdı açın, kravatın arkasında "RTE". Kutunun içinde kırmızı bir küçük kutu daha var. Şimdi o kutuyu açın, yine pelür kağıt, baştan sonra "RTE" damgasıyla donatılıyor. Ve elbette mendil üzerinde yine "RTE". Üzerinde "Türkiye Başbakanı" yazmıyor. Sadece, "RTE". Kişiye özel armağanı ifade etmek için olsa gerek.

Kısaca RTE, Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye Başbakanı.

Bazı yazarlar, belki biraz da umursamadıklarını belli etmek üzere, yazılarında Başbakan Erdoğan’ın adı geçiyorsa ondan "RTE" diye söz ediyorlar. Uzun zamandır süren bir tavır.

Bu tavır Turgut Özal’la başlıyor. Özal döneminde, "TÖ" diye yazmak, Turgut Özal’dan söz etmek anlamında. Yine, Özal’ı umursamayan bir ifade.

Hakaret içermediği sürece, herkes istediği gibi yazmakta özgür. Beni ilgilendirmiyor. Ama, ben bu üsluba katılmıyorum, o da benim kişisel tercihim. Ölçü olarak Batı basınını alıyorsak, orada böyle bir üslup yok.

Türkiye’de Tayyip Erdoğan dışında, başka liderleri de benzer üslup çerçevesinde yazmak mümkün. Örneğin, "DB". Ama, burada karışıklık çıkabilir. Çünkü, şu anda ön planda olan iki "DB" var. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli. En iyisi, Batı kuralları ve geleneklerimiz doğrultusunda düşüncelerine katılmasak bile, liderleri isimleriyle anmak ve yazmak.

RTE DAMGASI

Ne var ki, bu kuralı bozan doğrudan Recep Tayyip Erdoğan. Yazı, çiziyle değil. Verdiği armağanlarla. "RTE" rumuzunu ya da kısaltmasını doğrudan kendisi kullanıyor.

Recep Tayyip Erdoğan yabancı konuklarına, yakınlık duyduğu kişilere ya da birlikte çalıştığı kişilere zaman zaman, yerine göre ve belli nedenlerle armağan veriyor.

O armağanlarda da bol bol "RTE" damgası ya da rumuzunu kullanıyor.

Örneğin, kravat ve mendil. Tıpkı fotoğrafta görüldüğü gibi, "RTE" damgaları armağan kutusundan başlıyor. Türkiye Cumhuriyeti amblemli, kırmızı renkteki kutunun arkasında kocaman bir "RTE" damgası. "TSE" damgası gibi. Kutunun kenarında yine aynı "RTE" rumuzu, daha küçük.

TASARIMI ATIL KUTOĞLU’NDAN

Kapağı açın, yine kırmızı bir kurdele, "RTE" damgalı.

Pelür bir kağıt, kravatın sarılı olduğu ince kağıt. Baştan sona "RTE" damgalı. Kağıdı açın, kravat, arkasında "RTE".

Kravatla birlikte bir mendil. Mendil kutuda. Kırmızı kutunun üstünde "RTE". Şimdi o küçük kırmızı kutuyu açın, yine pelür kağıt, baştan sonra "RTE" damgasıyla donatılıyor.

Ve mendil. Ve elbette mendil üzerinde yine "RTE".

Tercih meselesi. Üzerinde "Türkiye Başbakanı" yazmıyor. Sadece, "RTE". Kişiden kişiye özel armağanı ifade etmek için olsa gerek.

Kutuya, kağıda, kravata ve mendile bakıyorum. Moda açısından, iyi bir dizayn. İpek kravat, ipek mendil. Bu dizayn Avusturya’da yaşayan Türk modacı Atıl Kutoğlu’na ait.

Bir başka soruşturma daha yapıyorum. Geçmişte, örneğin Süleyman Demirel ya da Turgut Özal, cumhurbaşkanı ya da başbakan olarak ya da Bülent Ecevit başbakan olarak armağan vermeleri gerektiğinde, verdikleri armağanlarda ne yapıyorlardı?

Onlar sadece imza atmakla yetiniyor. Tek bir imza. Her tarafı bol rumuzla döşenmiş bir armağan yok.

Ahmet Necdet Sezer mütevazı tutumuyla, burada zaten söz konusu bile değil.

Demek ki bu, Recep Tayyip Erdoğan’a özgü bir alışkanlık. Alışkanlık kişiden kişiye değiştiğine göre, Erdoğan’ın tercihi "RTE" rumuzu kullanmaktan geçiyor.

Gerçi, rumuz kravat ve mendilin arkasında. O kravat ve o mendil takıldığı ve taşındığı anda, belli ki, Recep Tayyip Erdoğan’dan geliyor. Ama, bunu takan biliyor, arkada olduğu için, dışardan belli değil.

Fiyakasını yapmak serbest. Kravatı takan kişi, "bak bu kimin armağanı" diyerek, kravatın arkasını her an çevirip, gösterebilir.

Rumuz "RTE".
Yazarın Tüm Yazıları