Örnek olayımız, Hürriyet okuru Tahir Bayol’un, 30 Ağustos’ta gazetemizde tam sayfa yayımlanan reklamı görmesiyle başladı. Bayol, reklamda yer alan Asus marka masaüstü bilgisayarı beğendi ve “doğum günü hediyesi” olarak kızına almaya karar verdi.
Ancak firmanın Kuşadası Mağazası’na giden Bayol, olumsuz bir yanıtla karşılaştı; mağaza yetkililerinin ne kampanyadan ne de gazetedeki reklamdan haberleri vardı! Hemen bir markete koşan Bayol’un eşi, yeni bir Hürriyet satın alıp döndü. Böylece mağaza çalışanları kampanyadan haberdar oldu! Fakat buna rağmen mağaza müdürü, bilgisayarı reklamdaki gibi 1069 TL’den vermeyi kabul etmedi. Sorumluluğu da Hürriyet’e attı:
“Kampanya bilgileri gazetede hatalı basılmış. Bilgisayarın fiyatı 1069 lira değil 1669 TL. İsterseniz bu fiyattan verebiliriz. Hatalı basımdan Hürriyet sorumlu, gazeteye de tekzip yazısı fakslandı.”
Okurumuz Bayol, o sırada tatilde olmasına rağmen işin peşini bırakmadı. Sorunu, Hürriyet Okur Temsilciliği’ne iletti: “Mağazada gördüğüm ilgisizlik duygusuna mı yanayım? Yoksa gazetemdeki ilanların hatalı olduğuna mı?” Bayol, hatanın kimde olduğunun incelenmesini ve tabii bilgisayarın reklamdaki fiyattan kendisine satılmasını istiyordu.
Doğrusu, Bayol’un sorunu anlatan uzun iletisini okuyunca şaşırdım. Hürriyet’in reklamda hata yapması pek mümkün değildi. Zira reklamlar hazır sayfa olarak gazeteye iletiliyordu; küçük ilanlarda ya da vefat ilanlarında olduğu gibi Reklam Servisi’nde dizgi de yapılmıyordu.
Reklam Servisi ile birlikte hatanın peşine düştük. Reklam Grup Başkan Yardımcısı Gönül Birkiye, ilgili firma ile yaptığı görüşmelerin sonucunda hatanın o firma adına reklamı hazırlayan reklam ajansından kaynaklandığını saptadı. Hürriyet, gönderilen metni basmıştı; dolayısıyla hatada bir sorumluluğu yoktu.
Bunun üzerine ilgili firma, sorumluluğu kabul etti ve Asus marka bilgisayarı ilan edilen fiyattan yani 1069 liradan okurumuza sattı. Ayrıca haksız yere Hürriyet’i suçlayan Kuşadası Mağazası yetkilisi de uyarıldı.
Böylece hem okurumuzun mağduriyeti önlenmiş, hem de Hürriyet’e karşı yapılan haksız bir suçlamanın izleri silinmiş oldu.
Bir kadın okurun magazine bakışı
KADIN okurlarımızdan Ayça Özbay, magazin haberlerinin kadına bakışının sorunlu olduğu kanısında. Magazin haberlerinde çoğunlukla cinsiyete dayalı ayrımcılık yapıldığını, bunun da “toplumdaki kadına karşı seksist düşünceleri pekiştirdiği”ni savunuyor. Özbay’ın magazin haberciliğine ilişkin mailini, yaklaşımını üzerinde durmaya değer bulduğum ve magazin haberciliği hakkında yeni tartışmalara kapı aralayacağına inandığım için özetleyerek sunuyorum:
“Gazetenizin özellikle magazin bölümünde karşılaştığım, kadın sanatçılara dair haberlerinizin gerçekten
haber değeri taşıyıp taşımadığından emin değilim. Ünlü kişilerin yaz tatili yaparken bikinileri ile çekilmiş fotoğraflarının, yıllardır gazetelerimizde “frikik” vb. başlıklarla sunulmasını anlamakta güçlük çekiyorum. Türkiye’nin güney sahillerinde ve hatta denize kıyısı olan hemen her ilçesinde normal karşılanan bir görüntünün Hürriyet gibi ciddi bir gazetede nasıl haber olarak nitelendirildiğinden emin değilim. Bir kadın olarak, gazetenizde yayınlanan bu tarz haberlerden oldukça rahatsızım.
Örneğin, Beren Saat’le ilgili yapılan son haberlerin yersiz olduğunu düşünüyorum. Bir kadın topluma ne kadar mal olursa olsun, kendi eğlencesini yaşarken çekilmiş görüntülerinin, ‘Beren’e Ne Oldu?’ başlığı ile yayınlanması bende olayda art niyet olduğunu düşündürüyor.
Verilen mesaj, bir kadının sokakta yürürken, arkadaşları ile eğlenirken vb. (kendine ait zamanlarda) yaptığı her hareketine dikkat etmesi gerektiği gibi algılanıyor. Eğer kadın hareketlerine dikkat etmezse, her türlü eleştiriye açık kabul ediliyor. Zaten toplumumuzda son dönemde büyük problemler yaratan bu gibi seksist (cinsiyete dayalı ayrımcılık) düşüncelerin bir de duyarsız yayınlarla pekiştirilmemesi gerek.
Benim kanım gazetelerin özellikle internet sitelerinde seksi bir tıklanma promosyonu olarak değerlendirdikleri. Örneklerle devam etmem gerekirse, gazetenizin Kelebek linkine tıkladım ve aşağıdaki başlıklarla karşılaştım: 1. Beren fena dağıtmış, 2. O sahneyi izlerken fena oldum, 3. O sahneler giyinikken çekilmez ki, 4. Dikkat virüs var, 5. Eski hayatım çok sıkıcıydı.
Bu haberlerin çoğu resimlerle verilen imajdan farklı içerikler taşıyan haberler. Benim merakım o zaman neden çıplaklığa başvurmak zorunda hissediliyor? Benim gözümdeki sorun, her haberde bu tarz fotoğraflar kullanılmasının gazetecilikte kolaya kaçmak olduğunu düşünmem. Bu davranış biçimi bir yayında sürekli hale geldiğinde yayının ciddiyetini yitireceği gerçeği.
Yıllardır gazetenizi takip ediyorum. Ve şunu üzülerek fark ediyorum. Her röportajda dizi ve film oyuncusu olan kadınlara ‘çıplaklık’ ve ‘eşlerinin buna tepkisi’ soruluyor. Hatta bu konuda o kadar takıntılıyız ki, gazetelerimiz yurtdışındaki aktörlere bile eşlerinin soyunması hakkındaki görüşlerini soruyor. Gazetenizin hâlâ bir arka sayfa güzeli mevcut. Bunları toplumda kadının yerini belirleyen unsurlara bir destek olarak nitelendirirken abartmadığımı sanıyorum.”
Okurdan kısa kısaSehap Önder: 27 Eylül Kelebek, sayfa 4. Dr. Osman Müftüoğlu’nun yazısının başlığı: Şekeri azaltın. Altta, dipte tatlı tarifi: Fındıklı lokum tatlısı!
Çetin Alpayçetin / Hamide Koyuncuoğlu: 24 Eylül tarihli Bursa ilavenizde Yıldız Kız Milli Voleybol Takımımızın oyuncularından Ece Hocaoğlu ile yapılan röportaja yer verilmiştir. Genç bir sporcuya gazetenizde yer ayırmanızı memnuniyetle karşılamakla birlikte bir yanlışlığı düzeltmek istiyorum: Ece Hocaoğlu milli takım düzeyinde MVP (en değerli oyuncu) ödülü kazanan ilk voleybolcu değildir. Daha önce Naz Aydemir, İtalya’da yapılan 2008 Genç Kızlar Avrupa Şampiyonası’nda bu ödülü kazanmıştır.
İlhan Demirer: Yazım hataları sık olmaya başladı. Size 26 Eylül 2011 tarihli gazeteden örnekler vereceğim. Bir yazıda “bir” yazılacağına “bin”, başka bir yazıda “onları” yerine “olan” yazılmış. Bir haberde “elde” yerine “nelde”, başka bir haberde “stoğu” yerine “stoku” yazılmış. Bir başlıkta “kampus” denmiş ama “kampüs” olmalı. Ayrıca spor sayfasındaki bir haberde Guti, o maçta kadroda olmamasına rağmen penaltıdan gol attırılmış.
Esma Kırdar: Gazetenizin 10 Eylül’deki Seyahat ekinde, “Seyahat Çantası” başlıklı bölümde bazı ürünlere ilişkin bilgi vardı. Bu bölüm haber mi reklam mı anlamakta zorluk çektim. Haber gibi yayınlanan yazıda, başlı başına ürünlerin adı verilerek reklamı yapılıyor. Seyahat için üretilen çok özel bir ürün tanıtımı belki yapılabilir. Ama seyahat çantasında hangi marka kuruyemişin bulunacağını gazeteden öğrenmemiz gerekmiyor sanırım.
Nuri Bulut: 26 Eylül’de birinci sayfada “Türkiye’nin sayıları” kutusunda “Aile içi şiddet gören kadınların eğitim durumu”na ilişkin istatistiklerde yanlışlık yapılmıştı. Üç oranı toplayınca yüzde 114 çıkıyordu.
Halil Yiğit: Spor sayfasında 1. ligde oynayan Konyaspor ve Tavşanlı Linyitspor maçını verilmemiş. Üstelik Tavşanlı gibi bir takımın Konyaspor’u 1-0 yenmesine rağmen haber olamaması üzücü.