Referandumun nafile havucu

SENDİKACILAR özel bir toplantıda Devlet Bakanı Ali Babacan’a soruyor:

Haberin Devamı

“Sizden önceki hükümetler memurlara grev ve toplu sözleşme hakkı tanıyan Avrupa Sosyal Şartı’na şerh koydu, madem AB sürecindeyiz, şimdi siz bu şerhi kaldıracak mısınız?”

Babacan kestirip atıyor:


“Hayır, kaldırmayacağız.”


Babacan
’ın dediği dün çıkıyor. İktidarın hazırladığı Anayasa değişiklik paketinde memurlara toplu sözleşme hakkı tanınıyor, ancak grev hakkı yine yok.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) memurlara grev hakkı tanınmadığı için, Türkiye’yi kara listeye alıyor. Çalışma hayatı açısından demokratik olmayan Uganda, Kenya, Nijerya gibi, dünyanın en geri ülkeleriyle birlikte yine kara listedeyiz. Değişiklik paketi Türkiye’yi yine o listede tutuyor.

HANİ LAZIM OLURSA

Haberin Devamı


Değişiklik taslağında memurlara toplu sözleşme hakkı tanınması, ilk anda ileri bir hamle gibi.


Oysa, yaptırımı yani grev hakkı yoksa, toplu sözleşme pek işe yaramıyor. Hatta, dolaylı olarak grevi yasaklıyor. Buna rağmen, iktidar bu değişikliği neden yapmak ihtiyacı hissediyor?


Muhtemelen, referandumda memurların ‘evet’ oylarını alabilmek için. Eğer, referanduma gidilirse, memurlara bir dilim havuç niteliğinde.


Ancak, dün konuştuğum memur örgütleri hiç memnun değil, üstelik tepkili.


Ayrıca, milyon kez dile getirilen bir kural var. O kural şimdi yine hiçe sayılıyor.


Hükümet memurlarla ilgili bir değişiklik yapıyor, bunu hiç bir memur kuruluşuna sormuyor.


MARJİNAL İYİLEŞTİRME


Değişikliğe genel olarak bakıldığında:


Marjinal iyileştirme, marjinal demokratikleşme ve fakat çekingen bir cesaretin izleri var.


Dünyanın her yerinde olduğu gibi, bu değişiklikle Meclise sanki daha fazla ağırlık tanınacak, diye düşünürken, Meclise biçilen rol ikinci planda kalıyor.


Temel bir değişiklik, parti kapatma zorlaştırılıyor, kapatılan partide milletvekilliği düşmüyor. Olumlu adım.


Anayasa Mahkemesi yapısının değişimi ile ilgili madde ise, yıllar önce Anayasa Mahkemesi’nin önerdiği değişikliğin neredeyse kelimesi kelimesine aynısı.

Asıl balyoz HSYK’nın yapısına iniyor. İktidar, HSYK’yı tam anlamıyla biçiyor. Paketin en güven vermeyen yönü burada ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı


12 Eylül Anayasasının değiştirilmesi için atılan adım elbette olumlu ve şart. Ancak, bu neden ilgili kurumlarla görüşerek, uzlaşarak yapılmıyor ve neden ‘ben yaptım oldu’ mantığında ısrar ediliyor, bunu anlamak imkansız.

 

Destek mestek yok, o kadar

 

İZMİR’in Tire ilçesi, Malatya, İstanbul’un Çekmeköy’ü ya da Adana, hiç fark etmiyor.


Burası Tire. Emniyet müdürlüğüne çağrılan yaklaşık doksan kişiye aynı sorular:


“Hükümete karşı mısınız? Gösteriye neden katıldınız?”


Evet karşılar, ne olmuş. Hayır, karşı değiller, ne olmuş. Gösteriye katılmışlar, ne olmuş, katılmamışlar, ne olmuş.


Çağrılma ve sorgu nedeni, Tekel işçilerini destekleyen gösteri yapmak.


Burası İstanbul Çekmeköy’de bir lise. Öğrenciler TEKEL işçisine destek veriyor, 24 öğrenci okuldan atılıyor. Tipik, 12 Eylül depolitizasyon tavrı.

Öğrenciler politika yapmasın, olayları uzaktan bel bel izlesin.

Haberin Devamı


İktidar Anayasa değişikliğinde 12 Eylül darbecilerine yargılama yolunu kapatan geçici 15. maddenin kaldırılmasını öngörüyor, ama 12 Eylül mantığı tüm haşmetiyle sürüyor.


Burası Adana. Yine Tekel işçilerine destek veren gösteriye katıldıkları için, elliden fazla kişiye para cezası kesiliyor. Gösteri eşittir kabahat olduğu için.


Burası Malatya. 25 Kasım’da ülke çapında bir günlük iş bırakma eylemine katıldıkları gerekçesiyle, 98 öğretmene uyarı ve kınama cezası veriliyor.


Demokratik hakkını kullandın mı, başına gelmeyen kalmıyor. 

Yazarın Tüm Yazıları