Güncelleme Tarihi:
Bir anlık gazla gittiğim spor salonuna büyük bir şevkle başladım. Bugüne dek irademe ve istikrarıma pek güvenen biri olmamama rağmen nedense içimdeki şevk ve azmi dizginleyemiyorum.
Mazoşist miyim acaba?Spora başladığım ilk bir hafta gömlek giyerken kollarımı bile açamıyordum acı çekmekten. Ama her canım acıdığında da, spor yapıyorum diye acıyor, kaslarım gelişiyor ki acıyor, acısın daha da acısın diyerek yine kendimi gaza getirerek gidiveriyorum spora.
Kendime söz verdim ve spor serüvenimi bir oyun haline getirdim...
Oyunumun kuralları şunlar;
Spor ve diyet yaptığımı kimseye söylemeyeceğim. (Bakalım ne zaman fark edilir derece zayıflamış olacağım)
İlk gün yapılan (omuz-kol-bel-kalça-baldır) ölçümlerimde nasıl değişiklik olmuş diye birinci ayın sonuna kadar hiç bakmayacağım. (Beni en çok heyecanlandıran kısım da bu)
Anladığım kadarıyla spor meselesi bu işin en kolay kısmı. Zor olan ise (bence) diyet. Beslenme düzenimin bir anda tepetaklak olması yalnızca beslenmeyi değil sosyal yaşantımı da tamamen değiştirdi. Gece geç vakte kadar dışarıda vakit geçirip ekmek arası bir şeyler yememek, tatlı gibi dünyanın en güzel şeyinden uzak kalmak , aç karınla uykuya dalmak için savaşmak, öğünler sırasında ekmeksiz doymadan sofradan kalkmak, bol bol su içerek kendimi kurbağa sanmak, yemem gereken yumurta akından nefret ediyor olmak beni bezdiren ve zorlayan ilk aklıma gelen etmenler.