Güncelleme Tarihi:
Tur Suresi mushaftaki sıralamada elli ikinci, iniş sırasına göre yetmiş altıncı sûredir. Secde sûresinden sonra, Mülk sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İlk âyetinde geçen ve genellikle Sînâ dağı olarak anlaşılmış olan “Tûr” kelimesi sûreye ad olmuştur. İşte, Diyanet verilerine göre Tûr Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu
TUR SURESİ ANLAMI
Yemin ifadeleriyle hesap gününün kaçınılmaz bir gerçek olduğuna vurgu yapılarak başlayan sûrede, inkârcıların âhiret hayatıyla yüz yüze gelince karşılaşacakları durum, ardından cennete lâyık görülecek takvâ ehlinin mükâfatları tasvir edilmekte; Resûl-i Ekrem’in gerçek peygamber olduğunu kanıtlayan delillere yer verilerek (Kur’an’ın benzerini kendilerinin de ortaya koyabilecekleri iddiasında bulunanlara bu hususta meydan okunmak ve onlara çarpıcı sorular yöneltilmek suretiyle) Resûlullah’a karşı ileri sürülen asılsız iddialar çürütülmektedir.
TUR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
1. | Vet tur |
2. | Ve kitabim mestur |
3. | Fi rakkım menşur |
4. | Vel beytil ma'mur |
5. | Ves sakfil merfu' |
6. | Vel bahril mescur |
7. | İnne azabe rabbike le vakı' |
8. | Ma lehu min dafi' |
9. | Yevme temurus semau mevra |
10. | Ve tesirul cibalu seyra |
11. | Fe veyluy yevmeizil lil mukezzibin |
12. | Ellezine hum fi havdıy yel'abun |
13. | Yevme yude'une ila nari cehenneme de'a |
14. | Hazihin narulleti kuntum biha tukezzibun |
15. | E fe sıhrun haza em entum la tubsırun |
16. | Islavha fasbiru ev la tasbiru sevaun aleykum innema tüczevne ma kuntum ta'melun |
17. | İnnel muttekıyne fi cennativ ve neıym |
18. | Fakihine bima atahum rabbuhum ve vekahum rabbuhum azabel cehıym |
19. | Kulu veşrabu heniem bima kuntam ta'melun |
20. | Muttekiine ala sururim masfufeh ve zevvecnahum bi hurin ıyn |
21. | Vellezine amenu vettebeathum zurriyyetuhum bi imanim elhakna bihim zurriyyetehum ve ma eletnahum min amelihim min şey' kullumriim bima kesebe rahin |
22. | Ve emdednahum bi fakihetiv ve lahmim mimma yeştehun |
23. | Yetenazeune fiha ke'sel la lağvun fiha ve la te'sim |
24. | Ve yetufu aleyhim ğılmanil lehum keennehum lu'luum meknun |
25. | Ve akbele ba'duhum ala ba'dıy yetesaelun |
26. | Kalu inna kunna kablu fi ehlina muşkikıyn |
27. | Fe mennellahu aleyna ve vekana azabes semum |
28. | İnna kunna min kablu ned'uh innehu huvel berrur rahıym |
29. | Fe zekkir fema ente bi nı'meti rabbike bi kahiniv ve la mecnun |
30. | Em yekulune şaırun neterabbesu bihi raybel menun |
31. | Kul terabbesu fe inni meakum minel muterabbisıyn |
32. | Em te'muruhum ahlamuhum bihaza em hum kavmun tağun |
33. | Em yekulune tekavveleh bel la yu'minun |
34. | Felye'tu bi hadisim mislihi in kanu sadikıyn |
35. | Em huliku min ğayri şey'in em humul halikun |
36. | Em halekus semavati vel ard bel la yukınun |
37. | Em ındehum hazainu rabbike em humul musaytırun |
38. | Em lehum sullemuy yestemiune fih felyeti mustemiuhum bi sultanim mubin |
39. | Em lehul benatu ve lekumul benun |
40. | Em tes'eluhum ecran fe hum mim mağramim muskalun |
41. | Em ındehumul ğaybu fe hum yektubun |
42. | Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun |
43. | Em lehum ilahun ğayrullah subhanellahi amma yuşrikun |
44. | Ve iy yerav kisfem mines semai sakıtay yekulu sehabum merkum |
45. | Fe zerhum hatta yulaku yevmehumullezi fihi yus'akun |
46. | Yevme la yuğni anhum keyduhum şey'ev ve la hum yunsarun |
47. | Ve inne fillezine zalemu azaben dune zalike ve lakinne ekserahum la ya'lemun |
48. | Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a'yunina ve sebbıh bi hamdi rabbike hıyne tekum |
49. | Ve minel leyli fesebbıhhu ve idbaran nucum |
TUR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞUNUN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
TUR SURESİ TEFSİRİ
Mekke döneminin ikinci yarısında nâzil olmuştur. Adını birinci âyette geçen tûr (dağ) kelimesinden alır. Ve’t-tûr sûresi diye de anılır. Kırk dokuz âyet olup fâsılası “ا، ر، ع، م، ن” harfleridir. İnsanda sorumluluk duygusu uyandırmak ve bu duyguyu güçlendirmek için âhiret hayatının tasvirini yapan ve ilâhî vahyin ortaya koyduğu gerçeklere karşı puta tapanların ileri sürdüğü iddiaları reddeden sûrenin muhtevası iki bölüm halinde ele alınabilir. Birinci bölümde Tûr’a (Sînâ dağı), ince deri üzerine yazılmış kitaba, Beytülma‘mûr’a, yükseltilmiş bir tavan görünümündeki semaya, kabarmış denize yemin edilir ve rabbin mukadder azabının mutlaka gelip çatacağı belirtilir. Ardından çıplak gözle bakıldığında yer-gök diye görünen ve içinde insanı barındıran tabiatın düzeninin bozulup kıyametin kopacağı günde ilâhî gerçekleri yalan sayanların çok zor durumda kalacağı ve itilip cehenneme atılacağı anlatılır. Daha sonra başta şirk ve inkâr olmak üzere kötülüklerden korunanların cennet nimetleri içinde kendileri gibi iman eden aile fertleriyle birlikte hayat sürecekleri ifade edilir. Cennettekilerin birbirleriyle görüşüp sohbet edecekleri ve dünyada daima Allah’ın huzurunda hesap verme endişesi taşıdıklarını söyleyecekleri bildirilir (âyet: 1-28).
İkinci bölümde Hz. Peygamber’in müşriklerle olan mücadelesi anlatılır; Resûlullah’a öğüt vermeye devam etmesi, muhataplarının kendisi için kâhin, mecnun, şair demelerinden etkilenmemesi bildirilir. Kendisine karşı direnenlerin selim yaratılışlarını bozmaya çalıştıkları, azgınlığı tercih ederek Kur’an’ı Muhammed’in uydurduğunu söyledikleri, onların hiçbir zaman böyle bir metin meydana getiremeyecekleri, kendilerinin, putlarının kâinatı yaratıp yönetme gücüne sahip olmadıkları, buna rağmen Allah’tan başka mâbudlar edindikleri ifade edilir. Bu hususlar soru edatıyla başlayan, secili ve etkileyici cümleler içinde yer alır (âyet: 35-43). Bölümün sonunda Resûl-i Ekrem’e hitap edilir ve müşrikleri felâkete mâruz kalıp kimseden yardım alamayacakları güne havale ederek kararmış kalpleriyle baş başa bırakması emredilir; bunların ebedî hayatta da azaba uğrayacakları belirtilir. Yine Resûlullah’a hitap edilerek rabbinin hükmüne rıza göstermesi, zira kendisinin ilâhî koruma altında bulunduğu bildirilir; gece ve gündüz Allah’ı tesbih ve hamd ile anması emredilir (âyet: 29-49).
Fert ve cemiyet hayatının düzeni bakımından çok önemli bir etken olan sorumluluk duygusu Kur’an’da özellikle Mekkî sûrelerde sık sık vurgulanır. Sorumlulukların yerine getirilmesi için kişiyi harekete geçirecek sebepler dünyada yetersiz kalabilir. Zira asıl sorgulama büyük hesap gününde gerçekleşecektir. Mekke döneminin ikinci yarısında, vicdanları büsbütün kararmamış insanların nazarında doğru ile yanlış artık birbirinden ayrılmış bulunuyordu. Buna rağmen Kureyş ileri gelenleri gerçeği kabul etmedikleri gibi inananların bir kısmını işkenceye mâruz bırakıyor, bir kısmını Habeşistan’a hicret etmeye mecbur ediyordu. Cenâb-ı Hakk’ın resulüne ve müslümanlara emri, Müddessir ve Müzzemmil başta olmak üzere birçok Mekkî sûrede sabretmeleri, Allah’ı yüceltmeleri, O’na övgü ve senâda bulunmalarıdır. Zira bu sayede Hakk’ın lutuf ve yardımına nâil olacaklardır.
Tûr sûresi, Resûlullah’a diğer peygamberlere gönderilen vahiylerden fazla olarak bir üstünlük nişanesi şeklinde verilen “mufassal” sûrelerdendir. Hz. Peygamber’in bu sûreyi bazı akşam namazlarında okuduğu rivayet edilmiştir. Cübeyr b. Mut‘im, henüz müslüman olmadan önce geldiği Medine’de Resûl-i Ekrem’in ağzından üstün edebî üslûba sahip bu sûreyi duyunca çok etkilendiğini anlatmıştır (Buhârî, “Tefsîr”, 52/1; Müslim, “Salât”, 174; İbn Hacer, I, 227; İbrâhim Ali, s. 319-320). Bazı kaynaklarda yer alan (Zemahşerî, V, 632; Beyzâvî, IV, 201), “Tûr sûresini okuyan kimsenin Allah tarafından azaptan kurtarılıp cennet nimetleriyle faydalandırılması gerçekleşmiş bir haktır” meâlindeki hadisin mevzû olduğu kabul edilmiştir (Zemahşerî, neşredenin notu, I, 684; Tarablusî, II, 722). Abdülhüseyin Dostgayb Ķıyâmet ve Ķurǿân: Tefsîr-i Sûre-i Şerîfe-i Ŧûr adıyla bir eser yayımlamıştır (Şîraz 1981).