Güncelleme Tarihi:
Âyetlerinin çoğu Mekke’de, bir kısmı ise Medine döneminde inmiştir. 78 âyettir. Hac ibadetinden bahsettiği için bu adı almıştır. Sûrede ayrıca kıyamet gününün dehşetinden, kıyamet günü yaşanacak sahnelerden, cihattan ve helâk edilmiş eski toplumlardan söz edilmektedir
Naziat Suresi Anlamı
Sûre, adını birinci âyetteki “en-Nâzi’ât”kelimesinden almıştır. Nâzi’ât burada, “ruhları çekip alan melekler” demektir.Sûrede başlıca, tevhit, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve hesap konuedilmektedir.
Naziat Suresi Konusu
Sûrede ağırlıklı olarak kıyamet halleri, hesap, ceza ve mükâfat konuları, Allah’ın birliği, peygamberlik ve öldükten sonra dirilme gibi inanç esasları ele alınmış; bu arada Hz. Mûsâ ve Firavun kıssasından bir kesite yer verilmiştir.
Naziat Suresi Türçe Okunuşu
1. | Vennazi'ati ğarken. |
2. | Vennaşitati neştan. |
3. | Vessabihati sebhan. |
4. | Fessabikati sebkan. |
5. | Felmudebbirati emren. |
6. | Yevme tercufurracifetu. |
7. | Tetbe'uherradifetu. |
8. | Kulubun yevmeizin vacifetun. |
9. | Ebsaruha haşi'atun. |
10. | Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti. |
11. | Eiza kunna 'ızamen nehıreten. |
12. | Kalu tilke izen kerretun hasiretun. |
13. | Feinnema hiye zecretun vahıdetun. |
14. | Feiza hum bissahireti. |
15. | Hel etake hadiysu musa. |
16. | İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven. |
17. | İzheb ila fir'avne innehu tağa. |
18. | Fekul hel leke ila en tezekka. |
19. | Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa. |
20. | Feerahul'ayetelkubra. |
21. | Fekezzebe ve 'asa. |
22. | Summe edbere yes'a. |
23. | Fehaşere fenada. |
24. | Fekale ene rabbukumul'a'la. |
25. | Feehazehullahu nekalel'ahıreti vel'ula. |
26. | İnne fiy zalike le'ubreten limen yahşa. |
27. | Eentum eşeddu halkan emissema'u benaha. |
28. | Refe'a semkeha fesevvaha. |
29. | Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha. |
30. | Vel'arda ba'de zalike dehaha. |
31. | Ahrece minha aeha ve mer'aha. |
32. | Velcibale ersaha. |
33. | Meta'an lekum ve lien'amikum. |
34. | Feiza caetittammetulkubra. |
35. | Yevme yetezekkerul'insanu ma se'a. |
36. | Ve burrizetilcehıymu limen yera. |
37. | Feemma men tağa. |
38. | Ve aserelhayateddunya. |
39. | Feinnelcahıyme hiyelme'va. |
40. | Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse 'anilheva. |
41. | Feinnelcennete hiyel me'va. |
42. | Yes'eluneke 'anissa'ati eyyane mursaha. |
43. | Fiyme ente min zikraha. |
44. | İla rabbike muntehaha. |
45. | İnnema ente munziru men yahşaha. |
46. | Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa 'aşiyyeten ev duhaha. |
Naziat Suresi Arapça Okunuşu
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara, ﴾1﴿ Andolsun (mü'minlerin ruhlarını) kolaylıkla alanlara, ﴾2﴿ Andolsun yüzüp yüzüp gidenlere, ﴾3﴿ Derken, öne geçenlere, ﴾4﴿ Nihayet işi çekip çevirenlere (ki, mutlaka tekrar diriltileceksiniz). ﴾5﴿ Büyük bir sarsıntının olacağı o günde o sarsıntıyı, peşinden gelen başka bir sarsıntı izleyecektir. ﴾6-7﴿ O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacaktır. ﴾8﴿ Onların gözleri (korku ile) inecektir. ﴾9﴿ Şöyle derler: "Biz gerçekten gerisingeriye eski halimize mi döndürüleceğiz?" ﴾10﴿ "Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?" ﴾11﴿ "Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür" dediler. ﴾12﴿ Halbuki o, bir haykırıştan (sûr'un üfürülmesinden) ibarettir. ﴾13﴿ Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler. ﴾14﴿(Ey Muhammed!) Mûsâ'nın haberi sana geldi mi? ﴾15﴿ Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti: ﴾16﴿ "Haydi Firavun'a git! Çünkü o azmıştır." ﴾17﴿ "Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin? ﴾18﴿ Seni Rabbine ileteyim de ona karşı derinden saygı duyup korkasın!" ﴾19﴿ Derken Mûsâ O'na en büyük mucizeyi gösterdi. ﴾20﴿ Fakat o, Mûsâ'yı yalanladı ve isyan etti. ﴾21﴿ Sonra sırt dönüp koşarak gitti. ﴾22﴿ Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi: ﴾23﴿ "Ben, sizin en yüce Rabbinizim!" dedi. ﴾24﴿ Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı. ﴾25﴿ Şüphesiz bunda Allah'tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır. ﴾26﴿ (Ey inkarcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur. ﴾27﴿ Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir. ﴾28﴿ O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı. ﴾29﴿ Ardından yeri düzenleyip döşedi. ﴾30﴿ Ondan suyunu ve merasını çıkardı. ﴾31﴿ Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. ﴾32﴿ Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı. ﴾33﴿ En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar. ﴾34-35﴿ Cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir. ﴾36﴿ Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır. ﴾37-39﴿ Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır. ﴾40-41﴿ Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. ﴾42﴿ Onu bilip söylemek nerede, sen nerede? ﴾43﴿ Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir. ﴾44﴿ Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın. ﴾45﴿ Kıyameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. ﴾46﴿
Naziat Suresi Tefsir (Kur'an Yolu)
Bütün insanlara hitap edilerek Allah şuurunun canlı tutulması, O’na saygısızlık etmekten sakınılması istenirken Allah’ın “yaratıcılık,yöneticilik, sahiplik ve terbiye edicilik” özelliklerine vurgu yapan rab ismi kullanılmıştır. Bu çağrının hemen ardından kıyamet ve âhiret gerçeği hatırlatılmış, bu gerçeğin iyi kavranması için de somut bir tasvire yer verilmiştir. Kıyamet sarsıntısının sıradan bir olay olmadığı ifade edildikten sonra herkesin o ana ait sahneleri gözünde canlandırmasına imkân verecek örneklere değinilmektedir: Emzikli kadınların çocuklarını emzirmeyi dahi akıllarından çıkaran bir dehşete kapılmaları, hamile kadınların düşük yapmalarına yol açan bir şok yaşamaları, insanların gerçekte sarhoş olmadıkları halde sarhoş gibi davranmaları veya görünmeleri. İlk iki örnekte “her” kaydının bulunması (“her emzikli kadın”, “her hamile kadın” denmiş olması), üçüncü örnekte de bütün insanları kapsar bir ifade kullanılmış bulunması, bu olayın sıra dışılığını açıkça ortaya koymaktadır. 2. âyetin son cümlesiyle, âhiretteki azabın bu yaşananlardan da çetin olacağı kastedilmiş olabilir. Bu mâna esas alınırsa meâli şöyle olur: “Fakat (bunun ardından gelecek olan) Allah’ın azabı çok zorlu olacaktır.” Kaynaklarda bu âyetlerin tefsiri sırasında, daha çok, belirtilen sarsıntının haşir sonrası kıyamet sahnelerinden mi yoksa dünyanın sonu geldiğinde kıyamet alâmeti olarak görülecek hallerden mi olduğu hususu üzerinde durulur. Âlimlerin çoğunluğu ikinci ihtimali daha güçlü bulmuşlardır (bk. Taberî, XVII, 109-115; Şevkânî, III, 490-491).
Evren Allah’ın kudretini gösteren delillerle dolu iken ve peygamberler de öldükten sonra dirilme gerçeğini anlatıp insanları açık bir biçimde uyarmışken, bazı insanların Allah’ın gücü ve âhiret hayatının varlığı hakkında tartışmaya girmeleri, üstelik hiçbir sağlam bilgiye sahip olmadıkları halde inkârcılıkta inat etmeleri tarihin her döneminde görülen bir durumdur. Bu âyetlerde, ilk iki âyetteki bildirim ve ikaza rağmen bazı kimselerin bu tutumlarından vazgeçmedikleri gerçeğinden hareketle bu beşerî zaafa ve sonuçlarına tekrar dikkat çekilmektedir. Esasen genel bir teşhis ve uyarı içermekle beraber 3. âyetin Nadr b. Hâris hakkında inmiş olduğu rivayet edilir (Taberî, XVII, 115). Kureyş’in amansız inkârcılarından olan bu şahıs, babasıyla Hîre’de tıp ve felsefe öğrenimi görmüştü (Taberî, XVII, 115, nâşirin notu).
3. âyetteki “her âsi şeytan” ifadesiyle, İblîs ve avenesinin yahut Kureyş’in ileri gelen inkârcılarının kastedildiği yorumları yapılmıştır (Râzî, XXIII, 5); âyetin üslûbundan, ikinci yorumun daha güçlü olduğu izlenimi edinilmektedir (Derveze, VII, 75). Buradaki “her” anlamına gelen küll kelimesinin –Kur’an’daki benzer ifadeler dikkate alındığında– çokluğu belirtmek için kullanıldığı anlaşılmaktadır (İbn Âşûr, XVII, 192-193). “Âsi” olarak tercüme ettiğimiz merîd kelimesine “had bilmez, zorba, inatçı, azgın, mütekebbir” gibi mânalar da verilebilir.
4. âyette şeytan ve onu dost edinecek kişiler hakkında kaçınılmaz sonuç ve hükmü belirtmek üzere lafzan “Onun hakkında şöyle yazıldı” mânasına gelen bir ifade kullanılmıştır. Bu sonuç şeytana uyanın doğru yolda kalamayacağı, dolayısıyla cehennem azabına sürükleneceğidir. Burada dikkat çeken bir husus da şudur: Şeytana insanları doğru yoldan saptırma fırsatı verilmekle beraber, ona uyanlar iradelerini bu yönde kullandıkları, ilâhî ikazları bir kenara bırakıp şeytanı dost edindikleri için sorumluluk kendilerine aittir (şeytan hakkında bilgi için bk. Fâtiha1/1 (eûzü); Bakara 2/34; Nisâ 4/117-121; Enfâl 8/48).
Yeterli bilgiye sahip olmadan, doğru bir kılavuza uymadan ve ilâhî bir kitabın ışığından yararlanmadan evrendeki küçücük sırların bile çözülmesi mümkün değilken, bütün bunlardan yoksun bazı kişilerin evrenin yaratıcısı olan Allah hakkında tartışmaya girişmelerinin ne kadar abes olduğuna dikkat çekilmektedir (9. âyette geçen ve “kılavuz” diye çevirdiğimiz hüdâ kelimesi “ikna edici bir açıklama ve kanıt” şeklinde de anlaşılmıştır, Taberî, XVII, 120). 9. âyette belirtildiği üzere bu gibi kimselerin amacı başkalarını Allah yolundan saptırmak olduğu için, inandığı bir şeyi ispatlama çabası içinde olmazlar ve kendilerine uymayanlara ön yargıyla baktıkları için ellerindeki imkânları kötüye kullanıp büyüklük taslamayı yeğlerler. Âyetin “büyüklük taslayarak” şeklinde çevrilen kısmına “uyarı ve öğütten yüz çevirerek” mânası da verilmiştir (Şevkânî, III, 495). Âyette ayrıca “Onun dünyadaki payı rüsvâ olmaktır” buyurularak böyle kimselerin bu bozguncu tutumları kınanırken, dünya hayatında elde edecekleri başarı ve ulaşacakları refah düzeyi ne olursa olsun, ahlâk yönünden düşük sayılmaya ve insanlığın ortak değerleri açısından reddedilmeye mahkûm olacaklarına işaret edilmektedir.
Naziat Suresi Tefsirinin Tamamı için Tıklayın
Naziat Suresi Ayet Sayısı
Naziat Suresi 46 ayettir.