Güncelleme Tarihi:
Müddessir Suresi Mushaftaki sıralamada yetmiş dördüncü, iniş sırasına göre dördüncü sûredir. Müzzemmil sûresinden sonra, Fâtiha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Müzzemmil sûresinden önce indiğini söyleyenler de vardır. Sûre adını, 1. âyette geçen ve “bürünüp sarınan” anlamına gelen müddessir kelimesinden almıştır. İşte, Müddessir Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu hakkında detaylı bilgiler
Müddessir Suresi adını ilk âyette yer alan müddessir (örtüsüne bürünen) kelimesinden alır. Mekke döneminin ilk yıllarında nâzil olmuştur. Elli altı âyet olup fâsılası ا، د، ر، ن، ة، هـ harfleridir. Sûrenin ilk âyetleri, çoğunluk tarafından kabul edildiğine göre Alak sûresinin ilk beş âyetinden sonra inmiştir. Bu âyetlerde Allah Teâlâ Hz. Peygamber’e, “Ey örtüsüne bürünen!” diye hitap ederek artık insanları uyarmak için harekete geçmesini, rabbinin büyüklüğünü tanımasını, elbisesini temiz tutmasını ve kötülüklerden sakınmasını emretmektedir. Bu âyetlerin nüzûl sebebiyle ilgili olarak Resûl-i Ekrem’in Mekke yollarının birinde yürürken bir ses duyduğu, fakat kimseyi görmediği, korkarak evine geldiği, bir köşeye çekilip, “Beni örtün” dediği, bunun üzerine ilk âyetlerin nâzil olduğu şeklindeki rivayetin yanı sıra (Mâtürîdî, vr. 842a; Kurtubî, XIX, 59-60) müşriklerin kendisine “sihirbaz” demelerinden dolayı Resûlullah’ın üzüldüğü, evine girip örtüsüne büründüğü görüşü de mevcuttur (Mâtürîdî, vr. 842a; Fahreddin er-Râzî, XXX, 190). İlk rivayetin sıhhatinde tereddüt gösteren Mâtürîdî’nin de belirttiği gibi Hz. Peygamber’e gelen vahyin, muhtevası anlaşılmayan bir sesten ibaret olması, ayrıca onun korkup bir örtüye bürünmesi yadırganan bir husustur. Bir önceki Müzzemmil sûresi de aynı mânadaki hitapla başlamaktadır. Bu iki sûrede yer alan “örtüsüne bürünen” nitelemesi Râzî’nin de kısmen işaret ettiği üzere mecazi mânada olmalıdır ve ilâhî hitabın asıl amacı muhtemelen, Hz. Muhammed’in nübüvvet ve risâlet görevinin gereği olarak artık tebliğ faaliyetine başlamasının istenmesidir. Kaynaklarda sebeb-i nüzûl diye gösterilen sihirbazlık ithamı ise muhtemel görünmemektedir. Çünkü müşriklerin bu iddiada bulunması için Kur’an metninden epeyce bir kısmın vahyedilmesi gerekir. Halbuki Müzzemmil ve Müddessir sûreleri ilk nâzil olan âyetlerden oluşmaktadır.
Hem nazmı hem mâna ve muhtevası açısından yüksek edebî değere sahip bulunan Müddessir sûresinin temel konusunun muhataplarına sorumluluk duygusu telkin etmekten ibaret olduğunu söylemek mümkündür. Yâsîn sûresinde de beyan edildiği gibi (36/6) ataları ilâhî bir tebliğle uyarılmayan Kur’an’ın ilk muhatapları güçlünün haklı olduğu düşüncesiyle hayatlarını sürdürmekte, toplumda kadınlara, köle, fakir ve kimsesiz zümrelere zalimce davranmakta sakınca görmemekteydi. Çünkü insanın yaptığı kötülüğün yanına kâr kalacağına, başka bir hayatın ve hesap gününün bulunmadığına inanıyorlardı. Müddessir sûresi, ilk ilâhî mesajlardan biri olarak dünyadaki davranışların karşılığının görüleceği ebedî hayatı vurgulu bir şekilde dile getirmektedir.
Sûrenin yedi emir içeren ilk yedi âyetinin muhatabı Resûlullah olup bunlarda yukarıda sıralananlar yanında insanlara yapacağı iyilikleri gözünde büyütüp başa kakmaması, davet ve tebliğ faaliyetlerinde karşılaşacağı güçlüklere rabbinin rızası için sabretmesi istenmektedir. Bu emir ve tavsiyeler Hz. Peygamber’in şahsında davet ve irşad görevi yapacak herkese yöneliktir. Âhiret sorumluluğu taşıması gereken her insanı hedef alan bundan sonraki âyetlerde kıyametin bir gün kopacağına temas edildikten sonra (âyet 8-10) yetenekli, güçlü, zengin, fakat gerçeğe karşı inatçı ve kibirli bir tip tasvir edilmekte, böylesinin cehennemin maddî ve ruhî tahribatı büyük olan bölümüne (sekar) atılacağı bildirilmektedir (âyet 11-30). Sözü edilen bu kişiyle Asr-ı saâdet döneminde Velîd b. Mugīre’nin kastedildiği belirtilmektedir (Taberî, XXIX, 99). Daha sonra nefsânî arzuların baskısından kurtulmak için en güçlü uhrevî müeyyide olan cehennemden söz edilmekte ve inançsız her insanın dünyada yaptıklarının cezasını orada çekeceği belirtilmektedir (âyet 31-38). Burada cehennem ehlinin dünyadaki kötü vasıfları şöyle haber verilmektedir: Alnı secdeye varmamak, fakirleri doyurmamak, gaflet içinde bulunanlardan ayrılmamak ve nihayet bunların etkisiyle büyük hesap gününün vukuuna inanmamak (âyet 39-47). Sûrenin son dokuz âyetinde ümit bağladıkları kişilerin ve putların bâtıl ehline âhirette hiçbir fayda sağlayamayacağı bildirildikten sonra böylelerinin bunca uyarılara rağmen öğüt kabul etmedikleri, âdeta her birine özel bir ilâhî mesajın gelmesini bekledikleri, ancak böyle bir şeyin mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Bazı kaynaklarda Müddessir sûresinin faziletiyle ilgili olarak yer alan, “Allah Müddessir sûresini okuyan kimseye Mekke’de Muhammed’i tasdik eden ve yalanlayan kimselerin her biri sayısınca on sevap verir” meâlindeki hadisin (meselâ bk. Zemahşerî, IV, 188; Beyzâvî, IV, 349) sahih olmadığı anlaşılmaktadır (Muhammed et-Trablusî, II, 725).
Müddessir sûresine dair yapılan çalışmalar arasında Abdülhamîd Mustafa İbrâhim’in Teǿemmülât belâġıyye fî sûreti’l-Müddeŝŝir (Kahire 1987) ve Halûk Nurbâki’nin Kur’ân’ın Matematik Sırları (İstanbul 1987, s. 7-49) isimli eserleriyle M. Cuypers’in “Structures rhétoriques de la sourate 74 (al-Muddaththir)” (Luqmân, XIII/2 [1997], s. 37-74) ve Uri Rubin’in, “The Shrouded Messenger on the Interpretation of al-Muzzammil and al-Muddaththir” (Jerusalem Studies in Arabic and Islam, XVI [1993], s. 96-107) başlıklı makaleleri zikredilebilir.
MÜDDESSİR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
1. | Ey örtünüp bürünen (Peygamber!) |
2. | Kalk da uyar. |
3. | Rabbini yücelt. |
4. | Nefsini arındır. |
5. | Şirkten uzak dur. |
6. | İyiliği, daha fazlasını bekleyerek (bir kazanç elde etmek için) yapma. |
7. | Rabbinin rızasına ermek için sabret. |
8, 9. | Sûr'a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür. |
10. | Kâfirler için hiç kolay değildir. |
11. | Beni, yarattığım kişiyle başbaşa bırak. |
12, 13. | Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim. |
14. | Kendisine alabildiğine imkanlar sağladım. |
15. | Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar. |
16. | Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçıdır. |
17. | Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. |
18. | Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. |
19. | Kahrolası nasıl da ölçtü biçti! |
20. | Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti! |
21. | Sonra (Kur'an hakkında) derin derin düşündü. |
22. | Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı. |
23, 24. | Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: "Bu ancak nakledilegelen bir sihirdir." |
25. | "Bu, ancak insan sözüdür." |
26. | Ben onu "Sekar"a (cehenneme) sokacağım. |
27. | Sekar'ın ne olduğunu sen ne bileceksin? |
28. | Geride bir şey koymaz, bırakmaz. |
29. | Derileri kavurur. |
30. | Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır. |
31. | Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır. |
32, 33, 34, 35, 36, 37. | Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. |
38. | Herkes kazandığına karşılık bir rehindir. |
39. | Ancak ahiret mutluluğuna eren kimseler başka. |
40, 41, 42. | Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: "Sizi Sekar'a (cehenneme) ne soktu?" |
43. | Onlar şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan değildik." |
44. | "Yoksula yedirmezdik." |
45. | "Bâtıla dalanlarla birlikte biz de dalardık." |
46. | "Ceza gününü de yalanlıyorduk." |
47. | "Nihayet ölüm bize gelip çattı." |
48. | Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. |
49. | Böyle iken onlara ne oluyor da, öğütten yüz çeviriyorlar? |
50, 51. | Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler. |
52. | Hatta onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor. |
53. | Hayır, hayır! Onlar ahiretten korkmuyorlar. |
54. | Hayır, düşündükleri gibi değil! Şüphesiz bu (Kur'an) bir uyarıdır. |
55. | Artık kim dilerse ondan öğüt alır. |
56. | Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır. |
MÜDDESSİR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
1. | Ya eyyuhelmuddessiru. |
2. | Kum feenzir. |
3. | Ve rabbeke fekebbir. |
4. | Ve siyabeke fetahhir. |
5. | Verrucze fehcur. |
6. | Ve la temnun testeksiru. |
7. | Ve lirabbike fasbir. |
8. | Feiza nukıre fiynnakuri. |
9. | Fezalike yevmeizin yevmun 'asiyrun. |
10. | 'Alelkafiriyne ğayru yesiyrin. |
11. | Zernuy ve men halaktu ve hıyden. |
12. | Ve ce'altu lehu malen memduden. |
13. | Ve beniyne şuhuden. |
14. | Ve mehhedtu lehu temhiyden. |
15. | Summe yatme'u en eziyde. |
16. | Kella innehu kane liayatina 'aniyden. |
17. | Seurhikuhu sa'uden. |
18. | İnnehu fekkere ve kaddere. |
19. | Fekutile keyfe kaddere. |
20. | Summe kutile keyfe kaddere. |
21. | Summe nezare. |
22. | Summe 'abese ve besere. |
23. | Summe edbere vestekbere. |
24. | Fekale in haza illa sıhrun yu'seru. |
25. | İn haza illa kavlulbeşeri. |
26. | Seusliyhi sekare. |
27. | Ve ma edrake ma sekaru. |
28. | La tubkıy ve la tezeru. |
29. | Levvahatun lilbeşeri. |
30. | 'Aleyha tis'ate 'aşere. |
31. | Ve ma ce'alna ashabennari illa melaiketen ve ma ce'alna 'ıddetehum illa fitneten lilleziyne keferu liyesteykınelleziyne utulkitabe ve yezdadelleziyne amenu iymanen ve la yertabelleziyne utulkitabe velmu'minune ve liyekulelleziyne fiy kulubihim meredun velkafirune maza eradallahu bihaza meselen kezalike yudillullahu men yeşa'u ve ma ya'lemu cunude rabbike illa huve ve ma hiye illa zikra lilbeşeri. |
32. | Kella velkameri. |
33. | Velleyli iz edbede. |
34. | Vessubhı iza esfere. |
35. | İnneha leıhdelkuberi. |
36. | Neziyren lilbeşeri. |
37. | Limen şae minkum en yetekaddeme ev yeteahhare. |
38. | Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun. |
39. | İlla ashabelyemiyni. |
40. | Fiy cennatin yetesaelune. |
41. | 'Anilmucrimiyne. |
42. | Ma selekekum fiy sekare. |
43. | Kalu lem neku minelmusalliyne. |
44. | Ve lem neku nut'ı mulmiskiyne. |
45. | Ve kunna nehudu me'alhaidıyne. |
46. | Ve kunna nukezzibu biyevmiddiyni. |
47. | Hatta etanelyekıynu. |
48. | Fema tenfe'uhum şefa'atuşşafi'ıyne. |
49. | Fema lehum 'anittezkireti mu'ridıyne. |
50. | Keennehum humurun mustenfiretun. |
51. | Ferret min kasveretin. |
52. | Bel yuriydu kullumriin minhum en yu'ta suhufen muneşşereten. |
53. | Kella bella yehafunel'ahırete. |
54. | Kella innehu tezkiretun. |
55. | Femen şae zekerehu. |
56. | Ve ma yezkurune illa en yeşaallahu huve ehluttakva ve ehlulmağfireti. |
SURENİN ARAPÇA OKUNUŞUNUN DEVAMINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
MÜDDESSİR SURESİ TEFSİRİ
Sûrede Hz. Peygamber’e, ilk vahyi aldığında yaşadığı heyecana rağmen dini tebliğ görevini yerine getirmesi, inkârcıları uyarması ve bu konuda karşılaşacağı sıkıntılara katlanması emredilmiştir. Kıyamet gününün sıkıntılarından söz edilmiş, Kur’an’a sihir ve beşer sözü diyerek onu reddeden müşriklerin yakıcı cehenneme sürüklenecekleri haber verilmiştir. Meleklerden ve kitap ehlinden, cehennemin görevlilerinden söz edilmiştir. Sûrede ayrıca inkârcıların cehenneme girmelerinin sebebi hakkında müminlerle aralarında geçen bir konuşmaya yer verilmiş ve inkârcıların haktan yüz çevirmelerinin sebepleri anlatılarak sûre sona ermiştir.