Mücadele Suresi Oku - Mücâdele Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Güncelleme Tarihi:

Mücadele Suresi Oku - Mücâdele Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2020 17:28

Mücadele Suresi Medine döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını ilk âyette sözü edilen olaydan almıştır. “Mücâdele”, münakaşa etmek, tartışmak demektir. Bir adamın “zıhâr” yaptığı karısı, Hz. Peygambere gelerek onu şikâyet etmiş ve Hz. Peygamberle de tartışmıştı. Sûrede başlıca, zıhar, zıhar keffareti gibi bazı dînî hükümler ile birtakım görgü kuralları ve mü’minlerin inanmayanlara karşı takınmaları gereken tavır konu edilmektedir. İşte, pek çok Müslümanın araştırdığı Mücâdele Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu

Haberin Devamı

Mücadele Suresi mushaftaki sıralamada elli sekizinci, iniş sırasına göre yüz beşinci sûredir. Münâfikûn sûresinden sonra, Hucurât sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Sadece 7. âyetinin Mekke’de indiğine dair bir rivayet vardır. Sûre adının “Mücâdele” veya “Mücâdile” şeklinde iki okunuşu vardır. Birincisi, “tartışma yapmak, çekişmek” demektir; ikincisi ise “tartışan kadın” mânasına gelir. Sûre bu adı ilk âyetinde geçen ve aynı kökten türetilmiş olan fiilden almıştır. İlk iki kelimesiyle “Kad Semia” sûresi diye de anılır. İşte, Mücâdele Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu

MÜCADELE SURESİ ANLAMI

Câhiliye döneminde kadın açısından büyük haksızlıklara yol açan bir boşama türü olan “zıhâr”ın yanlış bir telakkiye dayandığı ortaya konmakta; gizli görüşme ve topluluk içinde birkaç kişinin baş başa verip fısıltıyla konuşması, selâmlama, toplantılarda uyulması gereken nezaket kuralları ve Resûlullah’la özel görüşmelerin belirli âdâb çerçevesinde yürütülmesi konularında uyarılar yapılmakta; münafıkların bazı karakteristik özelliklerine değinilmekte, müminlerin –en yakınları bile olsalar– Allah ve resulüne düşmanlık edenlerle ilişkilerinde daha dikkatli davranmaları istenmektedir.

Haberin Devamı

MÜCADELE SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

1.Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
2.İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
3.Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
4.Kim (köle azat etme imkanı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ardarda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar Allah'a ve Resülüne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler için elem dolu bir azap vardır.
5.Allah'a ve Resülüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.
6.Allah'ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.
7.Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah her şeyi hakkıyla bilir.
8.Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah'ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, "Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!" diyorlar. Cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!2
9.Ey iman edenler! Siz başbaşa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının.
10.O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça, mü'minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler.
11.Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın" denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, "Kalkın", denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
12.Ey iman edenler! Peygamber ile başbaşa konuşacağınız zaman, başbaşa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, bilin ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
13.Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resülüne itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
14.Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler.
15.Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
16.Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın dininden alıkoydular. Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.
17.Onların malları da, evlatları da Allah'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
18.Allah'ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah'a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.
19.Şeytan onları hakimiyeti altına alıp kendilerine Allah'ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
20.Allah'a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar.
21.Allah, "Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
22.Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah'a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah'ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

MÜCADELE SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

1.Kad semi'allahu kavlelletiy tucadiluke fiy zevciha ve teştekiy ilellahi vallahu yesme'u tehavurekuma innallahe semiy'un basıyrun.
2.Elleziyne yuzahirune minkum min nisaihim ma hunne ummehatihim in ummehatuhum ilellaiy velednehum ve innehum leyekulune munkeren minelkavli ve zuren ve innallahe le'afuvvun ğafurun.
3.Velleziyne yuzahirune min nisaihim summe ye'udune lima kalu fetahriyru rekabetin min kabli en yetemassa zalikum tu'azune bihi vallahu bima ta'melune habiyrun.
4.Femen lem yecid fesıyamu şehreyni mutetabi'ayni min kabli en yetemassa femen lem yestetı' feıt'amu sittiyne miskiynen zalike litu'minu billahi ve resulihi ve tilke hududullahi ve lilkafiriyne 'azabun eliymun.
5.İnnelleziyne yuhaddunallahe ve resulehu kubitu kema kubitelleziyne min kablihim ve kad enzelna ayatin beyyinatin v uhumullahu cemiy'an feyunebbiuhum bima 'amilu ahsahullahu ve nesuhu e lilkafiriyne 'azabun muhiynun.
6.Yevme yeb'as vallahu 'ala kulli şey'in şehiydun.
7.Elem tere ennallahe ya'lemu ma fiyssemavati ve ma fiyl'ardı ma yekunu min necva selasetin illa huve rabi'uhum ve la hamsetin illa huve sadisuhum ve la edna min zalike ve la eksere illa huve me'ahum iyne ma kanu summe yunebbiuhum bima 'amilu yevmelkıyameti innallahe bikulli şey'in 'aliymun.
8.Elem tere ilelleziyne nuhu 'aninnecva summe ye'udune lima nuhu 'anhu ve yetenacevne bil'ismi vel'udvani ve ma'sıyetirresuli ve iza cauke hayyevke bima lem yuhayyike bilillahu ve yekulune fiy enfusihim lev la yu'azzibunallahu bima nekulu hasbuhum cehennemu yaslevneha febi;'selmasıyru.
9.Ya eyyuhelleziyne amenu iza tenaceytum fela tetenacev bil'ismi vel'udvani ve ma'sıyetirresuli ve tenacev bilbirri vettakva vettekullahelleziy ileyhi tuhşerune.
10.İnnemennecva mineşşeytani liyahzunelleziyne amenu ve leyse bidarrihim şey'en illa biiznillahi ve 'alellahi felyetevekkelilmu'minune.
11.Ya eyyuhelleziyne amenu iza kıyle lekum tefessehu fiylmecalisi fefsehu yefsehıllahu lekum ve iza kıylenşuzu fenşuzu yerfe'ıllahulleziyne amenu minkum velleziyne utul'ılme derecatin vallahu bima ta'melune habiyrun.'
12.Ya eyyuhelleziyne amenu iza naceytumurresule fekaddimu beyne yedey necvakum sadekaten zalike hayrun lekum ve atheru fein lem tecidu feinnallahe ğafurun rahıymun.
13.Eeşfaktum en tukaddimu beyne yedey necvakum sadekatin feiz lem tef'alu ve taballahu 'aleykum feekıymussalate ve atuzzekate ve etıy'allahe ve resulehu vallahu habiyrun bima ta'melune.
14.Elem tere ilelleziyne tevellev kavmen ğadıballahu 'aleyhim ma hum minkum ve la minhum ve yahlifune 'alelkezibi ve hum ya'lemune.
15.E'addallahu lehum 'azaben şediyden innehum sae ma lanu ya'melune.
16.İttehazu eymanehum cunneten fesaddu 'an sebiylillahi felehum 'azabun muhiynun.
17.Len tuğniye 'anhum emvaluhum ve la evladuhum minallahi şey'en ulaik ashabunnari hum fiyha halidune.
18.Yevme yeb'asuhumullahu cemiy'an feyahlifune lehu kema yahlifune lekum ve yahsebune ennehum 'ala şey'in ela innehum humulkazibune.
19.İstahvese 'aleyhimuşşeytanu feensahum zikrallahi ulaike hızbuşşeytani ela inne hızbeşşeytani humulhasirune.
20.İnnelleziyne yuhaddunallahe ve resulehu ulaike fiyl'ezelliyne.
21.Ketaballahu leağlibenne ene ve rusuliy innallahe kaviyyun 'aziyzun.
22.La tecidu kavmen yu'minune billahi velyevmil'ahıri yuvaddune men haddallahe ve resulehu ve lev kanu abaehum ev ebnaehum ev ıhvanehum ev 'aşiyretehum ulaike ketebe fiy kulubihimul'iymane ve eyyedehum biruhın minhu ve yudhıluhum cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha radıyallahu 'anhum ve radu 'anhu ulaike hızbullahi ela inne hızballahi humulmuflihune.

Mücadele Suresi Oku - Mücâdele Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

MÜCADELE SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

MÜCADELE SURESİ TEFSİRİ

Medine döneminde nâzil olmuştur. Yirmi iki âyettir. Mücâdele, Kad semia ve Zıhâr sûresi olarak da anılır. İlk âyetinde geçen “tücâdilüke” (seninle tartışan) ifadesinden maksat Evs b. Sâmit el-Ensârî’nin hanımı Havle bint Sa‘lebe’dir. Evs’in, Câhiliye geleneğine uyarak “zıhâr” diye anılan bir tür boşama ile Havle’yi boşaması ve artık kendisinin annesi gibi mahremi konumunda bulunduğunu söylemesi üzerine Havle, Resûl-i Ekrem’e gelerek boşanmak istemediğini söylemiş ve kendisiyle tartışmaya girmiştir. Bu olay sebebiyle nâzil olan sûrenin adı sözü edilen hanıma işaretle “Mücâdile”, Resûlullah’la yaptığı tartışma dolayısıyla “Mücâdele” diye belirlenmiştir. Sûrenin fâsılası د، ر، ز، م، ن harfleridir.

Sûrenin muhtevasını zıhâr, yahudiler ve münafıklarla ilgili âyetler olmak üzere üç bölümde incelemek mümkündür. Birinci bölümde Câhiliye döneminin âdeti olan zıhâr adlı boşamanın iptal edildiği, bu tarzda boşama ifadesi kullanan kocanın kefâretle mükellef tutulduğu ifade edilir (âyet 1-4; ayrıca bk. ZIHÂR). İkinci bölümde, Allah’a ve resulüne muhalefet edip meşrû sınırları aşanların onur kırıcı yenilgiye mâruz kalacakları, işledikleri ve yapıp da unuttukları kötü fiillerin cezasının gizliyi ve âşikâreyi bilen Allah tarafından verileceği bildirilmiş (âyet 5-7), ardından onların müslümanları endişeye sevketmek amacıyla gizli istişarelerde bulunmaları ve Hz. Peygamber’i övgü görünümlü yergi ifadeleriyle selâmlamaları eleştirilmiş, bu arada müslümanların da dikkatli olmaları istenmiş ve cami âdâbıyla Resûlullah’la özel konuşma âdâbı hakkında tavsiyelerde bulunulmuştur (âyet 8-13). Sûrenin üçüncü bölümü mümin göründükleri halde yahudileri dost edinen münafıklar hakkındadır. Ne müslüman ne de yahudi olan bu tipler yalan yere yemin etmek ve bunu kalkan olarak kullanmak suretiyle insanları Allah yolundan saptırmaya çalışırlar. “Şeytanın fırkası” diye nitelendirilen münafıkların da kâfirler ve yahudiler gibi onur kırıcı âkıbete mâruz kalacakları ifade edilir. Bu bölümde hak-bâtıl mücadelesinde Allah’ın ve peygamberinin mutlaka galip geleceği hususunun O’nun tarafından tayin edildiği belirtildikten sonra (âyet 21) son âyette Allah’a ve âhiret gününe iman edenlerin babaları, oğulları, kardeşleri ve akrabaları dahi olsa Allah’a ve resulüne düşmanlık besleyenleri asla sevemeyeceği, Allah’ın kalplerine imanı nakşettiği bu müminlerin Allah’tan yana oldukları, Allah’ın onlardan, onların da Allah’tan hoşnut bulundukları ifade edilmiştir.

Medine döneminin son yıllarında nâzil olduğu anlaşılan Mücâdile sûresinden müslüman toplumun yaşadığı bazı problemleri tesbit etmek mümkündür. Zira Medine civarında anlaşmalı vatandaş statüsünde bulunan yahudi kabileleri hem Mekke müşrikleriyle hem de Medine’deki münafıklarla gizli ilişkiler içinde bulunuyor, Resûlullah’a ve ashabına karşı psikolojik mücadele yürütüyordu. Sûre bu tür bozguncu faaliyetleri ifşa etmek suretiyle müslümanları bilgilendirmekte ve uyarmaktadır. Sûrenin 21. âyeti samimi müminlere büyük bir müjde vermekte, 22. âyeti ise fertlerin ve kitlelerin Allah nezdinde makbul olacak iman derecesinin tesbiti için şaşmaz bir ölçü belirlemektedir.

Sûrenin faziletiyle ilgili olarak bazı kaynaklarda yer alan, “Mücâdile sûresini okuyan kimse kıyamet gününde Allah’ın taraftarları arasında kaydedilir” meâlindeki hadisin (meselâ bk. Zemahşerî, IV, 79) sahih olmadığı anlaşılmaktadır (Muhammed et-Trablusî, II, 723). Mücâdile sûresi hakkında yapılan çalışmalar arasında Abdülmün‘im en-Nimr’in el-Ķurǿân ve’l-ĥayât: fî tefsîri sûreti’l-Mücâdile’si (Kahire 1407/1987) ve Fülve bint Nâsır’ın Sûretü’l-Mücâdile: Dirâse mevżûǾiyye taĥlîliyye’si (1409/1989, yüksek lisans tezi, Külliyyetü’t-terbiyye li’l-benât [Riyad]) sayılabilir.

Haberin Devamı

MÜCADELE SURESİNİN TEFSİRİ İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

BAKMADAN GEÇME!