Güncelleme Tarihi:
İsra Suresi kasas sûresinden sonra, Yûnus sûresinden önce Mekke döneminde inmiştir. 26, 32-33, 60, 73-74, 80, 107-111. âyetlerle diğer bazılarının Medine’de indiği yolunda değişik rivayetler varsa da, büyük ihtimalle tamamı Mekke’de nâzil olmuştur. İbn Âşûr, bu rivayetlerin, söz konusu âyetlerin içerdiği hükümlerin Medine dönemindekilerin muhtevasını hatırlatmasından ileri gelmiş olabileceğini, fakat bunun sağlam bir gerekçe olmadığını ifade eder (XV, 6)
Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.
İsra Suresi Konusu
İsrâ olayı, İsrâiloğulları’nın kötülükleri sebebiyle uğradıkları iki büyük işgal ve yıkım, önemli bir kısmı Kur’ân-ı Kerîm’den önceki ilâhî kitaplarda da bulunan temel dinî ve ahlâkî buyruklar, yeniden dirilmenin mümkün olduğu ve âhiret sorumluluğu, Allah’ın kuşatıcı ilmi, ilk insanın yaratılışı, İblîs’in isyanı, insanın seçkin bir varlık oluşu, ibadet ve namaz, Kur’an’ın önemi, müşriklerin inatçılığı, müminlerin itaatkârlığı sûrenin başlıca konularıdır.Fazileti İbn Hanbel, Tirmizî ve Nesâî gibi muhaddislerin aktardığı bir rivayete göre Hz. Âişe Peygamber efendimizin, genellikle geceleri Benî İsrâil (İsrâ) ve Zümer sûrelerini okuduğunu bildirmiştir (Şevkânî, III, 233).
İsra Suresi Türkçe Okunuşu
1. | Sübhanellezı esra bi abdihı leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezı barakna havlehu li nüriyehu min ayatina innehu hüves semıul besıyr |
2. | Ve ateyna musel kitabe ve cealnahü hüdel li beni israiyle ella tettehızu min dunı vekıla |
3. | Zürriyyete men hamelna mea nuh innehu kane abden şekura |
4. | Ve kadayna ila benı israiyle fil kitabi le tüfsidünne fil erdı merrateyni ve le ta'lünne ulüvven kebıra |
5. | Fe iza cae va'dü ulahüme beasna aleyküm ıbadel lena ülı be'sin şedıdin fe casu hılaled diyar ve kane va'dem mef'ula |
6. | Sümme radedna lekümül kerrate aleyhim ve emdednaküm bi emvaliv ve benıne ve cealnaküm eksera nefıra |
7. | İn ahsentüm ahsentüm li enfüsiküm ve in ese'tüm feleha fe iz cae va'dül ahırati li yesuu vücuheküm ve li yedhulül mescide kema dehaluhü evvele merrativ ve liyütebbiru ma alev tetbıra |
8. | Asa rabbüküm ey yerhameküm ve in udtüm udna ve cealna cehenneme lil kafirıne hasıyra |
9. | İnne hazel kur'ane yehdı lilletı hiye akvemü ve yübeşşirul mü'minınellezıne ya'melunes salihati enne lehüm ecran kebıra |
10. | Ve ennellezıne la yü'minune bil ahırati a'tedna lehüm azaben elıma |
11. | Ve yed'ul insanü biş şerri düaehu bil hayr ve kanel insanü acula |
12. | Ve cealnel leyle ven nehara ayeteyni fe mehavna ayetel leyli ve cealna ayeten nehari mübsıratel li tebteğu fadlem mir rabbiküm ve li ta'lemu adedes sinıne vel hısab ve külle şey'in fassalnahü tefsıyla |
13. | Ve külle insanin elzemnahü tairahu fı unukıh ve nuhricü lehu yevmel kıyameti kitabey yelkahü menşura |
14. | İkra' kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba |
15. | Menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve la teziru vaziratüv vizra uhra ve ma künna müazzibıne hatt neb'ase rasula |
16. | Ve iza eradna en nühlike karyeten emarna mütrafıha fe fesku fıha fe hakka aleyhel kavlü fe demmernaha tedmıra |
17. | Ve kem ehlena minel kuruni mim ba'di nuh ve kefa bi rabbike bi zünubi ıbadihı habıram besıyra |
18. | Men kane yürıdül acilete accelna lehu fiha ma neşaü li men nürıdü sümme cealna lehu cehennem yaslaha mezmumem medhura |
19. | Ve men eradel ahırate ve sea leha sa'yeha ve hüve mü'minün fe ülaike kane sa'yühüm meşkura |
20. | Küllen nümiddü haülai ve haülai min atai rabbik ve ma kane ataü rabbike mahzura |
21. | Ünzur keyfe faddalna ba'dahüm ala ba'd ve lel ahıratü ekberu deracativ ve ekberu tefdıyla |
22. | La tec'al meallahi ilahen ahara fe tak'ude mezmumem mahzula |
23. | Ve kada rabbüke elle ta'büdu illa iyyahü ve bil valedeyni ıhsana imma yeblüğanne ındekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerıma |
24. | Vahfıd lehüma cenahaz zülli miner rahmeti ve kur rabbirhamhüma kema rabbeyanı sağıyra |
25. | Rabbüküm a'lemü bima fı nüfusiküm in tekunu salihıyne fe innehu kane lil evvabıne ğafura |
26. | Ve ati zel kurba hakkahu vel miskıne vebnes sebıli ve la tübezzir tebzıra |
27. | İnnel mübezzirıne kanu ıhvaneş şeyatıyn ve kaneş şeytanü li rabbihı kefura |
28. | Ve imma tu'ridanne anhümübtiğae rahmetim mir rabbike tercuha fe kul lehüm kavlem meysura |
29. | Ve la tec'al yedek mağluleten ila unukike ve la tebsutha küllel beştı fe tak'ude melumem mahsura |
30. | İnne rabbeke yebsütur riska li mey yeşaü ve yakdir innehu kane bi ıbadihı habıram besıyra |
31. | Ve la taktülu evladeküm haşyete imlak nahnü nerzükuhüm ve iyyaküm inne katlehüm kane hit'en kebıra |
32. | Ve la takrabüz zina innehu kane fahışeh ve sae sebıla |
33. | Ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihı sültanen fe la yüsrif fil katl innehu kane mensura |
34. | Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiye ahsenü hatta yeblüğa eşüddehu ve evfu bil ahd innel ahde kane mes'ula |
35. | Ve evfül keyle iza kiltüm vesinu bil kıstasil müstekıym zalike hayruv ve hasenü te'vıla |
36. | Ve la takfü ma leyse leke bihı ılm innes sem'a vel besara vel füade küllü ülaike kane anhü mes'ula |
37. | Ve la temşi fil erdı merah inneka len tahrikal erda ve len teblüğal cibale tula |
38. | Küllü zalike kane seyyiühu ınde rabbike mekruha |
39. | Zalike mimma evha ileyke rabbüke minel hıkmeh ve la tec'al meallahi ilahen ahara fe tülka fı cehenneme melumem medhura |
40. | E fe asfaküm rabbüküm bil benıne vettehaze minel melaiketi inasa innekü le tekulune kavlen azıyma |
41. | Ve le kad sarrafna fı hazel kur'ani li yezzekkeru ve ma yezıdühüm illa nüfura |
42. | Kul lev kane meahu alihetün kema yekulune izel lebteğav ila zil arşi sebıla |
43. | Sübhanehu ve teala amma yekulune ulüvven kebıra |
44. | Tüsebbihu lehüs semavatüs seb'u vel erdu ve men fıhinn ve im min şey'in illa yüsebbihu bi hamdihı ve lakil la tefkahune tesbıhahüm innehu kane halimen ğafura |
45. | Ve iza kara'tel kur'ane cealna beyneke ve beynellezıne la yü'minune bil ahırati hıcabem mestura |
46. | Ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kur'ani vahdehu vellev ala edbarihim nüfura |
47. | Nahnü a'lemü bima yestemiune bihı iz yestemiune ileyke ve iz hüm necva iz yekulüz zalimune in tetteiune illa racülem meshura |
48. | Ünzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fela yestetfy'une sebıla |
49. | Ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten en inna le meb'usune halkan cedıda |
50. | Kul kunu hıcareten ev hadıda |
51. | Ev halkam mimma yekbüru fı suduriküm fe seyekulune mey yüıydüna kulillezı fetaraküm evvele merrah feseyünğıdune ileyke ruusehüm ve yekulune meta hu kul asa ey yekune karıba |
52. | Yevme yed'uküm fe testecıbune bi hamdihı ve tezunnune il lebistüm illa kalila |
53. | Ve kul li ıbadı yekulülletı hiye ahsen inneş şeytane yenzeğu beynehüm inneş şeytane kane lil insani adüvvem mübına |
54. | Rabbüküm a'lemü bilküm iy yeşe' yerhamküm ev iy yeşe' yüazzibküm ve ma erselnake aleyhim vekıla |
55. | Ve rabbüke a'lemü bi men fis semavati vel ard ve le kad faddalna ba'dan nebiyyıne ala ba'dıv ve ateyna davude zebura |
56. | Kulid'ullezıne zeamtaüm min dunihı fe la yemlikune keşfed durri anküm ve la tahvıla |
57. | Ülaikellezıne yed'une yebteğune illa rabbihimül vesılete eyyühüm akrabü ve yercune rahmetehu ve yehafune azabeh inne azabe rabbike kane mahzura |
58. | Ve im min karyetin illa nahnü mühlikuha kable yevmil kıyameti ev müazzibuha azaben şedıda kane zalike fil kitabi mestura |
59. | Ve ma meneana en nürsile bil ayati illa en kezzebe bihel evvelun ve ateyna semuden nakate mübsıraten fe zalemu biha ve ma nürsilü bil ayati illa tahvıfa |
60. | Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru'yelletı eraynake illa fitnetel linnasi veş şeceratel mel'unete fil kur'an ve nühavvifühüm fe ma yezıdühüm illa tuğyanen kebıra |
61. | Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs kale e escüdü li men halakte tıyna |
62. | Kale e raeyteke hazellezı kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kıyameti le ahtenikenne zürriyyetehu illa kalıla |
63. | Kalezheb fe men tebiake minhüm fe inne cehenneme ceazüküm cezaem mevfura |
64. | Vestefziz menisteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veıdhüm ve ma yeıdühümüş şeytanü illa ğurura |
65. | İnne ıbadı leyse leke aleyhim sültan ve kefa bi rabbike vekıla |
66. | Rabbükümüllezı yüzcı lekümül fülke fil bahri li tebteğu min fadlih innehu kane bi küm rahıyma |
67. | Ve iza messekümüd durru fil bahri dalle men ted'une illa iyyah felemma neccaküm ilel berri a'radtüm ve kanel insanü kefura |
68. | E fe emintüm ey yahsife biküm canibel berri ev yürsile aleyküm hasıben sümme la tecidu leküm vekıla |
69. | Em emintüm ey yüıydekim fıhi taraten uhra fe yürsile aleyküm kasıfem miner rıhı fe yuğrikaküm bima kefartüm sümme la tecidu leküm aleyna bihı tebıa |
70. | Ve le kad kerramna benı ademe ve hamelnahüm fil berri vel bahri ve razaknahüm minet tayyibati ve faddalnahüm ala kesırim mimmen halakna tefdıyla |
71. | Yevme ned'u külle ünasim bi imamihim fe men utiye kitabehu bi yemınihı fe ülaike yakraune kitabehüm ve la yuzlemune fetıla |
72. | Ve men kane fı hazihı a'ma fe hüve fil ahırati a'ma ve edallü sebıla |
73. | Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izel lettehazuke halıla |
74. | Ve lev la en sebbetnake le kad kidte terkenü ileyhim şey'en kalıla |
75. | İzel le ezaknake dı'fel hayati ve dı'fel memati sümme la tecidü leke aleyna nesıyra |
76. | Ve in kadu leyestefizzuneke minel erdı li yuhricuke minha ve izel la yelbesune hılafeke illa kalıla |
77. | Sünnete men kad erselna kableke mir rusülina ve la tecidü li sünnetina tahvıla |
78. | Ekımes salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda |
79. | Ve minel leyli fe tehecced bihı nafiletel leke asa ey yeb'aseke rabbüke mekamem mahmuda |
80. | Ve kur rabbi edhılnı müdhale sıdkıv ve ahricnı muhrace sıdkıv vec'al lı mil ledünke sültanen nesıyra |
81. | Ve kul cael hakku ve zehekal batıl innel batıle kane zehuka |
82. | Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü'minıne ve la yezıdüz zalimıne illa hasara |
83. | Ve iza en'amna alel insani a'rada ve nea bi canibih ve iza messehüş şerru kane yeusa |
84. | Kul küllüy ya'melü ala şakiletih fe rabbüküm a'lemü bi men hüve ehda sebıla |
85. | Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbı ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla |
86. | Ve lein şi'na le nezhebenne billezı evhayna ileyke sümme la tecidü leke bihı aleyna vekıla |
87. | İlla rahmetem mir rabbik inne fadlehu kane aleyke kebıra |
88. | Kul leinictemeatil insü vel cinnü ala ey ye'tu bi misli hazel kur'ani la ye'tune bi mislihı ve lev kane ba'duhüm li ba'dın zahıra |
89. | Ve le kad sarrafna lin nasi fı hazel kur'ani min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura |
90. | Ve kalu len nü'mine leke hatta tef cüra lena minel erdı yembua |
91. | Ev tekune leke cennetüm min nehıyliv ve ınebin fe tüfecciral enhara hılaleha tefcıra |
92. | Ev tüskıtas semae kema zeamte aleyna kisefen ev te'tiye billahi vel melaiketi kabıla |
93. | Ev yekune leke beytüm min zuhrufin ev terka fis sema' min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura ve len nü'mine li rukıyyike hatta tünezzile aleyna kitaben nakraüh kul sübhane rabbı hel küntü illa beşerar rasula |
94. | Ve ma menean nase ey yü'minu iz caehümül hüda illa en kalu e beasellahü beşerar rasula |
95. | Kul lev kane fil erdı melaiketüy yemşune mutmeinnıne le nezzelna aleyhim mines semai meleker rasula |
96. | Kul kefa billahi şehıdem beynı ve beyneküm innehu kane bi ıbadihı habıram besıyra |
97. | Ve mey yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehüm evliyae min dunih ve nahşüruhüm yevmel kıyameti ala vücuhihim umyev ve bükmev ve summa me'vahüm cehennem küllema habet zidnahüm seıyra |
98. | Zalike cezaühüm bi ennehüm keferu bi ayatina ve kalu e iza künna ızamev ve rufaten e inna le meb'usune halkan cedıda |
99. | E ve lem yerav ennellahellezı halekas semavati vel erda kadirun ala ey yahlüka mislehüm ve ceale lehüm ecelel la raybe fıh fe ebez zalimune illa küfura |
100. | Kul lev entüm temlikune hazine rahmeti rabbı izel le emsektüm heşyetel infak ve kanel insanü katura |
101. | Ve le kad ateyna musa tis'a ayatim beyyinatin fes'el benı israıle iz caehüm fe kale lehu fir'avnü innı le ezunnüke ya musa meshura |
102. | Kale le kad alimte ma enzele haülai illa rabbüs semavati vel erdı besair ve innı le ezunnüke ya fir'avnü mesbura |
103. | Fe erade ey yestefizzehüm minel erdı fe ağraknahü ve mem meahu cemıa |
104. | Ve kulna mim ba'dihı li benı israiyleskünül erda fe iza cae va'dül ahırati ci'na biküm lefıfa |
105. | Ve bil hakkı enzelnahü ve ibl hakkı nezel ve ma erselnake illa mübeşşirav ve nezıra |
106. | Ve kur'anen feraknahü li takraehu alen nasi ala müksiv ve nezzelnahü tenzıla |
107. | Kul aminu bihı ev la tü'minu innellezıne utül ılem min kablihı iza yütla aleyhim yehırrune lil ezkani sücceda |
108. | Ve yekulune sübhane rabbina in kane va'dü rabbina le mef'ula |
109. | Ve yehırrune lil ezkani yebkune ve yezıdühüm huşua |
110. | Kulid'ullahe evid'ur rahman eyyem ma ted'u fe lehül esmaül husna ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebıla |
111. | Ve kulil hamdü lillahillezı lem yettehız veledev ve lem yekül lehu şerıkün fil mülki ve lem yekül lehu veliyyüm minez zülli ve kebbirhü tekbıra |
İsra Arapça Okunuşu
İsra Türkçe Okunuşu
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ﴾1﴿ Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik ve onu, "Benden başkasını vekil edinmeyin" diyerek, İsrailoğullarına bir rehber yaptık. ﴾2﴿ Ey kendilerini Nûh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin çocukları! Gerçek şu ki, o çok şükreden bir kuldu. ﴾3﴿ Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta) İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz" diye hükmettik. ﴾4﴿ Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va'd idi. ﴾5﴿ Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. ﴾6﴿ İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) ﴾7﴿
Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir zindan yapmışızdır. ﴾8﴿ Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler. ﴾9-10﴿ İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir. ﴾11﴿ Biz geceyi ve gündüzü (kudretimizi gösteren) iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık. ﴾12﴿ Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. ﴾13﴿ "Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter" denilecektir. ﴾14﴿ Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz. ﴾15﴿ Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz. ﴾16﴿ Nûh'tan sonra da nice nesilleri helak ettik. Kullarının günahlarını hakkıyla bilici ve görücü olarak Rabbin yeter. ﴾17﴿
İSRA TÜRKÇE VE ARAPÇA OKUNUŞU TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
İsra Suresi Tefsiri
Hz. Peygamber’in Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürülmesi şeklinde gerçekleşen olağan üstü olay İslâmî kaynaklarda, metindeki ilgili fiilin masdarı olan ve “geceleyin yürüme, gece yolculuğu” anlamına gelen isrâ kelimesiyle anılır. Bu yolculuğun, hadislerde anlatılan “göklere yükseltilme” safhasının da dahil olduğutamamı ise “yükselme, yukarı tırmanma” anlamındaki urûc kökünden türetilmiş olan ve “yükselme vasıtası, aleti” mânasına gelen mi‘râc kelimesiyle ifade edilir.
Hz. Muhammed’in peygamber olmasıyla birlikte putperestlerin müslümanlar üzerinde kurduğu baskılar, muhtemelen risâletin 6. yılından itibaren Peygamber ailesiyle az sayıdaki müslümanlara karşı ekonomik ve sosyal bir boykota dönüştü. Üç yıl süren ve büyük acılara sebep olan bu boykotun ardından Resûlullah, kısa aralıklarla eşi Hz. Hatice ile amcası ve hâmisi Ebû Tâlib’i kaybetti. Dolayısıyla bu yıla hüzün yılı denildi. Bu acılı olayların ardından Allah Teâlâ, bir bakıma resulünü, sabır ve tahammülü dolayısıyla hem teselli etmek hem de ödüllendirmek istedi ve bunun için genellikle mi‘rac diye anılan büyük mûcizevî olayı gerçekleştirdi.
İsrâ sûresinin 1. âyeti ile Necm sûresinin ilk âyetleri mi‘rac olayına işaret etmektedir. Aynı konuda hadis mecmualarında da kırk beş kadar sahâbî vasıtasıyla bizzat Hz. Peygamber’den bilgiler nakledilmiştir. Ancak özellikle bu hadislerdeki ayrıntılı mâlûmat değişik yorumlara yol açacak nitelikte olduğu için, mi‘racın tarihi ve nasıl cereyan ettiği hakkında farklı bilgiler verilmiştir. Yaygın kabule göre mi‘rac, peygamberliğin 12 veya 13. yılında (Muhammed Hamîdullah’a göre bi‘setin 9. yılında; bk. İslâm Peygamberi, I, 92) vuku bulmuştur. Konuyla ilgili çok sayıda hadis bulunmakta olup özellikle Buhârî’nin el-Câmiu’s-sahîh’inde (“Salât”, 1; “Bed’ü’l-halk”, 6; “Tevhîd”, 37) yer alan hadislere göre bir gece Hz. Peygamber Kâbe’nin avlusunda (diğer bazı rivayetlerde amcasının kızı Ümmühânî’nin evinde) “uyku ile uyanıklık arasında bir durumdayken” Cebrâil yanına geldi, göğsünü açarak kalbini zemzemle yıkadı, sonra Burak denilen bir binek üzerinde onu Kudüs’e götürdü. Resûlullah’ı burada önceki bazı peygamberler karşıladılar ve onu kendilerine imam yaparak arkasında topluca namaz kıldılar (Başka bazı rivayetlere göre Hz. Peygamber önce Mekke’den göklere yükseltildi, dönüşte de Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürüldü. Bu bilgiye göre âyette Resûlullah’ın bu mânevî yolculuğa Mekke’den başlayıp semalara yükseldikten sonra Mescid-i Aksa’ya geldiği, oradan da Mekke’ye döndüğü özetlenmiştir). Daha sonra semaya yükseltilen Resûlullah, semanın birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz. Îsâ ve Hz. Yahyâ, üçüncü katında Hz. Yûsuf, dördüncü katında Hz. İdrîs, beşinci katında Hz. Hârûn, altıncı katında Hz. Mûsâ, yedinci katında ise Hz. İbrâhim ile görüştü. Kur’an’da “sidretü’lmüntehâ” (hudut ağacı) denilen ve bir görüşe göre (bk. Şevkânî, V, 124) yaratılmışlarca bilinebilen alanın son sınırını işaretlediği kabul edilen hudut noktasının ötesine, Cebrâil’in geçme imkânı olmadığı için Hz. Peygamber refref denilen bir araçla tek başına yükselmesini sürdürdü. Bu sırada kendisine evrenin sırları, varlığın kaderiyle hükümlerin tesbiti için görevlendirilmiş olan meleklerin çalışmaları gösterildi. Nihayet bir yoruma göre (bk. Şevkânî, V, 123) bir beşerin insan olma özelliğini koruyarak Allah’a yaklaşabileceği son noktaya kadar yaklaştı (Necm sûresinde “yay” örneği ile anlatılan yaklaşma, ağırlıklı yoruma göre Cebrâil ile Hz. Peygamber arasında olmuştur; bk. en-Necm 53/8-9).
Peygamber’in rabbine selâm ve ihtiramını arzettiği, Allah’ın da ona selâmla hitap ettiği ve inananlara esenliklerin dile getirildiği “Tahiyyat” duasındaki diyalogun mi‘rac olayı sırasında gerçekleştiği kabul edilir. Mekândan münezzeh olan Allah Teâlâ ile Kur’an’ın “âlemlere rahmet” olarak gönderildiğini bildirdiği Hz. Muhammed arasında, insan idrakinin kavramaktan âciz olduğu bir şekilde gerçekleşen bu buluşma sırasında Resûlullah’a, içlerinden günahkâr olanlar –eğer affedilmezlerse– bir süre cehennemde cezalandırıldıktan sonra bütün ümmetinin cennete kabul buyurulacağı müjdelendi; ayrıca kendisine bir hediye olarak Bakara sûresinin “Âmene’r-resûlü...” diye başlayan son iki âyeti verildi; İslâm’ın temel ibadetlerinden beş vakit namaz emredildi. Bazı rivayetlere göre mi‘racdan dönüş sırasında kendisine cennet ve cehennem ile buralarda bulunacak insanların durumları gösterildi. Nihayet Hz. Peygamber Mekke’den ayrıldığı noktaya getirildi.
Söz konusu hadislerin baş kısmında yer alan ve mi‘racın Hz. Peygamber “uyku ile uyanıklık arasında” bir durumdayken başladığını, uyandığında kendisini Mescid-i Harâm’da bulduğunu belirten ifadeler dolayısıyla (Buhârî’deki rivayetlerin birinin sonunda [“Tevhîd”, 37; Taberî, XV, 5] “Peygamber uyandı ki Mescid-i Harâm’dadır” denilmektedir) bu olayın bedenle gerçekleşen bir yolculuk mu olduğu, yoksa bunun bir tür rüyada vuku bulan ruhanî bir durum mu olduğu hususunda erken dönemden itibaren tartışmalar yapılmıştır (meselâ bk. Taberî,XV, 5; İbn Kesîr, V, 40-41). Biri uykuda diğeri uyanıkken olmak üzere iki mi‘racdan bahsedildiği de olmuştur. Müfessirlerin çoğunluğu mi‘racı Hz. Peygamber’in hem bedeniyle hem de ruhuyla uyanıkken yaşadığı bir olay olarak kabul etmişlerdir. Miracın uykudayken veya uyanık iken ruhen vuku bulduğunu söyleyenler olmuştur. Doğru olsa bile bu iddia miraç mûcizesinin değerini ve önemini azaltmaz. Çünkü genel bir ilke olarak vahiy yollarından birinin de rüya olduğu kabul edilir. Nitekim bu sûrenin 60. âyetinde mi‘rac olayı kastedilerek “sana gösterdiğimiz rüya ...” şeklinde bir ifade yer almaktadır. Buradaki rüya kelimesinin uyanıkken görme anlamına gelebileceği gibi bundan uykuda görülen rüyanın kastedilmiş olabileceği de belirtilmektedir (meselâ bk. Taberî, XV, 110; İbn Âşûr, XV, 146). Ayrıca Hz. İbrâhim de oğlu İsmâil’i kurban etme emrini rüyasında almıştı (Sâffât 37/102).
Ancak, mi‘rac Hz. Peygamber’in tamamen mûcizevî bir tecrübesi olduğundan onu illâ da aklın kalıpları içinde açıklamanın gerekli olmadığı muhakkaktır. Taberî’ye göre Allah, kulunun ruhunu değil, mutlak bir ifadeyle kulunu geceleyin götürdüğünü ifade buyurduğuna göre, “Peygamber sadece ruhuyla mi‘raca çıkmıştır” diyerek âyetin anlamını sınırlamaya hakkımız yoktur (XV, 26).
Buhârî’nin naklettiği rivayetlerde Hz. Peygamber’in önce göklere çıkarıldığı, sonra Kudüs’e getirildiği bildirilirken, önce Kudüs’e getirildiğini ifade eden rivayetler de vardır (bk. Taberî, XV, 3-5). Konumuz olan âyette isrâ anlatılırken açıkça “Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya” ifadesinin kullanılmış olması, Resûlullah’ın semaya yükselmesinden önce Mescid-i Aksâ’ya uğradığı görüşünü teyit etmektedir. Öte yandan Muhammed Hamîdullah, âyette geçen “en uzak mescid” anlamına gelen Mescid-i Aksâ’nın Kudüs’teki mescid olamayacağını, bunun “semavî bir mescid” olması gerektiğini savunan görüşü tercih eder. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm’de Filistin’den “en yakın yer” diye söz edilmektedir (Rûm 30/3). Şu halde “en uzak mescid” (el-Mescidü’l-aksâ) Kudüs’te olmamalıdır. Öte yandan Kudüs’te eski mâbed (Süleyman Mâbedi) İslâmiyet’ten çok önce ortadan kaldırılmış, şimdiki Mescid-i Aksâ ise henüz yapılmamıştı (a.g.e., I, 107-108). Bununla birlikte müfessirlerin tamamına yakını bunun Kudüs’teki Süleyman Mâbedi olduğunda müttefiktirler. Bu görüşe katılan İbn Âşûr, âyette Hz. Muhammed’in ümmeti tarafından eski mâbedin yeniden inşa edileceğine bir işaret bulunduğu kanaatindedir (XV, 8, 18). Nitekim müslümanlar hicrî 66-73 yılları arasında bugünkü Mescid-i Aksâ’yı inşa etmişlerdir.
Âyette Mescid-i Aksâ’nın çevresinin mübarek kılındığı bildirilmektedir. Çünkü burada Hz. Muhammed’den Hz. Îsâ’ya kadar pek çok peygamber gelmiş geçmiş; çoğu burada vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir. Nihayet Peygamber efendimizin mûcizevî bir şekilde buraya getirilmesi ve daha sonra bir süre buranın müslümanlar tarafından kıble kabul edilmesi de Mescid-i Aksâ’nın çevresinin mübarek bir mekân oluşunun başka bir ifadesidir. (Kaynaklarda Mescid-i Aksâ Kudüs’ün ismi olarak geçer. Hadisdeki kapılar şehrin kapılarıdır, 7 kapısı vardır. Ayrıca bk. Wensinck, Mescid-i Aksâ, İA, VIII, 118-119).
İSRA SURESİ TEFSİRİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
İsra Suresi Ayet Sayısı
İsra Suresi'nin 111 ayettir. 26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir.