Güncelleme Tarihi:
Medine sözleşmesi son aylarda internette en çok araştırılan konulardan biridir. Medine sözleşmesine dair hem İslam kaynaklarında hem de tarihi kaynaklarda bilgi geçmektedir.
Medine Sözleşmesi Nedir?
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra Medine'de yaşayan Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler arasında yapılan sözleşmeye Medine sözleşmesi denir. Bazı kaynaklarda ise Medine anayasası olarak da geçmektedir. Medine sözleşmesi sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) önderliğinde gerçekleşmiştir. İslami kaynaklarda Medine sözleşmesi muahede isimleri ile de geçmektedir. Medine sözleşmesi 8 ayrı belgenin bir araya gelmesi ile birlikte yapılmış olan sözleşmedir. Medine sözleşmesinin detayları bulunmaktadır. Medine sözleşmesi metin ve şekil bakımından günümüzdeki anayasalara göre çok farklı bir sözleşmedir.
Bazı tarihçilere göre ise tarihteki ilk yazılı anlaşma Medine sözleşmesidir. İslamiyet gelmeden önce Medine topraklarında herhangi bir devlet yoktu. Dolayısıyla Medine'de yapılmış olan bir sözleşme de yoktu. Medine sözleşmesi bundan dolayı Medine'de yapılmış olan ilk anlaşma olarak lanse ediliyor. Medine sözleşmesi 622 yılında yazılmış olan bir sözleşmedir.
Kimler Arasında Neden Yapıldı?
Medine sözleşmesi Medine'de yaşayan Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler arasında yapıldı. Medine sözleşmesi Medine'de yaşayan kişilerin yaşayış biçimini belirleyen, birbirleri ile ilişkilerini, yabancı ilişkilerini ve din vicdan hürriyetini düzenleyen kuralları içermektedir. Medine sözleşmesinden önce Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler arasında bir takım anlaşmazlıklar yaşanıyordu. Bu anlaşmazlıklara son vermek amacı ile Medine sözleşmesi peygamberimizin önderliğinde yapılmış oldu. Medine'de yapılan sözleşme de Müslümanlar sayıca Medine'de daha azdı. Dolayısıyla böyle bir sözleşmenin yapılması herkesin barış içinde ve huzurlu bir şekilde dinini eda etmesi açısından önemliydi.
Medine Sözleşmesi Maddeleri ve Önemi
Medine sözleşmesi maddeleri şu şekildedir;
1) Medine'de yaşayan her topluluk kendi yaşadığı çevreden sorumlu olacaktı.
2) Müslümanlar ve Yahudiler birlikte barış içinde yaşayacaktır. Her topluluk birbirinin dinine saygı gösterecekti.
3) Medine'ye dışarıdan herhangi bir saldırı yapılırsa bütün topluluklar birlikte savaşacak ve şehri en iyi şekilde savunacaktı.
4) Yahudiler dinlerini yaşarken serbest ve özgür olacaktı.
5) Yahudiler ve Müslümanlar arasında herhangi bir anlaşmazlık yaşanırsa hakem olarak Hz. Muhammed seçilecekti.
6) Medine'de çıkan bütün anlaşmazlıkların çözümü olarak Hz. Muhammed'e çözüm için başvurulacaktı.
7) Medine'de yaşayan bütün herkes eşit haklara sahip olacak ve herkes eşit vatandaş olarak kabul edilecek. Hiçbir topluluğun birbirine üstünlüğü olmayacak.
8) Medine'de yaşanan savaş sonrasında herkes kendi giderlerini kendi karşılayacaktır.
Medine sözleşmesinin Medine'de yaşayan her topluluk için oldukça önemli bir sözleşmedir. Öyle ki bu sözleşme ile birlikte bütün topluluklar eşit olarak kabul edilmiştir. Hiç kimsenin diğer bir kimse ile üstünlüğü veya ayrıcalığı söz konusu değildir. Yapılan anlaşma ile birlikte Müslümanlar elde ettiği gelirleri artık sadece kendi aralarında değil bütün Medine'de yaşayanlar ile paylaşacaktı. Bu anlaşma ile birlikte din dil ırk fark etmeksizin bütün herkes eşit olarak kabul edildi. Medine sözleşmesi ile birlikte Medine şehrinin sınırları da belirlenmiştir. Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanların burada yaşayan gayrimüslimler ile birlikte kardeşçe ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için Medine sözleşmesinin yapılması ön görülmüştür. Dolayısıyla Medine sözleşmesi İslam tarihinde ve Dünya tarihinde de çok önemli bir anlaşmadır.