Güncelleme Tarihi:
Kefaret orucu, Kuran'da bizzat yer almamaktadır. Ancak Hz. Peygamber tarafından hadis ve sünnetlerle Müslümanlara emredilen bir oruç kaidesidir.
Kefaret Orucu Nedir?
Kefaret, küfr kökünden türemiş olan bir sözcüktür. Küfr kişinin verdiği sözden cayması, yemini bozması gibi anlamlar ifade etmektedir. Kefaret kelimesi ise küfrün üstünü örtmek adına ödenen bir tür bedeldir. Oruçta kefaret, hadis ve sünnetlerle belli kaidelere dayandırılmıştır. Bu kaideler Diyanet açıklamasıyla sabittir.
Kefaret orucu, Müslümanların Ramazan ayında tutmaları farz olan orucu niyet ettikleri halde bozmaları halinde tutmaları gereken oruçtur. Oruç bozulduktan sonra Mümin Allah'a kefaret orucuyla borçlanmaktadır. Diyanet açıklamasına göre mazereti bulunmaksızın farz olan orucun bozulması halinde kefaret orucu tutulmak zorundadır. Allah katında oruç ibadetinin yapılması noktasında kolaylıklar sunulmuştur. Belli mazeretler olduğu için oruç tutamayan kişiler belli şartlar dahilinde affedilmektedir. Ancak bu mazeretlerin dışında kalan Müminler kefaret orucu dairesinde değerlendirilmiştir.
Kefaret Orucu Nasıl Tutulur? (Diyanet)
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hadis ve sünnet örnekleriyle kefaret orucunun nasıl tutulacağı detaylarıyla açıklanmıştır. Müslümanın herhangi bir mazeret olmaksızın orucunu bozması halinde kefaret orucunu ne zaman ve nasıl tutması gerektiği ifade edilmiştir. Mazeret olmaksızın orucunu bozan kişiler Allah katında günahkar olarak kabul edilmiştir. Bu kişilerin Allah katında kendilerini affettirmelerinin yollarından biri ise kefarettir. Bu durum ise mezheplere göre farklılık göstermektedir. Kefaretin zorunluluk taşıması Şafiilere göre cinsi münasebetle sabittir. Yeme içme kefaret gerektirmemektedir. Hanefi ve Maliki mezhebine göre yeme, içme ve cinsi münasebet kefaret gerektirmektedir.
Kefaretin şartları belirlenirken öncelikle gücü yetiyorsa bir köle azat ederek kefaret yapılacağı emredilmiştir. Buna gücü yetmeyenlere iki ay aralıksız oruç tutmak buyrulmuştur. Buna güç yetmiyorsa altmış fakiri iki öğün doyurmak şeklinde belirtilmiştir. Bu üç kefaretten birinin gerçekleşmemesi halinde Allah katına borçlu olarak gidileceği belirtilmiştir. Hanefilere göre sayılan sıralama önemlidir. Bir üstteki kefarete gücü yetmeyenin bir sonrakine geçebileceği belirtilmiştir.
Malikilerde bu sıralama önemsenmemiş herhangi birinin tercih edilebileceği buyrulmuştur. İslam alimlerinden bazıları fakiri doyurmanın daha faziletli olacağını buyurmuşlardır. Ancak bazıları altmış gün kefareti daha uygun bulmuştur. Oruç kefareti yapmak isteyen Mümin iki ay orucu peş peşe tutabilecek güç ve sıhhatte olmalıdır.