Güncelleme Tarihi:
Ebu Leheb ismi Kuran’da kendisine takılmış olan ismi ile geçmektedir. İsmi Abduluzza bin Abdülmüttalib olan Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)’in amcalarından biridir. Ebu Leheb isminin anlamı ise ateşin babasıdır. Karısı ve kendisinin yapmış oldukları kötülükler nedeni ile Tebbet Suresinde karısı ve Ebu Leheb’e beddua edilmiştir.
Ebu Leheb Kimdir?
Babası Abdulmuttalip Ebu Leheb’e kıvılcım gibi parlayarak öfkelenmesinden ve yanaklarının kızarmasından dolayı bu ismi takmıştır. Ebu Leheb’in oğlunun isminin Utbe olmasından olayı ise Utbe’nin babası anlamına gelen Ebu Utbe ismi ile de bilinmektedir. Ebu Leheb’in doğum zamanı, gençlik ve çocukluğu ile ilgili bilgiler yoktur. Yalnızca kişiliği, Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)’e karşı yapmış olduğu zulmler ve İslam dinine olan yaklaşımı ile bilgilere sahibiz. Aynı zamanda yumru şeklinde yüze sahip olduğu, şaşı ve şişman bir adam olduğu bilinmektedir. Ticaret ile uğraştığı için maddi anlamda hali vakti yerinde olan Mekke’de bulunan sayılı zengin kişilerden biriydi. Ticaret için Şam taraflarına seferler yapardı ve bu nedenle o günki toplumun önde gelen, itibar sahibi olan ve sözü dinlenen kişilerindendi. Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Cemile ile evlenerek üç erkek ve üç kızı olmuştur. Üç kızı da babalarına rağmen Mekke şehrinin fethedilmesi ile birlikte Müslüman olmuşlardır.
Ebu Leheb’in Hayatı
Muhammed (s.a.v.)’in doğduktan üç ya ada yedi gün sonra kendisinin kölesi olan Süveybe isimli kadını O’nu emzirmek ile görevlendirdi. Resullah (s.a.v)’in peygamber olduğunu ilan etmesine kadar ilişkileri çok kötü bir ilişki değildi. Resullah (s.a.v.)’in kızı Ümmü Gülsüm ile Ebu Leheb’in oğlu Uteybe ve Resullah (s.a.v.)’in diğer kızı Rukıyye ile Ebu Leheb’in diğer oğlu Utbe nişanlanmışlardır. Aynı zamanda Ebu Leheb ve Muhammed (s.a.v.) kapı komşusuydular.
Ebu Leheb cahiliye dönemindeki adetlere oldukça sıkı şekilde bağlı olan bir kişiydi. Peygamberliğinin ilan edilmesinden sonra Muhammed(s.a.v.)’ bu adetlere karşı geldiği için aşırı kin ve düşmanlı besledi. İnatçı, kıskanç, kendisini yüksekte gören ve diğer insanlardan kendisini ayırarak saygı gösterilmesi gereken bir kişi olduğunu düşünen birisiydi. Resullah (s.a.v.) kendisine tebliğ ettiğinde diğer insanlardan kendisini ayıracak farklı bir şeyin olup olmadığını sormuştu ve başkaları ile eşit tutulduğu için yeğenini şiddet ile karşılamıştı.
Ebu Leheb ne kadar pislik varsa Resullah (s.a.v.)’in kapısının önüne atardı. Resullah (s.a.v.)’in bundan dolayı gönlü incinir ve bunun nasıl bir komşuluk olduğunu sorarak sitemlerini bildirirdi. Ebu Leheb’in karısının da ondan geri kalan yanı yoktu. Dikenli ağaç dallarını birbirine bağlar ve geceden Resullah (s.a.v.)’in geçecek olduğu yollara koyardı. Resullah (s.a.v.) ise sanki bir ipek kumaşa basıyormuş gibi üzerlerine basarak geçerdi. Türlü türlü kötülükler ve pis işler yaptılar. Resullah (s.a.v.) ve sahabelerin her işine engel olmaya çalıştılar. Tüm bu zulümlerine karşılık Allah Tebbet Suresini indirdi ve Ebu Leheb ile karısına beddua etti. Ebu Leheb diğer müşriklerle birlikte zulüm yapsa da diğerleri sadece fiili olarak işkenceler ile öne çıkmıştır. Fakat Ebu Leheb ise her birinden daha zarar verecek olan zulümleri yapmıştır.
Müşrikler ve Müslümanların arasında yapılan Bedir Savaşı’nda ağır şekilde yenilen müşriklerden sonra Ebu Leheb keder ve üzüntü ile ağır bir hastalığa yakalandı. Ebu Leheb savaş sırasında başından yaralandı ve sadece yedi gün yaşadı. Cesedi çok kötü olmuştu ve hastalığının başkalarına bulaşması korkusu ile birkaç gün kimse yaklaşamadı. Nihayet birkaç adam bir yerde cesedi gömdü ve üzerine taşları yıktı.