Güncelleme Tarihi:
Iskat-ı Savm ölmüş bir kimsenin üzerindeki borç oruçların düşürülmesi olarak ifade edilmektedir. Iskat, bir kimsenin sağlığında çeşitli nedenler sebebi ile yerine getiremediği oruç, kefaret ya da adakların ölümünün ardından fidye ödemesi yapılarak düşürülmesidir.
Iskat-ı Savm Nedir ve Nasıl Yapılır?
Ölmüş bir kimsenin sağlığında çeşitli mazeretler sebebi ile tutamadığı oruçların borçlarının belli bir fidye karşılığında düşürülmesi ayet ile sabitlenmiş bir konudur. Kur'an-ı Kerim'de oruç tutamayan kimselerin bir yoksulun karnını doyuracak kadar fidye ödemesi gerektiğinden bahsedilmektedir.
Sağlığı el vermediği için ya da farklı mazeretler sebebi ile Ramazan ayında ya da başka zamanlarda oruç tutamayan kimselerin, oruç tutamadıkları gün miktarında fidye ödemesi yapmaları gerekmektedir.
Ayete göre hayatta olan ancak oruç tutacak kadar sağlıklı olmayan kimselerin fidye vermesi gerektiğinden bahsedilir. Hayattayken imkanları olsa dahi oruç tutmayan kimseler öldükten sonra bu oruçlarının kefaretinin ödenip ödenmemesi ile ilgili alimler arasında tartışma konusudur.
Iskat-ı Savm bir ölü üzerindeki oruç borçlarının düşürülmesi anlamına gelmektedir. Iskat; kişilerin sağlıklarında çeşitli nedenler dahilinde oruç tutamaması, adak ya da kefaret gibi dini yükümlülüklerini yerine getirememesi halinde, ölümünün ardından fidye ödenerek bu borçların düşürülmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde ölmüş kişi borçlarından kurtulabilmektedir.
Bu konu ile ilgili olarak Kur'an ayetinde “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumuna yetecek kadar fidye öder.” (Bakara, 2/184) denmektedir. Bu ayete göre Ramazan ayında ya da farklı bir günde sağlık sebepleri ya da başka nedenler yüzünden oruç tutamayan kimseler tutamadıkları günlerin fidyelerini vermek zorundadır.
Fakihlerin büyük bir kısmı bu ayetten hareket ederek, mazeretli ya da mazereti bulunmadan oruç tutmayan ve tutmadıkları oruçların kazalarını yapmadan ölen kimselerin oruç borçları adına fidye ödenebileceğini dile getirmektedir. Hatta bu kimseler ölümlerinden önce bunu vasiyet edebilmektedirler.
Fidye vermenin sebebi oruç ibadetini yerine getirmekten aciz olmaktır. Ölen bir kimse oruç tutamayacağı için aciz sayılır. Bu sebeple ölen kişilerin tutamadıkları oruçlar için fidye ödenerek bu borçlardan muaf olmalarının sağlanması mümkündür.
Şafii mezhebine göre eğer bir kimse imkanı varken fidyesini veremeden ölürse o zaman vasiyete gerek olmadan bıraktığı mirastan bu borcun ödenmesi gerekmektedir.
Iskatı Savm Nasıl Hesaplanır ve Kimlere Verilir?
Bir kişinin ölümünün ardından fidye ödenerek oruç borcunun düşürülmesi Iskat-ı Savm olarak isimlendirilmektedir. Verilecek olan fidye miktarı tek bir fakire verilebileceği gibi para olarak da verilebilmektedir. Fakirin ihtiyaçlarının fazla olması sebebi ile fidyenin para olarak verilmesi daha iyi olacaktır.
Bir kişinin ölümünün ardından malı ile ilgili vasiyeti bulunmuyorsa o zaman mirasçıların ıskatı savm yapması mecbur değildir. Eğer mirasçılar fakir ise bu kişileri Iskatı savm yapmaya zorlamak doğru bir davranış değildir.
Namaz fidyesinin vasiyet edilmesi halinde mirasçıların teberru yolu ile yapmasından daha hayırlıdır. Bu durumda fidyenin ölen kişinin gömülmesinden önce verilmesi daha doğru olmaktadır. Ancak defin işleminden sonra da verilmesinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
Eğer ölen kişinin ömrü kadar ıskat yapılmak isteniyorsa o zaman ömrü şemsi seneye göre hesaplanmalıdır. Erkeklerde 12 yıl, kadınlarda ise 9 yıl çocukluk dönemi olarak hesaplanmalı ve çıkarılmalıdır. Geriye kalan ömür için ıskat yapılması doğru olmaktadır. Eğer bu durumda para yeterli gelmezse devir yapmak da mümkündür.
Kaynak: Diyanet