Powell'ın ziyareti müttefik ihtiyacı

ABD Dışişleri Bakanı Powell ile birlikte Türkiye'ye gelen Washington Post muhabiri, Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'de ‘‘Savaşta yıkıma uğrayan Irak'ın yakın bir gelecekte yeniden inşa edilmiş bir demokrasi olacağı’’ umudundan söz ettikten sonra, ‘‘kendisini 1999'da Amerikan bombalarına hedef olduğundan bu yana hala büyük ölçüde harabe görüntüsü veren Belgrad'da bulması ironikti’’ diyor. Kaderin cilvesi bu durumun Bakanla birlikte yolculuk edenlerin gözünden kaçmadığını vurguluyor.Powell, Saddam sonrası Irak hayallerini paylaştığı Ankara'dan ayağının tozuyla gittiği Belgrad'da, bir ay önce başbakanı öldürülmüş, istikrarı bıçak sırtında, Amerikan bombalarının açtığı çukurların bile kapatılmadığı, ambargo yaralarının sarılamadığı bir ülke buluyor.Sırp milliyetçiliği kamuoyunda öyle kuvvetli ki, mafya ve diğer tüm karanlık örgütler bu maske altında kolaylıkla faaliyete devam edebiliyor. Yugoslavya'nın etnik cumhuriyetler temelinde parçalanma sürecinin ardından, kalıcı barış ne yazık ki hálá sağlanamadı. Saddam sonrası barış ve demokrasiden öyle kolayca söz edilemeyeceğinin somut örneği Belgrad. * * *SÖZ uçar yazı kalır derler, ama içinde bulunduğumuz ortamda yazının da, yazılı taahütlerin de değeri yok. Hayat, kendi dinamikleri ile belirleyecek Irak'ın geleceğini. Ne demek?Şu demek. Irak'ta bir Kürt devleti kurulmayacağı ya da büyük ve kárlı ihaleler kopartılacağı konusunda bugün verilen sözlerin geçerli olacağı garantisini kimse veremez demek. Sözün de imzanın da bir değeri yok.Garantinin garantisi yok bu dönemde. Irak'ın geleceğini kimin çizeceği o kadar belirsiz ki.ABD mi, Birleşmiş Milletler mi, Irak muhalefeti mi? Kim? Irak halkı demeyin bana. Bir yandan Saddam'ın baskısı, öte yandan Amerikan ambargosu altında yıllarca acı çeken insanların ‘‘halk’’ olma dinamiğini, tepkisini yeniden kazanmaları için çok zaman gerekecek. İngiltere, savaşta ABD ile yalnız kalmış olmanın sıkıntısından kurtulmak için bundan sonra derhal Birleşmiş Milletler'in ve Avrupa Birliği'nin devreye girmesi konusunda kararlı. Avrupa'da herkesin hesabı farklı.Amerikan Yönetimi içinde bile görüş birliği yok bu konuda. Dışişleri'nin savaş sonrası ittifaka daha sıcak baktığı ama yönetim içindeki şahinlerin ‘‘Bu savaşı, Irak'ı BM'deki beylere teslim etmek için yapmıyoruz’’ dediği biliniyor.Kuveyt'te, Amerikalı emekli diplomat ve generallerden oluşan gölge bir hükümet neredeyse kurulmuş bile. Amaç, İsrail ile iyi geçinen bir Irak modeliymiş. * * *ABD, Saddam sonrası Irak'ı kimseye ‘‘teslim’’ etmeyecek gibi görünüyor.Körfez Savaşı'ndan sonra oluşturulan Saddam karşıtı muhalefetin Kürtler dışındaki tüm unsurları sahne dışına itildi.‘‘Bizi yanılttılar. Kısa sürede bitireceğiz dediler. Saddam'ı devireceklerini söylediler. Olanları kabul etmemiz mümkün değil. Basra'da, Necef'te halkımızı katlediyorlar’’ diyor Beyan El Hakim. Muhalefetin Erbil'de yaptığı son toplantıda İnsan Hakları Komisyonu başkanı seçilmiş olan Şii muhalefet temsilcilerinden. Londra'dan telefonla konuştuğumuzda isyan ediyor. ‘‘Irak halkı, asla Amerikalılar tarafından yönetilmeyi kabul etmeyecektir’’ diyor. Irak'ta işler sarpa sarıyor. Saddam muhalefeti bile, Amerikan muhalefeti haline dönüşme potansiyelini içinde taşıyor. Powell'ın ziyareti, işlerin sarpa sarmakta olduğu gerçeği karşısında Washington'un müttefik desteğine ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Yazarın Tüm Yazıları