Portakalı aşırmak

BUGÜNLERDE Kıbrıs’ta mide bulandıran küçük bir sinekten söz edeceğim.

Sinek küçük ama, Ada’da halklar arasındaki güven bunalımının vardığı noktaları göstermesi açısından olay önemli. Konu iki hafta önce Kıbrıs Türk basınına da yansımıştı. Bizde fazla yankılanmadı. Oysa ortada, ciddi bir haksızlık, hatta hırsızlık söz konusu.

Lafı kısa kesip olayı anlatayım.

İki yıl önce Kıbrıslı bir grup Türk ve Rum akademisyen, Ada’da çözüm ile ilgili bir çalışma yapmaya karar veriyorlar. Dört Türk ve dört Rum akademisyen sorunun çeşitli yönlerini ele aldıkları makaleleri bir kitapta toplayarak çözüm önerisi geliştiriyorlar.

Mehmet Hasgüler ve Ümit İnatçı’nın projesi olan kitap hakkında fikir vermesi için makalelerin konularını ve yazarlarını da aktarmak istiyorum. Hasgüler, Kıbrıs’ta karşılaştırmalı eleştirel yöntem ışığında ulusçu tatmin ve siyasal denge modeli; Nikos Trimikliniotis, Ulus ötesi devlet: Çok uluslu çok kültürlü federal Kıbrıs vatandaşlığı potansiyeli; İnatçı, Kıbrıslı Türklerin kuşatılmışlığı; Caesar V. Mavrastas, Kıbrıs Rum kimliği ve Kıbrıs Rum sorunu hakkındaki ihtilaflar; Prof. Dr. Bakır Çağlar Avrupa Birliği ve Kıbrıslı Türkler; Yiannis Papadakis, 1960’dan sonra Lefkoşa, Bir nehir, bir köprü ve bir ölü bölge; Muhittin Tolga Özsağlam, Kuzey Kıbrıs’ta milliyetçi akımlar üzerine düşünceler; Andreas Panayiotou, Sınır Tecrübeleri: Kıbrıs sorunu vatanseverlik anlayışını açıklamak.

Makaleler, 2003 yılında projenin iki editörü Mehmet Hasgüler ve Ümit İnatçı tarafından ‘Kıbrıs’ın Turuncusu’ adıyla Anka yayınlarından piyasaya çıkıyor.

Bana olayı anlatan Mehmet Hasgüler, ‘Amacımız o dönemde Annan çözümüne karşı iki toplumun alternatif önerisini göz önüne sermekti’ diyor.

Ama bir süre önce Yunanistan’dan gelen bir kitap ortalığı karıştırıyor.

* * *

TÜRK
ve Rum akademisyenlerin iki yıl önce Türkçe basılan makaleleri Atina’da bir ay önce ‘Kıbrıs’ın Portakalı’ adı altında Yunanca yayınlanıyor. Buraya kadar her şey normal. Sadece iki yıllık bir gecikme var. Olsun, ama kitabın üzerinde tek isim, Yunanca çeviriyi yapan Nikos Trimikliniotis’in adı yer alıyor, projenin esas mimarı ve editörü olan iki Kıbrıslı Türkün adları yok.

Üstelik de, Rumca kitap için Birleşmiş Milletler’den para almış Rum editör.

Daha da önemlisi, Mehmet Hasgüler’in makalesinden Rumlara yönelik eleştiriler çıkartılmış, dipnotlar ve Annan Planı’nın dengesizliğini gösteren tablo da yok.

Hasgüler, ‘Biz bu kitabı, Annan Planı tartışmaları sırasında her iki taraftan da eleştirel yaklaşan bağımsız akademisyenlerin görüşleri olarak ortaya çıkartmak istemiştik. Bu yüzden hiçbir kurumdan parasal destek istemedik. Yunanca çeviri için ise Birleşmiş Milletler’e bağlı UNOPS’tan para alınmış. Kitapta belirtiliyor. Annan Planı ile ilgili eleştirimi belki para almak için çıkardı kitaptan. Bu, orada imzaları olan bizlere büyük hakarettir’ diyor.

Ortada hem bir intihal-entelektüel hırsızlık var, hem görüşleri çarpıtmak hem de düpedüz dolandırıcılık.

* * *

MEHMET Hasgüler
, Avrupa Parlamentosu seçimlerine Rum kesiminden katılan tek Türk. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni nasıl üstlerine geçirdilerse, bu kitabı da aynı sorumsuzlukla üstüne geçirdiler’ diyor Hasgüler ‘ Biz barışa inanan insanlarız. Rumların entelektüellerinde bile ortaya çıkan bu şımarıklık, Kıbrıs’ın turuncusunu karartıyor. Peşini bırakmayacağım dava açacağım.’

Ama hiç kolay değil. Evet, Kıbrıs AB üyesi ve Avrupa hukuku açısından fikri mülkiyet hakları çok önemli. Gelin görün ki, Kıbrıslı bir Türk’ün tek başına hak aramasının önünde siyasi ve hukuki engeller çok büyük.

Oysa fikri mülkiyet hakkı kutsal bir hak. Tıpkı Bayan Titina Loizidu’nun mülkiyet hakkı kadar kutsal bir hak.

İki toplum arasındaki güven ilişkisinin nasıl zedelenmiş olduğunu gösteren bu örneğin siyasi yönü de, o davada olduğu kadar önemli. Hasgüler haklı, bu intihal olayının peşi bırakılmamalı.
Yazarın Tüm Yazıları