Özkan davasında AİHM’den iki soru

BİR ilke imza atıyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM). Ergenekon davasında tutuklu gazeteci arkadaşımız Tuncay Özkan’ın başvurusunu kabul ediyor.

Haberin Devamı

Bu AİHM’in iç hukuk yolları tüketilmeden kabul ettiği ilk dava. Genel ve olağan süreç, önce iç hukuk yollarının tüketilmesi, ardından AİHM’in davaya bakması, kabul eder ya da etmez, o da ayrı. AİHM davayı kabul ederken iki noktanın altını çiziyor:
1-Uzun tutukluluk süresi.
2-Tutukluluğa itiraz ediliyor, mahkeme tutukluluğun devamına karar veriyor. Bu kararın gerekçesi.
AİHM Ankara’ya soruyor. Neden uzun tutukluluk ve neden tahliye isteminin reddi, neden?

ANKARA SIKIŞTI

Bu sorular Ankara’yı sıkıştırıyor.
AİHM bu soruların yanıtlanması için Ankara’ya 16 Nisan’a kadar süre tanıyor. Adalet Bakanlığı 16 Nisan’a kadar AİHM’e bu iki sorunun makul, hukuki yanıtını göndermek zorunda. Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da Adalet Bakanı dahil, çeşitli bakan ve yetkililerin uzun tutukluluktan şikayet etmeleri meseleyi çözmüyor. Hem doğrudan tutuklama, hem tutukluluğun cezaya dönüşmesi artık kural haline gelmiş durumda. Yani, “biz de bundan şikayetçiyiz, işte şöyle şöyle açıklamalar yaptık” demek yetmiyor. Makul ve hukuki gerekçe istiyor AİHM.
O gerekçenin bulunması için Adalet Bakanlığı Türkiye’nin AİHM’deki yargıcını Ankara’ya çağırıyor.

Haberin Devamı

ŞİMDİDEN İNFAZ

Tuncay Özkan’la ilgili AİHM kararı bazı TV’lerde tartışılıyor, bazı köşelerde yazılıyor. Dönemine göre, demokrat geçinen bazıları “oh olsun” nidaları arasında sevinç gösterilerinde bulunuyor.
Zerre kadar yakışmıyor. Kendisi hapiste, sevinç çığlıklarına yanıt verecek durumda olmayan birini mahkeme kararından önce infaz etmek ancak taraflı olmakla mümkün.
İktidar yanlısı olmak ayrı, kör gözlü ve kindar olmak ayrı. Olayın özü, AİHM’in o iki sorusunda.

4.5 metrekarede 38 ceset

ÖZEL fotoğraf insanın rüyalarına girecek türde. Diyarbakır’da görevli DHA’nın acar muhabiri, değerli arkadaşım Ferit Aslan’ın gördüğü bir fotoğraf.
Fotoğraf kazılarda çekilmiş, birbirine yapışmış cesetleri gösteriyor, dört ceset bir metrekarelik çukurda. Üstüste atılmış 38 ceset, hepsi 4.5 metrekarede.
Diyarbakır’daki kazılarda bulunan kemikler İstanbul Adli Tıp’a gönderiliyor. Kemiklerin yaşını belirlemek üzere, böylelikle cesetlerin hangi tarihte o çukurlara atıldığı ortaya çıkacak.
Diyarbakır Savcılığı kazılardan Adli Tıp’a ayrıca toprak örneği gönderiyor. Hem yüzeye 70-80 santim yakın topraktan, hem 2.5 metre derinlikteki topraktan örnekler.
Aradan bir buçuk ayı aşan zaman geçiyor, ancak Adli Tıp’tan henüz bir bilgi yok.

Haberin Devamı

Kuzu ilk örnek kutluyorum

ÖĞRENCİLER çeşitli yerlerde protestolarda bulunuyor, pankart asıyor, hatta yumurta atıyor. Polisin öğrencilere ilk hareketi tekme, tokat, cop, ardından gözaltı, hatta aylarca hapis ve hızını alamayan bazı üniversitelerin okuldan uzaklaştırma kararları.
Yumurtalara hedef olanlardan biri de, AKP milletvekili Prof. Burhan Kuzu. Ankara’da SBF’de konferansa gidiyor, öğrencilerin yumurtalarıyla karşılaşıyor. Öğrenciler yaka paça götürülüyor ve haklarında dava açılıyor.
Önceki gün başlayan davada Burhan Kuzu mahkemeye “şikayetçi olmadığını” bildiriyor. Bu bir ilk. On yıllık AKP döneminde öğrencilere hoş görüyle yaklaşan ilk tavır. Kendisine yumurta atan öğrencileri mahcup eden bir tutum.
Ben Burhan Kuzu’yu çeşitli nedenlerle zaman zaman eleştiriyorum, kendisi Anayasa Komisyonu Başkanı. Şimdi alkışlıyorum. Umarım yanındakilere örnek olur.

Haberin Devamı

Dargeçit’te dehşet senaryosu

İKİ öğretmen öldürülüyor 17 yıl önce, Mardin Dargeçit’te. PKK’nın işlediği cinayetlerden biri.
Cinayet üzerine operasyon yapılıyor, 7 PKK’lı yakalanıyor ve PKK’lılardan haber alınamıyor. Kısa süre sonra o PKK’lılardan birinin cesedi bir kuyuda bulunuyor.
Cesedin bulunması üzerinden çok geçmiyor, bölgede görevli uzman çavuşlardan biri kayboluyor. Uzman çavuşun eşi Dargeçit Savcılığına başvuruyor, ancak eşi hakkında bilgi alamıyor.
Ergenekon davası başlayınca, uzman çavuşun ailesi İstanbul Savcılığına başvuruyor. İstanbul konuyu Dargeçit Savcılığına iletiyor. Ve Dargeçit’te kayıp çavuşla ilgili dava açılıyor.
Roman gibi bu olaylar zincirinde dün düşündürücü bir gelişme yaşanıyor. Dargeçit’teki kazıda dün bir kafatası ve sivil elbiseler bulunuyor.
Kafatası kime ait? Öğretmene mi, uzman çavuşa mı, PKK’lıya mı? “Kime ait” sorusu bile, arkasındaki olaylarla birlikte, nereye uzanacağı bilinmeyen dehşet senaryosu.

Yazarın Tüm Yazıları